'Gönderilen silahların belgelerini paylaşacağız'

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, hükümetin K.Irak'a silah gönderdiğini iddia etti. Kılıçdaroğlu, "Yüzlerce TIR gitti silah dolu. Önümüzdeki günlerde silahı nasıl gönderiyorlar bütün ayrıntılarını belgeleriyle kamuoyuyla paylaşacağız" dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Lideri Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu. Konuşmasında Irak'ta meydana gelen olaylara değinen Kılıçdaroğlu, Türkiye hükümetinin bölgeye silah taşıdığını ileri sürdü. Kılıçdaroğlu, "Önümüzdeki günlerde silahı nasıl gönderiyorlar bütün ayrıntılarını belgeleriyle kamuoyuyla paylaşacağız" dedi.

Toplantıda 17 ve 25 Aralık operasyonlarına da değinen CHP Lideri, yolsuzluk ve rüşvet operasyonları üzerinden Başbakan Erdoğan'a eleştirilerini yöneltti. Konuşmasının önemli bir bölümünü ise 'Ergenekon' ve 'Balyoz' davalarına ayıran Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'a 'Hani sen bu davaların savcısıydın?' diyerek yüklendi.

İşte Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşmasında satır başları:

Buradan hükümete çağrıda bulunuyorum merkezi Irak yönetimi ve bölgesel Kürt yönetimi ile görüşün. Oradaki Türklerin güvenliği için BM'yi harekete geçirin. Oradaki insanlarımıza yardım etmeliyiz. Silah değil. Uluslar arası kuruluşları harekete geçirmeliyiz.
Türkmenleri korumak için gerekirse kuzeyde Kürt yönetimiyle görüşülmeli ve onların da desteğiyle koruma sağlanmalıdır. Bölgeyi korumamız lazım. Bölgede huzursuzluk hepimizi için huzursuzluktur. Düne kadar söyledik "Bölgeye silah göndermeyin" diye. Yüzlerce TIR gitti silah dolu. Önümüzdeki günlerde silahı nasıl gönderiyorlar bütün ayrıntılarını belgeleriyle kamuoyuyla paylaşacağız.

Bizim bugüne kadar yaptıklarımız bölgede AKP şöyle anlatıyor: Biz sorunu çözeceğiz ama şu CHP var ya CHP engel oluyor. Onlara yaptığımız bütün çalışmaları anlattım. "Demokrasi bir bütündür" dedim. "Doğuda da batıda da demokrasi olacak" dedim. Beraber konuşup anlattık. Ve onlar şunu gördüler: Sorunu çözmek istemeyen Adalet ve Kalkınma Partisi.

Balyoz ve Ergenekon davaları

Birinci önemli nokta. Karar oy birliği ile alındı. İkincisi "Ankara’da hakimler" var dedirtti. Üçüncüsü AİHM’e gitmeden bu ülkenin yargıçları Türkiye’nin en temel sorunlarından birine çözüm getirdi. AYM hakimlerine şükranlarımı sunuyorum. Dava konusunda yıllar yılı çok şey söylendi "Haksızlık yapılıyor" dedik. "Deliller sahtedir" dedik. Biz bunları dedik onlar bize "Siz de Ergenekoncu siz de darbecisiniz" dediler. Oysa ki darbelerden en çok zararı biz gördük.

325 kişi yargılanıyordu… Ama gerçek şu ki 275 kişi darbe planı denilen toplantılara hiç katılmamıştı. Mahkumiyete gerekçe olan dijital verilerin hangi bilgisayarda üretildiğini kimse bilmiyor. Ama şu kesin ki bütün dijital veriler TSK bilgisayarında üretilmemiş.

Gölcük’te bir hard disk bulundu. Samsung marka. Oysa ki 6 yıl sonra üretiliyor. Daha dünyada yokken delil diye dava dosyasına giriyor. Savunma haklarını sınırladılar. En sert tepkiyi biz gösterdik. "Toplama kampı" dedik Silivri’ye bize dönüp yine "Siz darbecisiniz" dediler.

'İnsanlar öldü, intihar etti hasta oldu. Biz bunu unutacak mıyız?'

İnsanlar dışarı çıktılar bir sevinç dalgası kapladı topumu ama bunun arkasındaki hüznü görmemiz lazım. İnsanlar öldü, intihar etti hasta oldu. Biz bunu unutacak mıyız? Mahkeme bu kararı verdi diye geriye dönüp vicdanımızı sorgulamayacak mıyız. Adalet gelecekse adaletsizliğe yol açanların hesap vermesi gerekiyor. 15 Temmuz 2008’de Recep Tayyip Erdoğan Ergenekon ve Balyozla ilgili diyor ki, “Bir anlamda savcılık ise eve ben bu davaların savcısıyım” diyor.

Senin ne işin var savcılıkta. Sen yargıya müdahale ediyorsun. Yıl 2011, “İkide bir ana muhalefet lideri benim bazı davaların savcısı olduğumu söylüyor ben bunu hiçbir yerde kullanmadım.” Vallahi zaytungçular duymasın… Emin olun hayatımda bu kadar yalan söyleyen ikinci bir adamla karşılaşmadım ben. Sadece o konuşmadı..Bülent Arınç “Türkiye bağırsaklarını temizliyor. Allah o savcılardan razı olsun ki hiçbir tehdide boyun eğmeden incelemelerini yaptılar. Mahkeme de kararını verdi. Hükümet de siyasi olarak bunu arkasında durdu” diyor.

17 Aralık'tan sonra uyandılar

17 Aralık’tan sonra birden uyandılar. “Balyoz davasını alelacele hallettiler. Burada bir katakulli olduğu çok açık” diyor. E sen bu davaların savcılığını üstlenmedin mi. Vallahi inanamıyorum. Birkaç kez okudum bunu gerçekten Erdoğan mı söylemiş diye. Evet o söylemiş. Günah çıkarmaya çalışıyor.En son 22 Haziran’da İstanbul’da bir toplantıda zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışıyor: “onlardan teşekkür de beklemiyoruz ama bu ülkede hukuk mücadelesini kimlerin verdiğini bilsinler yeter diyor. E pes ya. Sen onlardan özür dileyeceksin özür. Önce sen bir özür dile adam gibi. Özür diler mi dilemez. Çünkü insan olanlar özür diler. Özür dilemek bir erdemdir. Onun için biz ona diktatör bozuntusu diyoruz. Biz bunula da yetinmiyoruz. O insanların itibarları iade edilmeli. O yüzden kanun teklifimizi hazırladık.

12 Eylül süreci

Bu karar üzerinden demokratlık çıkarıyor. Biz mahkum ettik diyor. Mahkumiyetleri tamamen göstermelik hiçbir zaman hapse girmeyecekler. Ama sen gerçekten demokratsan darbe hukukunu değiştireceksin. 12 Eylül’ün siyasi yönüyle yüzleşeceksin. Değiştiriyorsan eyvallah değiştirmiyorsan kusura bakma sen de apoletsiz Kenan Evren’sin. Sen 12 Eylül darbe hukukunun yarattığı adamsın. Ne yapması lazım çok basit. Yüzde 10 seçim barajının kaldırır mı? Kaldırmaz. 
YÖK’ü kaldır. Üniversitelere özerklik gelsin. kaldırır mı kaldıramaz.

Siyasi partiler kanununu demokratikleştir. Yapar mı yapmaz. Basının üzerindeki baskıyı kaldırabiliyor musun yapmaz. Kenan Evren ve arkadaşlarının bile aklına havuz medyası kurmak gelmemiştir. Şeytanın aklına gelmeyen bunların aklına geliyor. Özgürlük isteyen gençleri öldüren kim? Kenan evren idam ediyordu bu sokakta öldürüyor. Kenan Evren’in anayasasında bile izin alınmadan toplantı ve gösteri yapılabilir deniyordu. Bu izin almadan gösteri yapamazsın diyor. Kenan Evren’in bile gerisinde. Senin demokratlığın su götürü kimse kusura bakmasın.

"Cemil Çiçek soyadını değiştirsin"

Aradan tam 51 gün geçti hala komisyon kurulmuş değil. Şimdi Cemil Çiçek’e sormak zorunda değil miyim. Sen o koltukta nasıl oturuyorsun. Sen parlamentonun itibarını koruman gerekirken ayaklar altına almaya hakkın var mı? Sayın Cemil Çiçek soyadını değiştirsin Cemil Biat koysun mesela. Biz de anlayalım. Çık açık açık söyle ben TBMM Başkanı değilim ben Ak Parti grubunu temsil ediyorum de. Eğer bunlar olmazsa yolsuzlukları örtmenin sorumlularından biri de Cemil çiçek olacaktır. Bu ağır sorumluluk onun çocuklarına miras kalacaktır. AKP’de arada bir doğru söyleyen biri var, Bülent Arınç... 2 Haziran’da diyor ki “Bu hafta Ak partili üye isimler, de bildirilecektir. Eğer olmazsa kasıtlı bir gecikmeden söz edilebilir.” Cemil Çiçek’ten daha dürüst. Diğeri korkuyor.

Sen namuslu bir adamsan haram yemediysen neden korkuyorsun. Şimdi de cumhurbaşkanlığına soyunuyor beyefendi malı daha büyük götürmek için. 

Torba kanun olmaz diyor bakanlar kurulu. İmza kim Başbakan Erdoğan… Tam torba. 60,70,100 kanunda değişiklik. Vatandaş nereden bilecek hangi kanun değişti. Araya bir madde sıkıştırıyorlar, bir düzenlemeler yapıyorlar.

Herhangi bir kamu görevlisini alıyorsanız mesela, haklıyım diyor mahkemeye gidiyor. Kusurum yok diyor, mahkeme diyor ki görevine iade edilsin. Bunlar ne yapmak istiyor; 2 sene sürüyor mahkeme… Benim haksız olduğumu düşünüyor, bu kanunlar haklıdır diyorsanız yurttaşlarıma saygı duyuyorum, AKP’ye oy versinler.

Ama yetim hakkına saygı gösteriyorsanız yüzünüzü CHP’ye dönün. Bizi beğenmeyebilirsiniz, kızabilirsiniz ama bizim özgüvenimiz var.

Diyarbakır’da nasıl sinirlenmişler bize, sabırla dinledik. Ama biz kul hakkı yemeyiz. 25 Aralık soruşturmasında başbakanlık müsteşarı aramıştı dosyayı kapat bana haber. Şimdi o talimatlara verenlere koruma zırhı getiriliyor.

Bu konularda ilginizi çekebilir