'İktidarın sorumluluğu değerlendirilmeli'

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Böke, FETÖ'nün devlet içerisinde yapılanmasına ilişkin hükümeti, '14 yıllık yönetimin sorumluluğu mutlaka değerlendirilmeli' şeklinde eleştirdi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında haftalık olağan toplantısını gerçekleştirdi.

Türkiye'de çok uzun zamandır bunun çok tersinin yapıldığını vurgulayan Böke, iktidarın kendi siyasi çıkarlarını Türkiye'nin çıkarlarının önüne koyduğunu ve 14 yıldır Türkiye'nin bütün kurumlarını çökerttiğini iddia etti. 

İktidar partisinin Türkiye'nin kurumsal alt yapısını ortadan kaldırdığını da ileri süren Böke, "Kendisinden olmayanı yok sayan bir anlayışla, demokrasimiz rayından çıkarıldı. Hukuk bir baskı aracına, kendisinden olmayanı susturmak için kullanılan bir araca dönüştü." dedi. 

"Hükümet elbette yaşanmış olan bu hain darbe girişiminin mağdurlarındandır. Ancak Türkiye'nin yaşadığı bu mağduriyette hükümetin de 14 yıllık yönetiminin sorumluluğu mutlaka değerlendirilmelidir" diyen Selin Sayek Böke, şu değerlendirmeleri yaptı:

"Şunu gördük; devlet 14 yıldır AKP iktidarı tarafından FETÖ'ye teslim edilmiş. 2002'de millet seçimle devleti AKP'ye teslim etti. Öyle gözüküyor ki AKP, seçimsiz bir şekilde devleti cemaate teslim etmiş. Unutmayalım bu cemaatin devlete sızması değildir. Bu bir kandırılma da değildir. Bu açıkça bir cemaatin devlete yerleştirilmiş olmasıdır. Bu bir çıkar ortaklığıdır. Devletin içine yerleşen bu çete, AKP'nin gözünden kaçmamıştır. Bizzat AKP tarafından Türkiye'nin bütün geleneği ve liyakat sistemi çökertilerek bu düzen oluşturulmuştur. Bu süreç içinde haysiyetli bir çok insan özellikle TSK mensupları, AKP-cemaat ortaklığı tarafından tasfiye edilmiş. Türkiye Cumhuriyeti ordusu demokrasi karşıtı bir hücrenin içeride örgütlenebileceği bir yapıya dönüşmüştür. Bu işbirliğinin ürünü olan Ergenekon'dan Balyoz'a uzanan kumpaslar da maalesef 15 Temmuz'a giden yolların taşları olmuştur." 

"İktidara bir öz eleştiri yapma yükümlülüğü doğmaktadır

Liyakat sisteminin önemine değinen Böke, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın darbe girişimini ancak başladıktan sonra, Türkiye'nin istihbarat kurumundan değil, eniştesinden öğrendiğini belirtti.

Böke, "Bütün bu tabloyu göz önünde bulundurduğumuzda siyasi kurumlara ve özellikle iktidara bir öz eleştiri yapma yükümlülüğü doğmaktadır." ifadesini kullandı. 

Girişim sonrası AK Parti'nin Genel Merkezine Atatürk posteri asılmasını önemsemek istediklerini de bildiren Böke, "Sadece bu koşulların gerektirdiği, şeklen yapılan bir hareket olmadığını diliyoruz. Türkiye'nin çimentosunun laiklik, Atatürk ilke ve devrimleri olduğu gerçeğinin herkes tarafından artık görüldüğüne inanmak istiyoruz. Bu yönde adımların şeklen değil, samimiyetle atıldığını düşünmek istiyoruz." diye konuştu. 

"Yeni bir başlangıca ihtiyaç var"

Eğitimde laikliği ortadan kaldırmayı hedefleyen "4+4+4" düzenlemesi yerine, bilimsel, laik, rasyonel bir eğitim sisteminin kurulması gerektiğini belirten Böke, atamaların, ideolojik ve cemaat bağlılıklarına göre yapılmasından vazgeçilmesinin önemli olduğuna işaret etti.

Bu adımların atılmasını heyecanla ve umutla beklediklerini dile getiren Böke,Türkiye'nin bu durumu ancak sağduyu, akıl ve vicdanla aşabileceğini bildirdi.

Böke, darbe girişimi sürecinde ve 15 Temmuz'da yaşanan travma nedeniyle, toplumun yeni bir başlangıca ihtiyacı olduğunu vurgulayarak, "Bu yeni başlangıç eskiden olduğu gibi kin, kutuplaşma, intikam, ayrıştırma üzerine inşa edilmemeli. Yeni başlangıç demokrasi, hukukun üstünlüğü, özgürlükler ve beraber yaşama kültürü üzerine inşa edilmeli. Siyasete ve biz siyasetçilere düşen görev de Türkiye'nin bu badireyi hukuk ve akılla aşmasını sağlamaktır." diye konuştu.

Devletin asla bir intikam aracı olamayacağının altını çizen Böke, devletin hukuk aracı olmaktan çıkarılıp, intikam aracı haline getirilmesinin, demokrasiyi nasıl aşındırdığının, çok acı bir tecrübeyle yaşandığına değindi.

"Siyasetçelerin şov yapmaya hakkı yok"

Böke, darbe girişimi sonrası sürecin, toplumda yeni ayrıştırmalara, kin ve düşmanlık tohumlarının ekildiği bir zemine dönüşmesinin engellenmesi gerektiğine işaret ederek, bütün siyaset kurumuna, insan haklarını ve hukuku temel alan bir sorumlulukla hareket etmenin düştüğünü belirtti.

Hiçbir siyasetçinin şov yapmaya, derinleşmiş olan çöküşü hızlandırmaya hakkının olmadığını vurgulayan Böke, "Darbecilerin, darbenin arkasındakilerin, darbeyi destekleyenlerin tüm açıklığıyla ortaya çıkarılması gerekiyor. Ortaya çıkarılanların da adalete teslim edilmesi gerekiyor. Devlet, mutlaka FETÖ yapılanmasından arındırılmalı. Ancak bu yapılırken darbe ile mücadele adı altında hiçbir hukuki gerekçesi olmaksızın, tüm hukuki prensipler askıya alınarak cadı avına girişilmemelidir." dedi.

Böke, darbe soruşturulurken, darbeciler yargılanırken işkence ve kötü muamelenin Türkiye gerçeği haline gelmemesi gerektiğinin altını çizerek, gözaltında bulunanlara ve tutuklulara insanlık dışı muamele yapılmaması gerektiğini, bunun Türkiye'yi hızla özgür dünyadan uzaklaştıracağını ve itibarını zedeleyeceği uyarısında bulundu.

Devlet için önceliğin hukuk ve akıl olması gerektiğini belirten Böke, "kurunun yanında yaşın da yanmasına", Türkiye'nin adının kötü muamele ve işkence ile anılmasına asla izin vermeyeceklerini ifade etti.

"Hak ihlallerinin karşısındayız"

CHP'nin, OHAL uygulamalarını izlemek üzere kurduğu komisyonun, bütün gelişmeleri yakından takip ettiğini vurgulayan Böke, tüm hak ihlallerinin karşısında olmaya devam edeceklerini dile getirdi. Böke, hak ihlali yaşadığını düşünen bütün vatandaşların, bu komisyona haber vermesini istedi.

Hukukun, bir "aç-kapa" meselesi olamayacağına değinen Böke, "Bugün yaşanan bu hain darbe girişimiyle mücadele ederken de hukuka asla 'aç-kapa' yöntemiyle yaklaşmamalıyız. Bu kapsamda zamanında AKP'nin keyfiyle kapatılmış olan hukuk yolu, nihayet Uludere için keyfi bir şekilde açılmış gözüküyor. Keyfi de olsa sürecin açılmış olmasını değerli buluyoruz." diye konuştu.

Böke, "Uludere katliamının" ardından bölgeye heyet gönderip, rapor hazırladıklarını anımsatarak, şöyle devam etti:

"Uludere dosyasının tekrar açılacağını duymaktan, memnuniyet duyuyoruz. Bu ve benzeri keyfi şekilde üzeri hukuken kapatılmış bütün dosyaların da şimdi keyfi olmayarak, Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu beraber yaşama kültürünü yeşertecek biçimde yeniden açılmasını bekliyor ve istiyoruz. Ve diliyoruz ki Türkiye'de hukuk ihtiyaç duyulduğunda değil, her gün, hepimiz için var olsun. Türkiye'de hukuk siyasilerin keyfiyle değil, siyasetin omurgasıyla işleyen bir süreç olsun."

"Özgürlükçü demokrasi" vurgusu

"Dün 'ak' denilene, bugün 'kara' denilen siyaset, toplumsal barışı inşa etme konusunda da zorluklar çıkarıyor." diyen Böke, Rus uçağının düşürülmesi sonrasında, "Emri ben verdim." yarışına girmiş olanların, bugün tam tersini yaptığını savundu.

Böke, devlet yönetmenin akıl, samimiyet, dürüstlük, alçak gönüllülük ve Türkiye kaygısı gerektirdiğini belirterek, Rusya krizinin, Türkiye'de 10 milyarlarca dolarlık ekonomik zarara yol açtığını söyledi. 

Darbe girişiminin, Türkiye'nin tarihine, "en karanlık günlerden biri" olarak kazındığına dikkati çeken Böke, şunları kaydetti:

"Darbe girişimi karşısında Türkiye birlik oldu, bir bütün olarak durdu. Buradan doğan uzlaşı atmosferini, birlik, beraberlik ruhunu Türkiye için fırsata dönüştürmek zorundayız, kendi siyasetimiz için değil, Türkiye için bir fırsat olduğunu asla unutmamalıyız. Huzuru var etmeliyiz. Ulusal birliğimizi bu fırsatla güçlendirmeliyiz, hukuku egemen kılmalıyız. Ülkemizde gerçek ve herkes için tam demokrasiyi ve özgürlükleri hep birlikte var etmeliyiz. Türkiye'nin önünde tek bir yol var, bu yol ne darbelerin yolu ne de diktatörlüklerin yolu, bu yol özgürlükçü demokrasinin yolu."

Böke, "Yeni anayasa konusunda iktidar ile muhalefet arasında bir uzlaşı olduğu belirtiliyor. Bu konuda sizinle bir temas oldu mu?" sorusuna, "Bilgim dahilinde böyle bir temas olmadı ancak samimi hukukun inşası için gerekli düzenlemelerin yapılmasını çok önemsiyoruz." yanıtını verdi.

Halil İnalcık'ın vefatı

Toplantı sonrasında basın mensuplarına açıklamada bulunan Böke, vefat eden tarihçi Halil İnalcık'a Allah'tan rahmet diledi. İnalcık'ın tarihi sadece yazmadığını, ona tanıklık ettiğini belirten Böke, İnalcık'ın ayrıca tarihçi bir nesil yetiştirdiğine dikkati çekti.

Böke, şöyle devam etti:

"Belki Halil Hoca'yı, onun gibi bu toprağın yetiştirdiği büyük insanları toplum olarak daha fazla okumuş, anlamış olsaydık bugünleri bu kadar ağır ve zor yaşamıyor oluyorduk. Biz Türkiye'yi Halil İnalcık'ın yolunu takip eden ve nice Halil İnalcıklar yetiştirecek yönünü bilgiye, akla, bilimsel düşünmeye, tarihine ve geleceğine dair soru sormaya çevirmiş bir toplum haline getirmek istiyoruz. Bunu yapmak zorundayız. Türkiye, darbecilerin kendi anlayışını, kendi yönetimini topluma kabul ettirmek için her türlü yola başvuranların değil, konuşan, paylaşan, beraber düşünen ama hepsinden önemlisi, beraber var olmayı, hoşgörüyü kabullenmiş insanların ülkesi olmak zorunda. Bunun da yolu Türkiye'nin yargıdan akademiye, askeriyeden sivil kurumlara, bütün kurumlarını 'benim olsun' anlayışı ile değil, Türkiye geleceğini ve hayalini önceleyen anlayışla yeniden ayağa kaldırmaktan geçiyor."