İki yılbaşı, iki farklı görüntü

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Bitirmekte olduğumuz 2014 yılının başlangıcını hatırlarsınız umarım. Birçok nedenle iktisadi görüntü kötüydü. Beklentiler oldukça karamsar ve korku doluydu. Yeni yıla böyle girdik. Bir de gelmekte olan yeni yılın başındaki görüntüye bakın. Görüntü belki bütünüyle şen şakrak değil ama geçen yılbaşında olduğu kadar abus da sayılmaz. 

2014’ün başlangıcındaki olumsuz görüntünün birkaç nedeni vardı. Bunların başta geleni uzun süre devam etmiş olan bol para-düşük faiz rejiminin sonlanacak olmasıydı. Bu süreçte gündeme gelecek olan faiz yükselmesi olasılığı ileriye dönük büyüme beklentilerini de karartıyordu. Aslında büyümenin problemli olması dönemin en önemli meselesiydi. Dolayısıyla iktisadi iklimi karartan nedenler sıralamasında ikinci sıraya büyüyememe sorunu koymak gerekir. Gelişmiş ülkelerde enflasyonun dibe çökmüş ve kıpırdayamaz hale gelmişti. Yeni bir durgunluk döneminin işareti olarak algılanıyordu bu. Faizin neredeyse sıfıra inmiş olması da gelişmiş ülkelerin likidite tuzağına yakalandıkları ve oldukları yerden kıpırdatılmalarının zor olduğu yargısına neden oluyordu. Bütün bunlara ek olarak Avrupa sorunu da, çözülmek bir yana, katılaşmakta olduğu görüntüsü veriyordu. Son olarak, Orta Doğu kaynaklı siyasi gelişmeleri de beklentileri karartan, risk algısını büyüten bir etken olduğuna işaret etmek gerekiyor. 

Karamsar beklentiler üreten bu gelişmelerin reel kaynakları vardı kuşkusuz. ABD Merkez Bankası’nın (FED) uyguladığı parasal genişleme faizleri de sıfıra yaklaştırmıştı ama yılın başında öyle parlak bir canlanma görüntüsü de yoktu ortada. Avrupa’da büyümenin dibe oturmuş olmasına rağmen Avrupa siyaseti hala kötü hatıralarına takılı kalmayı sürdürüyor, ekonomiyi canlandırıcı bir genişlemeci politika uygulanmasına imkan vermiyordu. Dünyanın bir başka büyüme motoru olan Çin’de de eski göz kamaştırıcı büyüme performansı kaybolmuş, ülke görece daha yavaş bir büyüme eksenine çekilmişti. Bu ortam gelişmekte olan ülkeleri de etkilemiş, çoğunda büyüme potansiyel büyüme hızının altına gerilemişti. Aslında iki grup ülkenin önde gelenleri için iki farklı büyüme tezi bile geliştirilmişti. Büyüme zafiyetinin yanı sıra enflasyonu da dibe vurmuş olan gelişmiş ülkeler grubunun liderlerinin bir “uzun süreli durgunluk” (secular stagnation) hastalığına yakalandıkları düşünülüyordu. Bize benzer gelişmekte olan ülkelerin de yatırım ve büyüme dinamiklerini kaybettikleri ve bir ‘orta gelir tuzağı’na takıldıkları ileri sürülüyordu. Kısacası, her iki grup ülke için de büyüyememe sorunu formel-kuramsal açıklamaların konusu haline gelmişti. Bütün bunlar küresel likiditenin tepe yaptığı, faizlerin dibe vurduğu ortamda oluyordu. Üstelik yıl içinde para bolluğunun sonlandırılacağını belli olmuştu ve kendi dengesizliklerini sermeye girişinin arkasına saklamış olan ülkelerde daha da büyük bir panik yaratmıştı bu.

Bu gelişmeler 2014 yılı başında dünya ekonomisini yaygın bir korku ve karamsarlık ortamına sürüklemişti. Yeni yılın gelişi coşkuyla karşılanmadı.
Bir de 2015 yılının başına bakın. Korkuların, en azından bir kısmı, azalmış olduğu görülüyor.

Beklentilerde de göreli bir iyimserliğe doğru kayış var. İnsanlar kararıp beklemekten sıkıldı, onun için oluyor bunlar diyebilirsiniz. Bu pek doğru olmaz. Yılın sonuna doğru hem karamsarlık üreten gelişmelerin bir kısmında göreli bir düzelme oldu hem de petrol fiyatları gibi bir ikramiye çıktı ortaya. 

Düzelme sürecinin başına yine büyüme hikayelerindeki değişmeyi koymak doğru olur. Önce ABD ekonomisinde büyümenin hızlandığı anlaşıldı. Yılın sonuna doğru bu gelişmenin yerleştiği ve yeni yılda da ekonominin büyümeyi sürdüreceğine ilişkin veriler ortaya çıktı. Avrupa ise büyümeyi desteklemeyi reddeden tavrından uzaklaştı, yılın sonuna doğru Amerikanvari bir parasal genişlemeye hevesli bir görüntü vermeye başladı. Japonya’da da benzer bir kulvara kayma kararı alındı. Çin büyümesinin ise, daha mütevazi de olsa, yüzde 7 civarında olacağı anlaşıldı. Bunlar karamsarlığı kısmen azalttı. ABD kaynaklı likidite azaltma girişiminin yeni yılın ortasından sonra devreye girme olasılığının yükselmesi yılın başındaki korkuları dizginledi. Üstelik Avrupa ve Japonya kaynaklı parasal genişleme girişimlerinin küresel likidite de ortaya çıkacak zafiyeti azaltacağı düşüncesi de rahatlık yarattı. Yılın sonuna doğru karanlık bulutların bir kısmı dağıldı.

Biten yılın ortasından itibaren gözlenen petrol fiyatlarındaki gerileme eğilimi yılın sonuna doğru hızlandı. Bundan olumsuz olarak etkilenecek ülkeler de var ama çoğunluk bu işten kazançlı çıkacak gibi görünüyor. Yeni yılın başında büyük ikramiye de bu oldu. Gelen yılın farklı bir görüntü vereceği anlaşıldı.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018