İktisatçı Prof. Dr. Feridun Ergin öldü

Tevfik GÜNGÖR
Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN gungoruras@superonline.com

Prof. Dr. Feridun Ergin çok önemli bir iktisatçı idi. Geçtiğimiz günlerde 91 yaşında öldü. Dünyadaki kriz fırtınası tartışmaları arasında ölümünden çok az kimsenin haberi oldu. 1917'de İstanbul'da doğan Prof. Dr. Feridun Ergin, Paris Siyasal Bilimler Okulu ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. Doktorasını İstanbul İktisat Fakültesi'nde yapan Ergin, 1936-1986 yılları arasında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde öğretim üyesi olarak görev yaptı. Akademilik kariyerine 1941'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde umumi iktisat ve maliye teorisi asistanı olarak başlayan Ergin, 1960'ta profesör oldu. 1985'te ise emekliye ayrıldı. Bu tarihten sonra İstanbul Üniversitesi Atatürk İnkılapları ve İnkılap Tarihi Enstitüsü'nde sözleşmeli olarak çalıştı. Yayınlanmış çok sayıda araştırma ve makalesi bulunan Ergin, 1950-1957 yılları arasında Urfa milletvekilliği yaptı. Uluslararası Para Fonu Guvernörlüğü ve Avrupa Konseyi'nde de çalıştı. 1961 Kurucu Meclisi ve 1981 Danışma Meclisi'nde de görev aldı.

Hoca her şeyin başı üretim diyordu

Hoca, Atatürk, İnönü ve Menderes dönemi dahil, ülke ekonomisinin her döneminde olayların içinde yaşadı. Bu deneyimli hocamızdan 2001 yılındaki krizde, krizden çıkmak için neler yapılabileceğini sormuştum. Hoca, üç sayfalık bir not hazırladı. Sayın okuyucularıma Feridun Ergin Hoca'nın 24 Haziran 2001 tarihinde yaptığı değerlendirmeleri özetleyeceğim.  Hoca diyordu ki: "Biz, Osmanlı'nın borçlarını bile son kuruşuna kadar ödedik, kendi borçlarımızı neden ödemeyelim diyerek borçtan korkmayız. Ancak, Osmanlı borçlarının ödendiği dönemdeki şartlar başkaydı. Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri, enflasyonu kontrol altına almada ve Türk parasının değerini korumada çok titizdi. Bir ABD Doları'nın Türk Lirasi karşılığı 1938 Mayıs ayına kadar 126 kuruşta kaldı.

Ama bu arada Türkiye'den alacaklı olan diğer ülkeler enflasyon ile boğuştu. Devalüasyon yaptı. Alacaklılar paralarının değerini düşürdükçe, Türkiye'nin borç yükü hafifledi. 1938 yılına doğru Osmanlı'dan kalan toplam borç 508 milyon liraya kadar geriledi.

Cumhuriyet döneminde enflasyon 1939'da başladı. O yıldan bu yana da devam ediyor. Bir ABD Doları 1 lira 26 kuruştan, 1 milyon 260 bin liraya tırmandı. Türkiye, devalüasyon üzerine devalüasyon yaparken, bizim paramızın değeri devamlı düşerken, alacaklı ülkeler paralarının değerini korudu. Enflasyonu önleyip paralarına değer kazandırdı. Türkiye, Osmanlı borçlarını öderkenki avantajlı durumu kaybetti. Osmanlı borçlarını öderken yıllar geçtikçe borcun Türk Lirası karşılığı küçülüyordu. Şimdi ise bırakınız yılları, günler geçtikçe borcun Türk Lirasi karşılığı büyüyor." Hocaların hocası, Feridun Ergin Hocamız diyordu ki:

"Borçlanarak borç ödemek, borcu küçültmek mümkün değil. Borç ödemek için borçlanmak ile sadece günü kurtarabiliriz. Önemli olan borcu ödeyecek gelire kavuşmaktır. Borcu ödeyecek gelirin kaynağı üretimdir. Üreteceksiniz. Geliriniz artacak. Artan gelir ile borcu ödeyeceksiniz. Üretim düşerken ne yaparsanız yapınız borcu ödeyemezsiniz. Tekrar borçlanır borcu büyütürsünüz."

 Feridun Ergin Hocamiz her şeye rağmen iyimserdi. Diyordu ki:

"Baskı gruplarının programları delmesine izin verilmez ise, kamu harcamaları kısılır ise, para muslukları kontrol altına alınır ise, döviz fiyatı fazla yükselmez. Uluslararasi para piyasalarıyla iyi ilişkiler kurulur ise, döviz gelir-gider trafiğinde ciddi tıkanıklar olmaz. Politikada ve bürokraside istikrar sağlanır ise, uygulamalarda da devamlılık sağlanır. Türkiye böylece düze çıkar."

Hocadan bir enflasyon hikayesi

Hocanın sayın okuyucularıma nakledeceğim hikayesini Bülent Yardımcı'dan naklediyorum. Bülent Yardımcı'nın yazdığına göre Profesör Dr. Feridun Ergin, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde, para siyaseti dersinde anlatmış.

"İki Türk öğrenci, büyük Alman enflasyonunun yaşandığı 1920'li yılların başlarında Berlin'de Türk hükümeti hesabına öğrenim görmektedirler.

Birinci Dünya Savaşı'ndan yeni çıkan Almanya, büyük savaş tazminatları ödemek zorunda olduğu için sıkıntıya düşmüştür. Alman ekonomisi çökmüş ve meşhur 'Alman enflasyon'u başlamıştır.

Enflasyon, öyle boyutlara ulaşır ki, Alman devleti, memurlara her gün maaş ödemeye başlar. Sabah maaşlarını alan memurlar hemen parayı harcamak için çarşıya koşarlar.

Çünkü sabah saatlerinde 1 milyon marka satılan ekmek, akşam üstü 2 milyon marka, ertesi sabah ise 3 milyon marka satılmaktadır. Bu nedenle herkes eline geçen parayı hemen harcama telaşına düşmüştür. Cepte duran para, büyük zarara yol açmaktadır.

Para tarihinde önemli ve ayrı bir yeri olan büyük Alman enflasyonunda devletin banknot matbaası para basmaya yetmediği için diğer sivil matbaalarda mark basmaya başlarlar.

İş öyle bir noktaya gelir ki, Alman markları, sokaklarda çuvallarla, el arabalarında taşınmaya başlanır. Mark taşımakla başedilemeyince, 5 milyar marklık banknotlar dolaşıma çıkarılır.

İşte bu ortamda bizim iki Türk öğrenci geçinemez olurlar. Çünkü devletin gönderdiği öğrenci harçlığı, kahvaltı yapmalarına bile yetmemektedir.

Çok geçmeden pratik Türk zekası ile hemen soruna çözüm bulurlar. Bu öğrencilerden birinin bir gümüş sigara tabakası, diğerinin ise altın bir çakmağı vardır. Öğrencilerimiz, rehinciye giderek altın çakmağı rehin vererek, aldıkları para ile o gün karınlarını doyururlar. Ertesi gün yine rehinciye giderek bu sefer gümüş tabakayı rehin verirler. Gümüş tabaka için aldıkları para ile hem altın çakmağı rehinden kurtarırlar hem de o gün karınlarını doyururlar.

Her gün bu işi tekrar ederek büyük Alman enflasyonundan zaferle çıkmayı başaran bu öğrenciler, memlekete dönünce de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde öğretim üyesi olurlar.

Bu iki öğrenciden biri Prof. Dr. Memduh Yaşa, diğeri ise Prof. Dr. Feridun Ergin'dir. Bizim öğrenciler, büyük enflasyonu hasarsız olarak atlatmayı başarırlar ama Almanya bunu başaramaz. Büyük enflasyonun yarattığı ağır ekonomik ve toplumsal hasar, faşizmin yeşermesine neden olur. Faşist Hitler'in Nasyonal Sosyalist İşçi Partisi iktidara gelir ve İkinci Dünya Savaşı'nı çıkararak tüm dünyaya hükmetmeye kalkışır."

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
40 yılda ne değişti? 03 Ağustos 2018
Vizyon sahibi olmak 30 Temmuz 2018