Gıda enflasyonundan daha çok çekeceğimiz var

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Gıda ve alkolsüz içecekler, toplam TÜFE’de dörtte bir gibi önemli bir ağırlığa sahip ve doğal olarak bu gruptaki fiyat hareketi genel eğilimi çok etkiliyor. Gıda grubundaki fiyatlarda, özellikle de işlenmemiş gıda maddelerinin fiyatında geçen yıldan bu yana gözlenen artış, TÜFE’de hesapların şaşmasına yol açıyor. 

Daha önce de defalarca değindik. Gıda maddelerinin fiyatını geçen yıl kuraklık fırlatmıştı, bu yıl da tersi yaşanıyor, çok sert geçen kış yüzünden fiyatlar yüksek seyrediyor. 

Bazen tuhaf değerlendirmeler yapılıyor. Gıda maddelerinin fiyatının yaz aylarında düşeceği ya da çok az artacağı, bu sayede genel artışın da hız keseceği dile getiriliyor. İyi de yaz aylarında fiyatların hep ya az arttığı ya da gerilediği gerçeği göz ardı ediliyor. 

Dolayısıyla baz etkisi anlamında fazla umutlu olmamak gerektiği adeta unutuluyor. Dolayısıyla, gıdada fiyatlar bu yıl yaz aylarında az artacak, bu sayede yıllık enflasyon yönünü aşağı çevirecek, gibi bir beklentiye girmek pek de doğru sayılmaz. Bu yüzden, aylık gidişattan çok, yıllık oranlara ve yine aynı şekilde yıllık TÜFE artışına bakmak, gıda ile toplam artış arasındaki ilişkiyi incelemekte yarar var. 

Gıdanın baskısı artacak 

TÜFE’deki toplam artışın yaklaşık dörtte biri gıda ve alkolsüz içecekler kaleminden kaynaklanıyor. Oranlar üstünden hesap yapmanın bire bir doğru olmadığını, doğru hesaplama için endekslerden hareket edilmesi gerektiğini belirtelim. Ama, üç aşağı beş yukarı toplam TÜFE’deki artışın dörtte biri gıda kaynaklı. 

Bu çok yüksek bir oran ve gıdadan toplama doğru belirgin bir yansımaya işaret ediyor. Üstelik, bu yansıma, TÜFE’yi oluşturan diğer mal ve hizmetlerin fiyatında son dönemde yaşanan görece daha düşük artış ya da düşüşler sayesinde fazla hissedilmiyor. 

Hem zaten bu durumu, özel kapsamlı TÜFE göstergelerinde de izlemek mümkün. Mart sonunda yüzde 7.61 düzeyinde bulunan yıllık TÜFE, mevsimlik ürünler hariç tutulduğunda yüzde 6.78’e, işlenmemiş gıda ürünleri hariç tutulduğunda ise yüzde 6.24’e iniyor. 

Zaten bir süredir toplam TÜ- FE’nin değil, çekirdek enflasyonun hedef seçilmesi gerektiği görüşü dile getiriliyor. Doğrusu bu düşünce çok da yanlış sayılmaz. En azından, enfl asyon hedefini tutturma görevi verilmiş Merkez Bankası açısından. 

15 ayın en düşük oranı 

Geçen yılın başından bu yılın mart ayı sonuna kadar olan 15 aylık dönemin yıllık bazdaki gıda maddeleri ve toplam TÜFE artışı, ilginç bir tabloya işaret ediyor. TÜFE’deki toplam artışın gıda maddelerindeki artışa oranı mart ayında yüzde 53.9’a geriledi. Bu oran, geçen yılın mart ayında yüzde 82.9 düzeyinde bulunuyordu. 

Oranın yüzde 83’ten yüzde 53’e gerilemesinin altında, gıda dışındaki mal ve hizmetlerin fiyatının az artması yatıyor. Bunda da en temel etken petrole bağlı fiyat gerilemesi ya da yavaşlaması. 

Gıda maddelerinin fiyatındaki artış hızını düşüremezsek, ki bu yönde en azından şimdilik fazla umutlu olunamıyor, diğer mal ve hizmet fiyatları da normal seyrine dönerse, TÜFE artışı da yönünü yılsonuna doğru yeniden belirgin olarak yukarı çevirecek. Yıllık oranda yaz aylarında bir miktar gerileme göreceğiz belki ama, öyle ileri sürüldüğü gibi yılın ikinci yarısında gerileme değil, tam tersine artışa tanık olacağız. 

Hele hele seçimden sonra ekonomiyi çok genişletici politikalar gündeme gelirse, yıllık enflasyon iyice tırmanışa geçecek demektir.

wtnh.png

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar