Genç kardeşlerim Demirel anılarını sürdür deyince...

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan osman.arolat@dunya.com

Sabah Yazı İşleri haber toplantısında dün yayın koordinatörümüze, “Manşet ne olacak üzerine yazacağım haberi verir misin?” diye sorduğum da, “Ağabey sen bugünde Demirel anısı yaz” dedi. Onun önerisine uyup birkaç anı daha aktarayım. 

Bunlar ilki 1980’lerdeki bir sohbetten: 

Demirel, “Bir sohbet sırasında, “Cüneyt’e(Arcayürek) seni sordum. Normal gazeticilere benzemiyor bilgi versene dedim. ‘Nevi şahsına münhasır bir gençtir.’ dedi. Bana backgroundunu anlatsana” dedi. 

Ben de “Sizi uzun yıllar sokaklarda protesto eden gençlerden biriydim. 1966’da Erzurum’da patates fabrikası kuracağınızı söyledikten sonra, İTÜ’nün yeni ders yılı açılışı için geldiğinizde konuşurken sizi salonda pankart açarak protesto eden grubun lideriydim. Sonra, hızlı koştuğum ve kaçtığım için polisin yakalayıp mahkemeye çıkardıkları arasında yer almadım. Suçüstü mahkemesinde arkadaşlarım yargılanırken, mahkeme salonunda onları izliyordum. İfade veren polis memuru ‘Asıl suçlu şu arkadaki sakallı genç’ diye beni gösterince, hemen oradan sıvışıp, Konya’da yedek subay öğretmen olan arkadaşımın yanına gidip 8-10 gün geçirip döndüm “diye anlattığımda çok güldü.

Karşılıklı güldük.

Bir başka geceyarısı sohbetimiz sonunda kapıda beni uğurlarken, “Asıl halkçı olan CHP değil biziz. Onların zarfı halkçıdır, bizimse mazrufumuz, bunu unutma” dedi. Bu sözleri bana İdris Hoca’nın, asıl solda yer alması gereken İttihat Terakki Halk Partisi çizgisi değil, İtilafçılar-Demokrat Parti-Adalet Partisi çizgisidir diye kaleme alıp büyük tartışmaya neden olan, “Osmanlı Toplum Yapısı ve düzenin yabancılaşması ” kitabında yer alan sağ-sol tablosunu hatırlattı. 

Bir sohbetimizde gençlik döneminde sokakta sürekli “Morison Süleyman yolculuk ne zaman?” diye kendisi aleyhinde bağırarak yürüdüğümüzü ve onun “Yollar  yürümekle aşınmaz” demokrat değerlendirmesine de kızdığımızı anlattım. “Ama bak şimdi aynı yerdeyiz.” dedi. “Yoo hayır aynı yerdeyiz diyemeyiz siz ‘Sağcılar adam öldürmedi’ sözünüzün, İçişleri Bakanınız Faruk Sükan’ın ‘bizim nefesimizi izlediği’ açıklamasının ve kurduğunuz Milliyetçi Cephe Hükümetlerinin hatalı olduğunu söylemeden aynı yerde olamayız” yanıtıma karşılık, “Benim de siyasal hatalarım oldu. Onlarda hata olarak kabul edilebilir” dedi. Ben devam ettim, “O zaman topluma bunlar hatalarımdı diye açıklayın”. Elini omuzuma attı, “Sen farkında değilsin galiba. Ben sağcı bir liderim” dedi...

Sayın Demirel ile kafamdan birçok anı geçiyor. Ama hepsinin ortak paydası hoşgörülü bir siyasetçi portresi içerisinde ortaya çıkıyor.

30-40’lı yaşlarındaki siyasetçi kişiliğine 20-30 yaşlarında bir genç olarak kızgınlıkla karşı çıkarken, O’nun olgun yaş döneminde, benim delikanlılığı terkettiğim çağdaki sohbetlerimiz sırasında hem benim yer yer sert olan bütün sorularıma karşı, “açıklıkla ve hoşgörü ile yanıtlar verdi.” 

Bu benim belleğimde onun yatırımcı ve üretime önem veren “halkın refahı peşinde koşan” liderliğinin yanında, “demokratlığının da” altını çizmeme neden oluyor. Demokrasi hatalarını kenara ittiriyor...
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar