İlk çeyrekte karneler

Doç. Dr. Hatice KARAHAN
Doç. Dr. Hatice KARAHAN EKONOMİK STRATEJİ hkarahan@medipol.edu.tr

Keyfi bir türlü tam yerine gelemeyen dünya ekonomisi, 2015 yılının ilk çeyreğinden de umduğunu bulamadı. 

Peki, bu dönemde etkisi öne çıkan gelişmeler neler oldu? 

Uzun süredir naz yapmaktan usanmayan küresel talebin yanı sıra FED süreci, dolar ve petrol de işleri karıştırırken ihracat rakamları dibe vuruyor. Dünya Ticaret Örgütü WTO’nun açıkladığı ilk çeyrek rakamlarına göre, dünya ihracatı bu dönemde yıllık yüzde 10,2 gerileme kaydetti. Gelişmeler, özellikle global kriz sonrasında küresel ekonominin lokomotifi olan gelişmekte olan ülkeleri de önemli ölçüde etkiliyor. Açıklanan Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) verileri, önde gelen yükselen ekonomilerin çoğunda ivme kaybına işaret ediyor. 

BRIC’te neler oluyor? 

BRIC’te adeta son 6 yılın depremi yaşanıyor. Grup kendi içinde de ciddi bir ayrışma gösteriyor. İlk 2 harfi teşkil eden Brezilya ve Rusya, 1. çeyrekte, geçen yılın aynı dönemine göre sırasıyla yüzde 1,6 ve yüzde 1,9 daralma kaydederken son 6 yılın en düşük GSYH gelişimini sergiledi. 

Grubun diğer ikilisi Hindistan ve Çin ise, halen dünyanın en hızlı büyüyen ülkelerinden ancak ikisi arasında da bir ayrışma var diyebiliriz. Nitekim Çin, bilindiği üzere hız kaybı yaşayan ülkelerden ve bu dönemde kaydettiği yüzde 7’lik GSYH gelişimi mevcut küresel konjonktürde kulağa hoş gelse de, ulusal ekonomi açısından son 6 yılın en düşük performansı. Grupta sadece Hindistan halinden memnun ve yüzde 7,5 oranındaki büyümesiyle artık Çin’i geçiyor. Dünyanın yeni gözbebeği haline gelen Hindistan’daki parıltının arkasında ise iki sebep yatıyor: Bunlardan ilki, geçtiğimiz yıl 30 sene aradan sonra bir partinin tek başına hükümet kurma çoğunluğunu elde ederek oluşturduğu istikrar ve güven ortamı. Diğeri ise yakın zamanda revize edilen metodolojiyle aniden sıçrayan GSYH rakamları… 

MINT ne durumda? 

BRIC’in son yıllarda zayıflayan performansı karşısında alternatif olarak gündeme gelen MINT grubu da, gevşek global görünümden haliyle etkileniyor. Meksika ekonomisi yılın ilk çeyreğinde yüzde 2,5 büyüme hızıyla mütevazı seyrini hafif bir tempo kaybıyla sürdürdü. Endonezya ise yüzde 4,7 ile daha güçlü bir tablo çizse de, kendi geçmişine kıyasla zayıfl ıyor. Zira Endonezya için de 6 yılın sarsıntısı söz konusu. Nijerya ise, grubun petrol nedeniyle şok yaşayan üyesi. Son dönemlerde yüzde 6 ve üzeri GSYH büyümelerine alışmış olan ülke, bu dönemde yüzde 3,96 ile keskin bir tempo kaybı yaşadı ve son 2 yılın en düşük performansına imza attı. MINT’in bir diğer üyesi Türkiye ise, henüz ilk çeyrek karnesini almadı. GSYH verilerimiz 10 Haziran’da açıklanacak. 

Türkiye’nin ilk çeyrek görünümü nasıl? 

Türkiye ekonomisinde 2014’ün son çeyreğinde yıl genelinden farklı bir görünüm gerçekleşmiş ve ihracat kanadından gelen destek başını aşağı çevirirken, iç talepte bir güçlenme belirtisi gözlenmişti. 2015’in ilk çeyreğine ilişkin göstergeler de, bu eğilimin sürdüğünün sinyallerini veriyor. Dünya genelinde gözlenen ihracat yavaşlaması, özellikle Euro’nun dolar karşısındaki değer kaybının güçlü etkisi ve jeopolitik sorunlu pazarlar nedeniyle, Türkiye ekonomisinde de yaşanıyor. Öte yandan tüketim ve yatırımlarda ise hafif toparlanma belirtileri sürüyor. Dolayısıyla, ilk çeyreğe ilişkin göstergeler, bu dönemde de mütevazı bir performans sergilediğimize işaret ediyor. 

Bundan sonra ne olur? 

Mevcut indikatörler, 2. çeyrekte bir miktar daha hareketlenme olabileceğini ima ederken, beklentiler, yılın 2. yarısında özellikle ihracatta yaşanması muhtemel bir toparlanmanın da etkisiyle canlanmanın artacağı yönünde. Bununla birlikte, projeksiyonlar dâhilinde sakin bir hızda seyredeceği anlaşılan küresel ekonominin “yeni bir normal” benimsediğini ve bunun yansımalarının Türkiye ekonomisi üzerinde bir süre daha görüleceğini unutmamak gerek. Küresel konjonktür, bu anlamda ekonomimizdeki büyümenin belirleyicilerinden olacak. 

Öte yandan, bu hafta sonu bizleri bekleyen seçimlerden çıkacak sonuç ise, gerek siyasi istikrar ve politikaların ekonomik istikrara yansıması, gerekse göreve gelecek hükümetin uygulayacağı reform programı anlamında, ulusal ekonomi için hayati öneme sahip olacak. Dolayısıyla Türkiye ekonomisinin geleceğini, 7 Haziran’da bir nevi biz seçmenler tayin edeceğiz desek yanlış olmaz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Yatırım iştahsızlığı 19 Haziran 2017
Hindistan fırsatı 08 Mayıs 2017
Petrol hikayesi 05 Aralık 2016
Keyifsiz görünüm 24 Ekim 2016
Türkiye’ye güvenenler 15 Ağustos 2016