İletişim ve motivasyon

Doğan SELÇUK
Doğan SELÇUK ANEKDOT doganselcuk@hotmail.com.tr

Bugünkü anekdotlarımız kurum içi iletişim ve motivasyon ile ilgili. Keyif alacağınızı umarım.
 
ŞAPKA

Türkiye'de faaliyet göstermekte olan uluslararası bir şirkette, ilk kademe yönetici kilit bir görevdedir. Üretim planlamasında alınan hayati kararların uygulanmasında etkin bir rolü bulunmaktadır. Fakat önemli bir konuda ikna edilememekte, uygulama konusunda ayak diremektedir.

Orta düzey yöneticisi ikna etmekte kararlıdır. Bir toplantı düzenler. İkna toplantısı kalabalıktır. Birçok departman yöneticisi hazır bulunmaktadır.

Toplantı başlar. Orta düzey yönetici bütün ciddiyeti ve samimiyeti ile toplantıyı açar.
Konunun önemine dair birkaç cümleden sonra, Edward de Bono’nun ortaya attığı ve birçok şirketin karar verme ve yönetim aşamasında kullandığı çok yönlü bir düşünme modeli olan Altı Şapkalı Düşünme tekniğinden ilham alarak,
"Evet, şimdi yönetici şapkamı takacağım ve seni ikna edeceğim" der.
Müdürün cevabı kısa ve vurucudur:
"O zaman ben de külahımı takayım."

Etrafına bakınca kendisinden başka gülen olmadığını görür. Salon buz kesmiştir. "Acaba kötü bir espri miydi" diye düşünür. Toplantının başlamasıyla bitmesi bir olur.

Yönetici böylesine önemli bir toplantıda söylediği sözden dolayı sonrasında pişmanlık duymuştur. Ama olan olmuş, atılan okun geri dönmemesi gibi söylediği sözü de geri alamamıştır.
 
BİZİM USUL MOTİVASYON

Konfeksiyon imalatı yapan bir atölyenin sahibi ihracatçı bir firmadan büyük bir parti siparişi almıştır. Siparişin yetiştirilmesi için sadece iki günleri vardır.

Patron atölyeye girip bütün çalışanları etrafına toplar. Durumu anlatıp zamanın dar olduğunu söyleyip, yetişip yetişmeyeceğini sorar. Bütün işçiler ağız birliği etmişçesine "yetişmez" derler.

Patron çaresizlik içinde kıvranırken aklına en etkili (!) motivasyon tekniği gelir. Elini cebine atarak 2.000 dolar çıkarır. Parayı işçilere gösterip bir zarfa koyar ve kapıya raptiyeler. İşçilere dönerek, "Yetiştirin sizin olsun" diyerek çıkar gider.

2 gün dolmamıştır ki, atölyeden haber gelir. İş bitmiştir. Patron büyük bir süratle atölyeye gider ve işi kontrol eder. İşçilerin performansı göz yaşartacak cinstendir.

Sonra hızla kapıya gider, parayı alır. İşçilerin yüzü gülmektedir. Ne de olsa çalışıp didinmişlerdir ve hak ettikleri ikramiyeyi alacaklardır.

Ancak patron beklenmedik bir hareketle parayı cebine atar ve kendisine en yakın işçiden başlayarak vurmaya başlar. Bir yandan da bağırmaktadır:

"Yalancılar! Bana yalan söylediniz! Hani yetişmezdi?!"

"Havuç" gösterip işçilerini "sopa"layan patron, uzun vadede çalışanlarının performansını nasıl etkilemiştir ve daha sonrasında neler olmuştur bilemiyorum, bana anlatanın yalancısıyım.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Coca-Cola’da CEO Olmak 17 Eylül 2014
Toplama ofis 02 Haziran 2014
Unutkanlık işte... 23 Mayıs 2014
Koltuk 14 Mayıs 2014
Denetimden kaçılmaz 19 Şubat 2014