İMES’te su basan dükkanlar ve İSKİ’nin tavrı...

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com

İMES Sanayi Sitesi, İstanbul’da örgütlü işyerleri arasında özel bir öneme sahiptir. Bu sitenin disiplinle yönetildiğini biliyorum. Dudullu Organize Sanayi Bölgesi’nin parçası olan bu işyerlerimizde ilke ve kuralların ödünsüz uygulanmasının, çağdaş kent yaratma ve kent işletmeciliği açısından hepimize sorumluluk yüklediğini düşünürüm. 
Bir yakınımın iş yeri olmasından çok, 30 yılı aşkın bir zamandır İMES’teki küçük ve orta ölçek işyerlerinin gelişmelerini yakından izlediğimi ilgili herkes bilir. İlgim, sadece büyük yağmurlarda sular altında kalan dükkanlarla sınırlı değil; İMES’teki işyerlerinin ekonomiye olumlu katkı yapmaları için her dönemde bildiklerimi paylaşmışımdır. Pazartesi günü aninden bastıran yağmur sonrasında İMES’te sular altında kalan dükkanlarda iş kayıpları kadar, iş makineleri ve diğer donanımların da zarar görmesini hayretle izledim. 

İMES, kendi sınırları içinde olası bir su baskına karşı Kemerdere’yi açık sistemle islah etmiş... Ama gelin görün ki, İMES sitesinin hemen doğusundan geçen cadde ile paralel ilerleyen derenin önünün nasıl kesildiğini, kanun, nizam tanımayan anlayışın somut örneklerini, selleri dikkate almayan yapılaşmayı gördüğümde, İstanbul’u yönetme iddiasında olanların söylemlerine taban tabana zıt uygulamalar gördüm. 
Yönetme ahlakının temeli, yurttaşın işini kolaylaştırma ve hakkını korumadır. Bir yurttaş olarak merak ediyor ve yanıt bekliyorum: 
1) İMES’in açık dere ıslahının hemen ardında yol geçişlerinde menfezlerinden ve dere yatağının yapılanmaya açık tutulmasından kim sorumludur? Bu yapılar imar dışı ve izinsiz ise, bir hukuk devletinde böyle bir sonuç yaratılabilir mi? 
2) Daha yakın zamanda İMES’teki işyerlerini su basmış, yeni bir felaketin geleceğinin haberini vermişti. Bir mühendis olmaya gerek olmaksızın, dere üzerinde menfezlerin çaplarına baktığınızda, su geçirme kapasitelerinin uyumsuzluğunu, gelişigüzel atıklarla dere akışkanlığının tıkandığını saptayabilirsiniz. İstanbul’un göbeğinde geliyorum diye bağıran felakete karşı neden “önlem alma disiplinine” uyulmamıştır? 3) Derenin önünü tıkayanlara ilgili gerekli yasal yaptırımlar uygulanmış mıdır? 
4) Kemerdere ıslahı tamamlanacak mıdır? Her büyük yağışta dükkanlar su altında kalan iş yeri sahiplerinin hakları kim ve nasıl korunacaktır? 
5) Eğer “açık toplum” iddiamız var ise yaşanan su baskınlarının gerçek sorumlularını birlikte ortaya çıkarmak hepimizin ortak sorumluluğu değil midir? 

Vasat insanlar, vasat toplumlar geri kalır... Çünkü vasat insanlar ve vasat toplumlar “ilkesiz gizlilik” arkasına saklanarak, yurttaşın tepkilerine yanıt vermemeyi bir “marifet” sayar... 

İSKİ sorumlularının su baskınına ilişkin tutumlarını bir “gelişmişlik göstergesi” olarak not etmek istiyorum... Açıklamaları ve alacakları önlemler, nasıl bir medeniyet yaratmak istediğimizin belgesi olacaktır...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar