Girişimci var, girişen var

Dr. Uğur TANDOĞAN
Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ tandogan2007@gmail.com

Neden inanmıyor? Üniversitede bir derse misafir sanatçı (!) olarak girecektim. Konu “Girişimcilik” idi. Hazırlığımı yaptım ve yanıma bir makalemi alarak derse girdim. Michael Dell’in hikayesini anlatan makaleyi sınıfa dağıttım ve okumalarını istedim. Michael, dişçi bir baba ve borsacı bir annenin oğlu idi. 

Aile onun doktor olmasını istiyordu. Tıp öncesi eğitimine University of Texas at Austin’de başlamıştı. Ancak ondaki bilgisayar aşkı her şeyin önüne geçmiş ve ikinci sınıftan sonra ayrılarak kendi firmasını kurmuştu. Ve bilgisayar dünyasındaki dev şirket olmuştu. (Dell Şirketi’nin 2013 geliri 57 milyar dolar; çalışan sayısı 111 bin 300. Michael Dell’in bugünkü servetinin değeri ise 18.5 milyar dolar.) 
Öğrenciler makaleyi okurken ben de derste anlatacaklarımın planına göz atıyordum. Makaleye gelebilecek “Hocam, demek ki zengin olmak için diplomaya gerek yok. Ne diye üniversitede zaman harcıyoruz ki?” cinsinden sorulara kafamda yanıt hazırlıyordum. Okumalar bitti. Sordum: 
“Nasıl, Michael Dell’in yaşam öyküsünü ilginç buldunuz mu? Yorumunuz var mı?” Kalantor görünüşlü bir öğrenci parmak kaldırdı ve şöyle konuştu: “Dell’in hikayesini güzel anlatmışsınız. Ama Hocam, çok inandırıcı değil. Bir adam tek başına bu kadar servet kazanamaz. Muhakkak arkasında bir devlet desteği vardır.” Böyle bir soru beklemiyordum... 

Bir yorum 
Üniversiteli gencin bu yorumu, bazı acı gerçekleri ortaya koyması açısından ilginçti. “Münferit bir olay; bir kişi böyle düşünebilir” düşüncesine abone olsam, güler geçerdim. Ama böyle bir algı bayağı büyük bir çoğunlukta olduğu için daha da ilginçti. Ve de bir ülkede gençlerin böyle düşünmesi kaygı verici idi. Neden mi? Tabi ki Michael Dell bu serveti tek başına yapmamıştı. Ama girişimci ruhu ile kurduğu şirketini başarılı bir biçimde yöneterek yapmıştı. Eğer bir ülkede gençler böyle bir serveti tek kişinin yapabileceğine inanmazsa o ülkede kolayına girişimci çıkmaz. Girişimcilik, gelişmenin motorudur. Girişimci, sadece para kazanacağım diye bir işe kalkışmaz. Ama o işten gelecek kazanç girişimcinin motivasyonunu artırır. Diyelim ki bir genç, bir kişinin Michael Dell’inki gibi bir serveti, çalışarak kazanmasına inanmıyor. Ama içinde zengin olma hayali de var. O zaman, zengin olmak için helal yolların dışındaki yollara sapacaktır. İşte bu, kaygı vericidir. 

Kaygılanmama ikinci neden, devletle ilgili olan algıdır; ve de bu algıdaki gerçeklik payıdır. Devlet, ekonomide önemli ve güçlü bir oyuncudur.

 Elbette bu kadar büyük kaynağı elinde tutan bir oyuncuyla iş yapan kişinin kazancı da büyük olacaktır. Ancak “destek” sözcüğünün altında büyük anlamlar yatmaktadır. Siyasetçi ve iş adamı “sıcak ilişkisi” bu desteği artırır. Bizim gibi ülkelerde “devlet desteği” ile dönem zenginleri yaratılır. Örneğin, demokrat parti döneminin “her mahallede bir milyoner” sloganı bu desteği temsil eder. 

Son söz 
Bir ülkenin gelişmesi, ilerlemesi ekonomik gelişme ile olur. Ekonomik gelişmede de girişimcilik önemli bir boyuttur. Ekonomik iklim, girişimcilik ruhunu kamçılar veya köreltir. Adil rekabet, girişimciliği teşvik eden ekonomik iklim için olmazsa olmaz koşuldur. Mevcut ve potansiyel oyuncuların bu adil rekabete inanması ve güvenmesi gerekir. 

Devlet, adil rekabet iklimini yaratan ve destekleyen olmalıdır. Elinde tuttuğu büyük ekonomik gücü adil olarak kullanmalıdır. Bunun için devlet yönetiminde şeff afl ık, denetime açıklık ve hesap verebilirlik gerekir . 

Siyasetin finansmanı da şeffaf ve denetime açık olmalıdır. Yoksa Michael Dell gibi girişimciler değil de, siyasetçi ile halvet olup devletten destek alan ve siyasetçiye “destek” veren, ülke kaynaklarına şehvetle saldıran “girişen” ler türer. Bu tür girişenler de ülkeyi değil, siyasetçileri zenginleştirirler. Serbest rekabetin çetin ortamında değil de, siyasetçinin kucağında büyüyen bu girişenlerin de ömrü siyasetçiler kadar olur.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sülale boyu nepotizm 24 Ekim 2019
Müşteriden misafire 12 Eylül 2019