“Sağlıklı sigorta sektörü sağlıklı ekonomi demek”

Türkiye Sigorta Birliği Genel Sekreteri Mehmet Akif Eroğlu, “Birlik olarak iki temel fonksiyonu icra etmemiz gerekiyor. Orta ve uzun vadede sigorta bilincini artırıcı politikalar geliştirmek kısa vadede ise yapısal sorunları çözmek” dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

yakup_sayar-001.jpg

Yaklaşık 2 ay önce Ziraat Sigorta Genel Müdürlüğü görevinden ayrılarak Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Genel Sekreteri olan Mehmet Akif Eroğlu yeni görevinde iddialı. Göreve gelmesiyle birlikte şirket ayrımı yapmadan ziyaretlere başladığını söyleyen Eroğlu, “64 şirketimiz var ve hepsiyle görüşmeyi istiyorum ve takvim kapsamında ilerliyoruz. Görüşmelerimde, fikirlerimi, amaçlarımı projelerimi anlatıyorum ve birliğin kapısının onlara sonuna kadar açık olduğunu anlatıyorum” dedi. Eroğlu, sektörün gelişimi için ise ekonomik hayat devam ettiği sürece sigorta fonksiyonunun devam edeceğine dikkat çekerek , “Sağlıklı bir sigorta sektörü sağlıklı bir ekonomi demek ve bunu idrak etmeliyiz” şeklinde konuştu. 

Türkiye Sigorta Birliği Genel Sekreteri Mehmet Akif Eroğlu, sektöre yönelik beklentilerini ve TSB’deki hedefl erini DÜNYA ile paylaştı. 

Son beş yıla bakıldığında sektörün gelişiminin fena olmadığını belirten Mehmet Akif Eroğlu, sektöre yönelik değerlendirmelerinde şunları söyledi: “Ancak 2014 yılında bir durağanlık oldu. Hayat dışında yüzde 9’luk büyüme hayatta negatif büyüme ortalama yüzde 7 büyüme ve reel anlamda bir küçülme yaşandı. 2015 nasıl olacak diye düşündük ve ilk çeyrek rakamları fena değil. Reel büyüme yine geri geldi. BES’te büyüme trendi yüzde 20 katılımcı, yüzde 29’luk katkı payı büyümesi devam ediyor. Genel olarak BES’te olumlu trend devam ediyor. Hayat dışında yüzde 12,5 bir büyüme, hayatta yüzde 18,9’luk bir büyüme ortalama yüzde 13,2 bir büyüme var. Seçimin olduğu bir yılda bu büyüme olumlu ve toparlanma gözleniyor. Hükümet kurulması sonrasında bu trendin devam edeceğini düşünüyoruz. Konut satışları ve oto satışları olumlu bunun yansımasının iyi olacağını düşünüyoruz. Genel ekonomik büyümedeki durağanlık devam etmekle birlikte siyasi belirsizlik kalktığında geçen yıla göre daha iyi gerçekleşen cari yıldaki olumlu trendin kalıcı olacağını düşünüyorum.”

Trafik branşı kârlılığı tehdit etmeye devam ediyor 

Sektörün en önemli sorunu olan kâr edememe problemine yönelik düşüncelerini paylaşan Eroğlu, sektörün 2012 yılında dibi gördükten sonra 2013 ve 2014’te toparlanma olduğunu söyleyerek, “Bu yılın ilk çeyreğinde ise önemli bir gösterge yaşandı ve hayat dışında teknik kârlılık konsolide olarak negatife döndü. Oradaki en temel konu IBNR’deki yeni düzenleme nedeniyle trafik branşında ayrılan ilave karşılıklardı. Bu nedenle birinci çeyrekte 199 milyon TL’lik bir teknik zarar gördük. Hayatta ise kârlılık devam ediyor ve 144 milyon TL kârlılık var. BES’te teknik zarar azalarak devam ediyor. Ancak şirketlerin gelirlerinde kısıntıya giden yeni düzenlemenin hayata geçmesi ile burada karlılık baskısı biraz daha artacak. Konsolide olarak değerlendirdiğimizde hayat emeklilik şirketlerimiz hayat branşı üretimi nedeniyle hayat dışı şirketlerimiz trafik branşı dışındaki faaliyetleri nedeniyle karlılığı koruyabiliyorlar” diye konuştu. 

Sektör zorunlu ve kredi bağlantılı sigortalarla büyüyemez 

Siyasi ortamın netleşmesi ile birlikte oluşacak durumu piyasaların iyi karşılaması durumunda sigorta sektörünün de bundan olumlu yönde faydalanacağını, hayat dışında şirketlerin doğru riske doğru fiyatlama yapıp yıkıcı rekabetten uzak durması durumunda kârlılıkta olumlu trend görüleceğini, hayat branşında teknik kârın devam edeceğini, BES’te ise yeni kesintilerin devreye girmesi ile teknik kârlılıkta negatif seyrin artabileceğini belirten Eroğlu, “Fakat şunu görmek gerekli, sektörün sadece zorunlu sigortalarla ve kredi bağlantılı sigortalarla büyümesi sağlıklı ve sürdürülebilir değil” diye konuştu. 

Düzenlemeleri kanunlarla desteklemeliyiz 

Hazine’nin yaptığı düzenlemeleri sektörün daha sağlıklı olması için Birliğin fonksiyonları düşünüldüğünde ilk görünenin sektörün tüm paydaşlar olarak sektörün ekonomide icra ettiği fonksiyonun tam anlamıyla anlatılamadığının görüldüğünün altını çizdi. “Burada potansiyel var diyoruz, ama bu nasıl olacak buna kafa yorulmadığını düşünüyorum” diyen Eroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Birlik olarak iki temel fonksiyon icra etmemiz gerekiyor. Orta ve uzun vadede sigorta bilincini artırıcı politikalar geliştirmemiz gerekir ve bu tabi ki tüm şirketlerin desteği alarak yapılmalı. Sonunda hem şirketler, hem de vatandaşlar da buradan kazançlı çıkar ki bu uzun vadeli bir hedef. Kısa vadede ise yapısal sorunlar var. Sonuçta şirketler ticari bir iş yapıyor ve kâr elde etmek istiyor. Sağlıklı bir ekonomi istiyorsak sağlıklı bir sigorta sektörümüz olmalı. Sigorta şirketleri güçlü olursa ekonomideki talepler daha rahat karşılanabilir. Bu yapısal sorunları çözmeliyiz ki bu iş sürdürülebilir olsun. Kısa vadedeki hedefimiz de bu yapısal sorunları çözecek hamleleri yapmak.” 

Eroğlu, göreve gelmesiyle birlikte şirket ayrımı yapmadan ziyaretlere başladığını ve 64 şirketi de takvim kapsamında ziyaret edeceğini de belirtti. 

Siyasetin desteğini almamız şart 

Bu dönüşümün nasıl olacağı konusunda ipuçları vermesini istediğimiz Eroğlu, “Tabi ki bu dönüşümleri yapmak için siyasetin desteğini almak şart. Bunun bu güne kadar yapıldığını düşünmüyorum. Bundan sonra hedefimiz Birlik olarak sigortayı hem hükümetin hem de siyasetin ajandasına koymak. Biz bu konuda ön ayak olacağız. Aynı zamanda sektörün büyük bir fon üretme kapasitesi olduğunu ilgili tarafl ara göstererek makro anlamda ülkenin gelişmesi için çok önemli bir sektör olduğunu anlatmamız gerekir. Sadece sigorta sektörü iyidir gelin bunun kanununu geçirin dersek olmaz. Ve şunu çok net söyleyebilirim. Bunu sektörün tüm paydaşları olarak bir seferberlik havasında yapmalıyız.. Birlik olarak görevimiz bu makro planı oluşturmak ve uygulamak. Tüm hamlelerimiz buna yönelik olacak” dedi.

Sektörümüzün bilançosu çok güçlü

Regülasyonun çokluğundan ziyade sık değişikliğinden çekinmek gerektiğine değinen Mehmet Akif Eroğlu, “Türk sigorta sektörünün bilançoları AB’deki ülkeler kadar gerçeğe yakın” dedi. Eroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Sektörümüzün bilançosu çok güçlü. Regülasyonlar hep AB’ye uyum ile ilgili yapılan şeyler. Hedef burası. Tabi ki mevzuat oturtulmaya çalışılıyor. Çıkan bir mevzuatta pratikte bir sorun olunca da ona ilişkin bir düzenleme yapılıyor ve bu da çok sık regülasyon oluyor gibi anlaşılıyor. Mevcut regülasyondaki geçiş dönemi bu düzenlemeler. Uyum dönemi... Ama bundan sonra çok sık olacağını düşünmüyorum. Şunu unutmamak lazım, mevzuat değişiklikleri sağlıklı bir piyasa için olması gereken şeyler."

Yabancı yatırımcı öngörülebilirlik arıyor

Sektöre yönelik yabancı yatırımcı ilgisine yönelik düşüncelerini sorduğumuz Mehmet Akif Eroğlu, spesifik bir giriş talebi olmadığını fakat mevcut yatırımları olan yabancı sermayedarların istekleri olduğunu söyledi. Eroğlu, yatırımcıların sektördeki yapısal sorunların çözümü, maliyetlerin öngörülür olmasına yönelik istekleri olduğunu belirterek, “Bu tip belirsizlikleri istemiyorlar. Uluslararası platformda bunlar hoş görülmüyor. Maliyetlerde netlik istiyorlar. İkinci olarak da burada bir potansiyel var ve geliyorlar, ciddi sermaye getiriyorlar. Gelmişken bu tip zararla karşılaşınca memnuniyetsizlik oluyor. Bu durum global sermayedarlarına 3-5 yıl anlatılabiliyor ama bunun sürekli hala geliyor olması rahatsızlık yaratıyor. Öngörülebilirlik arıyorlar. Sorunların çözümlerini istiyorlar. Burada bir ışık görmezlerse çıkış veya birleşmeler olacaktır” dedi.

Trafikteki son düzenlemeler herkes açısından olumlu

Sohbette trafik branşında son yapılan genel şart değişikliğine özel bir yer açan Mehmet Akif Eroğlu, sektörün en önemli sorunu söz konusu branşta yaşadığını ve son 7 yılda 5 milyar TL zarar yazdığını belirterek şunları söyledi: “1 Haziran’da ise yeni bir uygulama başladı. Bu çok tartışıldı. Kişi veya şirketin lehine mi diye çok tartışıldı. Burada tek bir taraf yok. Kavram kargaşası vardı ve bir standart getirildi. Olay bazında kişinin mi lehine şirketin mi lehine bu değişkenlik gösterecektir. Örneğin destekten yoksun kalma konusunda netlik kazanıldı, her olay bazında genelleme yapmak doğru değil. Kişilerin artık aracıya gitmelerine gerek yok. Alacakları tazminatı artık arada komisyoncu olmadan net alabilecek. Daha çabuk alabilecek. Şirketler ise artık ne vereceğini net görüyor. Mahkemelerimiz artık bu düzenlemeleri görerek işlem yaparlarsa sektörümüz açısından çok olumlu bir durum olacaktır diye düşünüyorum. Ayrıca mahkemelerimizin zaten ağır olan iş yüküne olumlu tesir edecektir. Öte yandan değer kaybı konusu, eş değer parça konusu artık netleşti. Bu düzenlemeler herkes açısından olumlu bir durumdur. Biz matematikle çalışan ciddi bir sektörüz. Günün sonunda tarife doğru yapılabilecek artık.”

Eroğlu'ndan kısa kısa…

►Kasko ve trafik poliçesinin birleşmesini beklemiyorum. Kasko ile trafik farklı teminatları koruma altına alıyor. Ancak bu farklı teminatları koruma altına alan tek poliçe teknik olarak mümkün. Ama işlevsel olur mu ona bakmak lazım. Farklı müşteri beklentilerini karşılamayacağını her halukarda kasko teminatının bu defa opsiyonel olarak verileceğini düşünüyorum. Çünkü kasko müşterisinin beklentileri daha farklı. 

►Yüzde 75 mertebesinde yabancı sermaye oranının olduğu ve bugüne kadar çok önemli sermaye girişi olan sektörümüzde sorunların çözümü için yoğun bir şekilde çalışmalıyız. Burada birliğimize Hazine’ye şirketlerimize ve tüm paydaşlara büyük görevler düşüyor ve bunun bilincindeyiz. 

►29 Temmuzda “Küresel Sigorta Birlikleri Federasyonu” ile İstanbul’da ortak bir konferans düzenleyeceğiz. Uluslararası sigorta şirketlerinin fonlarının gelişmekte olan ekonomilerin altyapı yatırımları ile buluşturulması konusunun tartışılacağı kamu, özel sektör, uluslararası ve yerli sigortacıların katılacağı bir etkinlik olacak.

►Orta ve uzun vadede sigorta bilincinin artırılması sadece Birliğin tek başına bir görevi değil, bu görev tüm paydaşların yapabileceği bir durum. Bunu seferberlik olarak düşünerek hareket etmek lazım. Birlik buna öncülük etmelidir. Yoksa buna tek başına TSB’nin nefesi yetmez. 

►Sektörde bulunduğum sürede hem hayat ve emeklilik branşında, hem de hayat dışı branşta yöneticilik yapmış olmamın avantaj oluşturduğunu düşünüyorum. Zira sektörün sıkıntılarını iyi biliyorum.

Bu konularda ilginizi çekebilir