Hız meselesi

Dr. Uğur TANDOĞAN
Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ tandogan2007@gmail.com

Bu ne hız

Geçen yıl bir kuruma eğitim veriyordum. Eğitime yurdun dört bir yanındaki kuruluşlardan insan kaynakçıları gelmişti. Güzel bir eğitim tesisleri vardı. Eğitim tesisindeki hizmet kalitesi de çok güzeldi. Güleryüzlü bir kadın çay ve kahve servisini yapıyordu.

Kadınla konuştum. Çok çocuklu bir aileden geliyordu. Ailedeki son kız çocuğu idi. Baba son kızın ismini de öyle bir isim koymuştu ki, ondan sonrakiler erkek olmuştu.

Söz konusu kuruma yine eğitim için gittim. Baktım kahve çay servisini yapan kadın yok. Merak ettim sordum: “İzinli mi?” “Yok, evlendi; İzmir’e gitti” dediler. Çaycı kadının hikâyesini tamamlamalıydım. “Demek ta İzmir’e gitti. Nasıl oldu? Eğitime katılanlardan birisi ile mi evlendi?” diye sordum. Güldüler, “Yok Hocam, internette tanıştığı birisi ile evlendi” dediler. Ben de “Hayırlı olsun. Allah mesut ve bahtiyar etsin” dedim. Aradan bir yaz geçti. Yine aynı kuruma eğitime gittim. Merak edip sordum “Var mı bir haber bizim İzmir Gelini'nden?” “Evet Hocam, boşanmış” dediler. Ben de “Vay be, bu ne hız” dedim.

Hızlı dünya

The Economist Dergisi’ndeki bir makaleyi (The Creed of Speed) okurken yukardaki olay aklıma geldi. Artık çağımızda bazı şeyler çok hızlı olmaya başladı. Bu makalede iş dünyasındaki hızla ilgili bazı veriler var. Örneğin, saniyenin her binde birinde bir müşteri Apple web sitesinden bir uygulama indiriyormuş. Apple, stoğunu 4 günde bir yeniliyormuş. Her dört haftada bir de yeni bir ürünü piyasaya çıkarıyormuş. Her Apple hissesi 5 ayda bir el değiştiriyormuş.

Hıza verilen örnekler sadece elektronik dünyasından değil. Örneğin, Zara’nın sahibi Inditex yılda 40 bin ürün tasarımı yapıyormuş; 900 tasarımcısı varmış. Mağazalarına haftada iki kez sevkiyat oluyormuş.  Zara, piyasada egemen olan, “modanın yılda iki mevsimi vardır” anlayışını değiştirmiş. 

Fikirlerin dünyada dolaşımı hızlanmış. Yoksul ülkelerin, gelişmiş ülkelerdeki teknolojiyi  benimsemesi için geçen ortalama zaman da azalmış. Örneğin, ilk tekstil makinesi 1779’da bulunmuş. Bunun yoksul ülkelerde kullanılmaya başlaması için 100 yıldan fazla zaman geçmişken, mobil telefon için bu süre 13 yıl olmuş.

Uzun dönemli düşünmek

Dünyada bir tarafta böylesine bir hız ve değişim varken, bazı şeylerin de eskisi gibi kaldığını, sürekliliğini koruduğunu görüyoruz. Örneğin, yukarda sözü edilen Zara, yıllardır Avrupa’daki aynı imalatçıları kullanıyormuş. Her satış doları karşılığı yaptığı yatırım, kendi sektöründeki firmaların iki katı imiş. Kurucu Amancio Ortega, 40 yıldır şirketin kontrolünü elinde tutuyormuş.

Silikon Vadisi’nin “esas oğlan”larından Intel, bu hızlı dünyada olaya uzun dönemli bakanlardan. Intel yılda 20 milyar doları üretim tesislerine yatırıma, araştırmaya ve geliştirmeye ayırıyormuş. Intel’in Yönetim Kurulu Başkanı Andy Bryant şöyle diyor: “Bizim bilim adamlarımızın 10 yıllık bir vizyonu vardır. Eğer uzun dönemli düşünmezseniz, imalat maliyetlerinizi Moore Kanunu’yla bağdaştırmazsınız.” (Moore, Intel’in kurucularından. Meşhur kanununda der ki bilgisayarların kapasiteleri her 18 ayda bir ikiye katlanacak. Ve bu öngörüsü doğru çıktı.) Apple ile ilgili yukarda sözü edilen rakamların yanında, bir de bu rakamlar var: Firma 39 yıllık. Direktörleri ortalama 6 yıl hizmet etmiş. Çok yüksek sabit yatırımları var. Uzun dönemli stratejiler uyguluyor. Şirketin CEO’su Cook, dört yıldır bu görevde ve 18 yıldır Apple çalışanı.

Sonuç

Evet, hızlı bir dünyada yaşıyoruz. Birçok şey hızlı değişiyor. Ama görüyoruz ki, hızlı değişimlerin arkasında uzun dönemli çalışmalar ve bir süreklilik var. Hızın cazibesine kapılıp fazla düşünmeden hareket etmenin sonu hüsran oluyor. Özel hayatta, iş dünyasında ve siyasal hayatta da. Evlilikler çöküyor, şirketler batıyor, devletler batağa saplanıyor. Başarı için yavaş ve derinlemesine düşünmeli, ama hızlı hareket etmeli.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sülale boyu nepotizm 24 Ekim 2019
Müşteriden misafire 12 Eylül 2019