Gelecek 8 yıl, geçmiş 35 yıldan önemli

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com

Ünlü sinema oyuncusu Elizabeth Taylor Picasso'nun atölyesini ziyaret eder. Sanatçının tablolarından birine bakar, ne olduğunu, neye benzediğini bir türlü anlayamaz. Atölyenin bir köşesinde resim yapmakta olan Picasso' ya yaklaşır ve sorar:

- Üstad, şu tabloya baktım; balık mı, kayık mı ne olduğunu anlayamadım!

Picasso dikkatini üzerinde çalıştığı resimden ayırmadan yanıtlar:

- Kızım sen Çinçe biliyor musun?
- Hayır, bilmiyorum!
- Ama bir milyardan fazla insan konuşuyor!

Bir oluşumu tanımlayan terimlerinin ve kavramlarının farkında olmayışımız, o oluşumun olmadığı, bizi etkilemeyeceği anlamına gelmez.

Birçoğumuzun farkında değil ama gelecek 8 yılda dünyada ve ülkemizde bütün iş örgütlenmesini köklü biçimde değiştirecek olan gelişmeler çiğ gibi üzerimize geliyor:

• Analitik çok önemli bir yetkin haline geliyor. Alışkanlıkla yönetme anlayışını analizle yönetme anlayışına taşıyabilenler varlıklarını sürdürecek. Yaygın anlatımıyla "analitik 3.0" aşamasına geçmeyenler izleyici ve uydu konumlarını değiştiremeyecek.

• Üç boyutlu ve eklemeli baskı, üretim iç örgütlenmesini, mekandaki ağları,üretim     ve fabrika düzenini altüst edecek; gelişmenin farkında olanlar geleceğe en düşük maliyetle uyum gösterirken, farkında olmayanlar başkalarını suçlayan kolaycı yolu, kendini aldatan meşrulaştırma yöntemini seçecek.         

• Akıllı, bağlantılı ürünler değer zincirini yeniden yapılandıracak. Nesnelerin internetini, yazılım geliştirmenin hayati rolünü, yazılıma uygun donanım geliştirmenin stratejik değerini kavrayamayanlar, potansiyellerini değerlendirmek için seferberlik ilan etmeyen toplumlar yarışın kaybedeni olacak.

• Adına ister "akıllı imalat", isterse Almanlar'ın önderlik ettiği "endüstri 4.0" diyelim, makinelerin ve sistemlerin iletişiminde yeni olanakları değerlendirenlerin... Yeni bağlantıların standardını belirleyenler arasında yer alanların refahı artacak, bu konuda edilgen olanlar ise siyasi ve ekonomik bağımsızlarından ödün vermek zorunda kalacak.

• İnsan kaynağında yeni bakış açısını benimseyenler gelişmelere daha hızlı uyum gösterecek; eski değerlerini ilkesiz biçimde koruya çalışanlar, geri kaldıklarını anladıklarında bu iş işten geçmiş olacak.

Dil kavramlardan oluşur

Bu yazıda kullandığımız her kavramın ve terimin ne anlama geldiğini arada sırada tanımlıyoruz. Yine de okuyuculardan "Ne anlatmak istediğini tam olarak anlayamadım" itirazları geliyor. İtirazları normal karşılıyoruz ama "Anlattıkların ülkemiz için hayal... Bugünkü durumu dikkate aldığımızda, söylediklerinizin yanından teğet bile geçemeyiz" diyen umutsuzluğu anlamamız da onaylamamız da mümkün değil. Diyoruz ki, "Temel kavramları ve gelişmelerin dilini bilmememiz, onların var olmadıkları anlamına gelmez, hayatımızı derinden etkilemeyeceklerini de kanıtlamaz. Gelin, olay ve olguların adlandırılmasına, kavram ve terimlerinin öğrenilmesine biraz zaman ayıralım!"

Değişmelere ilişkin ilgimiz yeterli olmayabilir. Çağımızı yönlendiren değişim ve dönüşümlerin dilini oluşturan kavramların ve terimlerin bileşenleri ilgi menzilimizin dışında kalabilir. Sensörlerin ve transdüserlerin duyma, tatma, görme, koklama ve dokunma duyularımızı kat kat büyüten; makinelerin, işyerlerinin ve sistemlerin birbiriyle iletişiminin sağlayan, ürün geliştirme, koordinasyon ve optimizasyon kurallarını yeniden tanımlayan iş çevresindeki değişmelerle ilgilenmemiş olabilirsiniz. O zaman çağın dilinin ötesinde hatırlama kültürüne abanan, inanç değerlerine sığınan, ırk değerleriyle övünen ama sonuç da alamayan bir açmazla yüzleşirsiniz.

Ürün yapıları değişiyor

Bizler ilgilensek de ilgilenmesek de;

• Ürün yapıları değişiyor,
• Ürünler yeni işlevler kazanıyor,
• Yeni ürün kullanımı ve tüketimi kalıpları oluşuyor,
• Ürünlerle ilgili yeni fırsat ve tehlike alanları ortaya çıkıyor,
• Erişebilirlikler artıyor;talep ölçekleri büyüyor.
• Geleneksel ürünler ile yeni ürünler arasında "yeni alanlar" yaygınlaşıyor.
• Sosyolojide "farklı dönemlere ait olanların eş zamanlılığı ilkesi" nedeniyle, bildik ve alışık olduğumuz ürünler yanında farklı doğaya sahip ürünler hızla piyasadaki yerini alıyor.
• Talep koşulları,faktör koşulları, karşılıklı bağımlılık ilişkileri ve rakip stratejileri değişiyor;değer zinciri yıkıma uğruyor;yeni değer zinciri yapılanması hızlanıyor.
• Üretimin iç örgütlenmesindeki köklü değişmeler,ekonominin en küçük teknik birimleri olan işletmelerin yapılarını,işlevlerini ve kültürünü değiştiriyor.

Köklü değişmeler,sektörlerin ileriye ve geriye bağlantılarını; girdi aldıkları ve girdi verdikleri alanların sınırlarını ve yapılarını da değiştiriyor. Daha önce hiç bağlantısı olmayan farklı alanlarla yeni bağlantılar kuruluyor. Bağlantıların farklı alanlara yönelmesi,yeni potansiyelleri yaratan temel alanı oluşturuyor.

Son çözümlemede,yeni bir değer sistemi oluşuyor. Bu yeni oluşum;

• Değerleri yakalamanın ve kaynaklara erişebilmenin koşullarını değiştiriyor.
• Ürünlerin bilgi üreten nesneler haline gelmesinin hızlandırdığı büyük veriyi ehlileştirerek değerlendirecek yöntemlere hakim olmanın önemi artıyor.
• Üretim ve ticaretin var olan kanalları yeni kanallar arasındaki ara kesitler ve geçişler rekabet gücü yaratmanın merkezi sorunu haline geliyor.
• Sektör sınırlarındaki geçişler ve yeni tanımlama ihtiyacı ,"strateji belirleme ihtiyacını" da artırıyor.

İşyeri yöneticileri, işlerini bir "strateji kavramı" çerçevesinde değerlendirmezlerse, değişmelerin fırsatlarını değerlendirme şansları azalıyor. Son derece hızlı ve etkin değişmelerin yaşandığı bu dönemde "bilgili ve iletişim halindeki insanların" önemi aratıyor. Gelecek on yıl uyanıklık,dikkat, sabır,direnme ve işbirliği gerektiriyor. Gelecek 8 yılın, geride bıraktığımız 35 yıldan daha önemli olduğunu kavramalıyız. Kavramazsak, "Canlıların uzun ömürlü olanları, en akıllıları olmadığı gibi, en güçlüleri de değildir. Uyum yeteneği yüksek olanlardır" saptamasındaki "uyum sorununu" bir kez daha ıskalamış oluruz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar