İhracat ve ithalatta dip rekorları kırıyoruz

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

İhracat temmuz ayında geçen yıla göre yüzde 16.2 geriledi. İthalatta ise yüzde 8.7'lik bir gerileme var. Bu yıl önceki aylarda daha yüksek oranlı gerilemeler de kaydedilmişti. Ama, düşüşler adeta damla damla birikiyor. Hem ihracat, hem de ithalat bu yıl hiçbir ayda geçen yılın aynı aylarının üstüne çıkamadı. Sürekli bir azalma eğilimi var. Ve bu eğilim bizi ihracat ve ithalatta dip rekorlarına götürüyor.

Yıllık ihracat temmuz sonu itibariyle 148.9 milyar dolara geriledi. Geçen yılın ekim ayından bu yana soluksuz bir düşüş var. Yıllık ihracat, temmuz sonundaki 148.9 milyar dolarla, 2012'nin eylül ayındaki 148.4 milyar dolardan sonra en düşük düzeye inmiş durumda. Yani, bu yıl temmuzda yıllık ihracat neredeyse son üç yılın en düşük düzeyine inmiş oldu. 

Tamam, bu düzeyi bir ölçüde doların euro karşısında değer kazanmasıyla açıklayabiliriz; ama bir kısmını. Hep söylendi, yazıldı, "Aman dikkat" denildi; başta petrol olmak üzere emtia fiyatlarındaki düşüşün, ihracat yaptığımız ülkelerin gelirlerini olumsuz etkileyeceği, dolayısıyla bu ülkelerin bizden yapacakları ithalatta sıkıntı doğabileceği vurgulandı. 

Örnek mi, işte Rusya. Geçen yıl temmuzda 543 milyon dolar olan ihracat, yüzde 48 azalarak bu yıl 283 milyon dolara indi. Yedi aylık ihracat da yüzde 40 düşüşle 3.5 milyar dolardan 2.1 milyar dolara geriledi. 

Ama şu yanılgıya da düşmemek gerek. Euro/dolar paritesinin dış ticaret üstündeki olumsuz etkisi son aylarda çok azaldı. Parite, temmuz ayı ortalamasında 1.10 düzeyinde oluşmuştu. Ağustos ayı da, her ne kadar bazı günler 1.16-1.17 görülmüş olsa da, ay ortalaması bazında 1.11'le geride bırakıldı. Dolayısıyla parite temmuz verilerine ne ölçüde yansımışsa, ağustosta da aynı durum olacak. Yani ağustosta parite kaynaklı bir iyileşme beklemek anlamsız.

İthalat dört yılın en düşük düzeyinde
Yıllık ihracatın yaklaşık üç yıllık dönemin en düşük düzeyine indiğini belirttik. İthalat ise tam dört yıllık bir dönemin en düşük düzeyine inmiş durumda. 

Yıllık ithalat temmuz ayı itibariyle 227.4 milyar dolara indi. Yıllık ithalat, daha önce 226.9 milyar dolarla 2011'in temmuz ayında bu yılki düzeyin altında oluşmuştu. Bir başka ifadeyle yıllık ithalatta 47 ayın en düşük düzeyini bu temmuzda görmüş olduk.

İthalatın düşük görünmesinde de parite etkisi var kuşkusuz. Ama parite etkisi kadar, hatta ondan daha fazla özellikle petrol fiyatlarındaki gerileme de bu düşüklükte etki yapmış bulunuyor.

Altın durdu, ihracatın havası kaçtı
Pariteydi, emtia fiyatlarıydı... Bunlar önemli rol oynuyor dış ticarette. Ama bizim bir de altınımız var, onu nasıl unuturuz. 

Bu yıl ilk dört ayda 5.4 milyar dolarlık altın ihraç ettik. Geçen yıla göre kayda değer bir artış vardı. Ama mayısla birlikte altın ihracatı neredeyse durdu. İlk dört aydaki 5.4 milyardan sonra, izleyen üç ay toplamındaki altın ihracatı yalnızca 160 milyon dolar oldu. Böylece ilk yedi aydaki ihracat 5.6 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Son üç aydaki yavaşlamaya rağmen, yedi ay toplamındaki ihracat, geçen yılın aynı dönemindeki 3 milyar dolara göre 2.6 milyar dolar artmış durumda.

Yedi aylık dönemdeki altın ithalatı ise 3.2 milyar dolardan 1.9 milyar dolara geriledi. 

Bu arada külçe altın ihracatına altından mücevher ihracatı da dahil edildiğinde toplam altın ihracatı bu yıl 7.7 milyar dolara ulaşıyor. Geçen yılki ihracat 5 milyar dolardı. 

İran kapısı kapanınca...
Türkiye, ne kadarı gerçekti çok tartışılır, yıllarca İran'a altın sattı. İran'a dönük Batı ambargosu bu yolla delindi. Batı ülkelerinin bu durumu fark etmesi üzerine başka yollar bulduk. Artık İran'a, başka ülkeler üzerinden altın satıyorduk, sistem bir süre de böyle işledi. Ama artık o yol da tıkandı, daha doğrusu gerek kalmadı. Çünkü normal yol açıldı, İran'ın da bizden altın almasına gerek kalmadı. 

İran'ın Batı ile nükleer tesislerini denetime açan anlaşmayı imzalaması, bir başka ifadeyle İran'ın nükleer programının denetim altına alınmasıyla birlikte ambargo aşamalı olarak kaldırılacak. Yani İran'ın dolambaçlı yollardan ticaret yapmak için Türkiye'ye ihtiyacı kalmayacak, hatta kalmadı bile. 

Dolayısıyla artık Türkiye için öyle milyar dolarlık altın ihracatının yolu kapanmışa benziyor. Bu da sanal ihracattan sıyrılacağımız ve gerçeğe dönmek durumunda kalacağımız anlamına geliyor.  
 

aktas-tablo-010.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar