Havlucu “ilişki yatırımı”nın farkına vardı

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com

Denizli Tekstil ve Giyim Sanayicileri Derneği (DETGİS) Başkanı İsa Dal ve etkinliğe ciddi katkı yapan üyeler Mustafa Koltuksuz, Ahmet Güntaş, Cevat Akçil, Esra Kasapoğlu Ünlü, Mukaddes Başkaya, Vildan Çaputçu, Filiz Yüksel, Fuat Özsoy, Melih Kansız, Osman Nuri Kes, Ömer Faruk İlgeri, Faruk Oğuz, Masum Demirel, Mehmet Varma bu yıl ikincisi yapılan etkinlikten mutluydular. Havluculuğun Denizli’den dünyaya yayılması için çaldıkları mayanın tutacağına inançları biraz daha artmıştı.

Başkan İsa Dal, merkez düşüncelerinin, Denizli’ye uluslararası alıcıları çekerek, tekstil üretimi yanında turizmin gelişmesine de katkı yapmak olduğunu söylüyor.

Bu yıl 6 Mart günü yinelenen, Çınar Meydanı’ndan vilayet konağına kadar bornozlar giyilerek yapılan yürüyüşe üreticiler, sivil inisiyatif başkanları ve üyeleri, atanmış yöneticiler ve seçilmişler de katıldı.

Etkinlikler sadece bir “gösteri” düzeyinde kalmadı. Düzenlenen sempozyumda Roma’dan günümüze havlucuğun gelişmesine ilişkin bilgiler paylaşıldı, ıslak ortam tekstilinin tarihsel gelişmesine ilişkin bilgilendirme yapıldı.

Denizli’de düzenlenen tekstil ve havluculuk etkinliklerini önemsiyorum. Neden önemsediğimin birkaç gerekçesini paylaşacağım: Birincisi, etkinlikler, konu üzerine odaklanmayı sağlıyor, entelektüel kapasitemizi artırmamıza katkı yapıyor.Havluculuğun tarihsel derinliklerdeki yerini kavramak için seyyahların yazdıkları taranıyor, arşivler gözden geçirilerek havlunun insan yaşamındaki yeri belirleniyor. Bu yıl, arşiv belgelerinin sergilenmesi başlıbaşına önemi olan bir çabaydı. Geçmişte yaşananlardan ders alarak oluşturulan tarih bilinci olmadan sağlıklı bir gelecek kurulamayacağı kavrayan üretici; üretimin bileşenleri kadar bağlamlarını da gözardı etmiyor.

İkincisi, seminer ve sempozyumlarda tartışmalar yaparak, dünya genelindeki eğilimlerin ne olduğunu, olası fırsatları ve tehlikeleri, olanak ve kısıtlarımızı “anlama” çabasıydı. Denizli'deki etkinliğe katılmasaydım, havlu üretiminin bizim topraklarımızdan Londra yolculuğununu öğrenmemiş olurdum.

Üçüncüsü ve önemlisi, bir üretimin ana vatanı olmak, bugün dünya üretminin yarısından çoğunu gerçekleştirmek, yarın aynı konumda olacağımızın güvencesi değil. Zirveye çıkmak önemli, ama ondan da önemlisi zirvede kalabilmek. Zirvede kalabilmek ustalık gerektirir: Sabahtan akşama bütün bildiklerinizi çırak ve kalfalarınıza öğreteceksiniz, ertesi gün öğretecek yeni şeyler bulacaksınız. Ancak o zaman ustalaşmış olursunuz.

Geldiğimiz yerin büyüsüne kapılmak, kendimizi en yüksek yerde sanmak, başamızı kaldırıp yukarıya bakmasını bilmemek tehlikeli bir algıdır. Şimdi başımızı kaldırıp yukarılara bakarak, bulunduğumuz yeri ve konumumuzu doğru tanımlanırsak, değişmelere ayak uydurmamız kolaylaşır.

Etkinliklerde, dışa açılmayı dünyaya açılmaya taşımak gerektiği de tartıştıldı. İnsanların farklı kültürlerini doğru okuyarak ona göre ürün geliştirmenin, zirvede kalmanın gerek şartlarından biri olduğu üzerinde de duruldu. Toplantıda, havlu üreticilerinin ürün, üretim metotları, iş süreçleri, dönüştürme ve işlem maliyetleri gibi derinlikleri analiz ederek, rakiplere göre fark yaratma aşamasına geçmelerinin ivelikli sorununuz olduğu da vurgulandı.

Dördüncüsü, işbirliği ve güçbirliği yapmanın, ortak örgütlenmelerin erişebilirlikleri artırmanın öneminin tartışılması idi. Ortak yararlar üzerinde birleşmenin, yığılma yerine sinerjik kümelenmenin etkileri üzerinde de duruldu.Geleneğigeleceğe taşımanın gerektirdiği Ar-Ge çalışmalarının neden ve nasıl yapılması tartışıldı.

Beşinicisi, kimse sektörlerle ilgili eleştiriler karşısında hemen savunmaya geçmedi. Eksiklikler için bir iç ya da dış düşman arama ilkelliğini göstermedi. Eleştirileri anlamaya dönük tavır, etkinliğin verimini artıracağının, göle çalınan mayanın tutacağının kanıtı olarak algılandı. Denizli’de tekstil ve havlu üreticilerinin, teknolojinin yarattığı kalite homojenliği karşısında “ilişki yatırımının” etkin bir silah olduğunu fark ettiğini gözlemek, iyi yolda olduğumuzun göstergesiydi. İsa Dal ve arkadaşlarını, dünyayı iyi okuma bilinçimizi artıran bu çabalarından ötürü kutluyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar