"Insan kayağı 2.0 " için hazırlıklı miyiz?

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com


Gelişmiş toplumlardaki entelektüel  çevreler, yaşanmakta olan değişmeleri tartışırken,Endüstri 4.0, Analitik 3.0 ve İnsan Kaynağı 2.0,Her Şeyin İnterneti; Akıllı, Bağlantılı Ürünler gibi  kavram ve terimleri kullanıyor. Daha önce bir yazımızda,söz konusu kavramlardan,İnsan Kaynağı 2.0 dışında kalanların bileşenlerini açıklamaya çalıştık.Bu denemede, İnsan Kaynağı 2.0   kavramının bileşenlerini açıklayarak,gelecek inşa etmedeki önemi üzerinde duracağız..

İnsan kaynağına bakış açısının değişmesi

İnsan kaynağı üzerinde  düşünce üretenlere göre1, iki nesildir insan kaynağı politikaları uygulanıyor. İnsan Kaynağı 1.0, insanların okullara ve diğer kurumlara girişini/erişimini sağlamak için  tasarlanmıştı. Bu tasarının arka planında  1970'lerdeki  ortadoks liberal inanç vardı: fakır insanların daha çok ihtiyaçları olduğunu, hükümetlerin de onlara yardım ederek sosyal hareketliliklerini  artırabileceği  düşünülüyordu . İnsan Kaynağı 2.0 ise  insanların sadece okula girmelerini değil, kendilerini tamamlamalarını ve  geliştirmelerini sağlamak için tasarlanmıştı, daha sofistike bir anlayışa dayanıyordu; insanların gerçekte nasıl yaşadığını, sosyal sermayenin önemini, belirsiz koşullarda yaşamının güçlüklerini vurguluyordu.Yeni araştırmalar, motivasyon ve bağlılık gibi konulara odaklanıyor;bu gelişmeleri ilerletecek ve artıracak politikalar öneriyordu.

İnsan  kaynağına  bakış açısındaki değişmeyi  sezenlerin ve analiz edenlerin uyarıları neredeyse çeyrek yüzyıl öncesine dayanıyor2: Sanayi Toplumu aşamasında hayatta kalabilmek için  kişinin maddi yoksullukla mücadele etmesi ve toplumsal konumunu yitirmekten kaçınması yeteneğini koruması gerekiyordu. Kolektif "sınıf dayanışmasının"  ortak hedeflerinde olduğu gibi, eğitim tarzı ve kariyer planlaması gibi bireysel hedefleri de vardı. Düşünce ve eylemlerin hedefinde de yoksulluk ve toplumsal konumu yitirmeme yer alıyordu. Kürsel-odaklı   Bilgi Toplumu,Ağ Toplumu  ya da Risk Toplumu diye adlandırılan yeni oluşumda ise başka yeteneklerin gerektiği gözlendi: Tehlikeleri öngörerek onlara direnç gösterme ve biyografik ve siyasi olarak onlarla başa çıkma yeteneği.

Dalgalanmaların hızlanması, belirsizliklerin yaygınlaşması, karmaşıklığın artması ve muğlaklığın karar çerçevelerini belirlemeyi  zorlaştırması iş dünyasını zorlamaya başladı. Bilgi Toplumu, Ağ Toplumu ve Risk Toplumu adı verilen  gelişmeler, bireyi, toplulukları ve toplumları bir dizi yeni sorunla yüzleştirdi ve pedagojik kurumların yeni koşulların insanını yetiştirecek  biçimde yapılandırılmasını gerektirdi :  İnsan Kaynağı 2.0 aşamasında, insanların sürekli iç içe oldukları  "korku ve güvensizlikle baş edebilecekleri"  yeteneklerle donatılmaları önem kazandı. İnsanlar  "korkuyu yaratan nedenlerin üstesinden gelinemiyorsa, korkunun üstesinden gelme yol ve yöntemlerinin" bilmeliydi. İnsanlar yok olmadan "uygarlık içinde var olmayı" öğrenmeliydi.Yaşam biçimi ve yaşam tarzlarına ilişkin korku ve güvensizliği aşabilmenin bireysel ve kolektif tepki biçimlerini geliştirmek ve böylece  bireysel ve siyasi anlamda korku ve güvensizlikle  başa çıkmak  gerekti."Kültürel yetenek geliştirmesi" diye adlandırılan ihtiyaç giderek kendini hissettiri ( Ulrich Beck,2014,s115) .

"Küresel ve üstel büyüme" koşulları

İnsan kaynağına bakış açımızı değiştiren temel eğilimlerden biri, günümüzden 150 bin yıl öncesinden bu güne, homo  sapines  "yerel ve doğrusal" evrimleşme ile veri,malumat, bilgi, algılama, anlama ve davranma  kodlarını oluşturmasıydı. Günümüzdeki ortam "küresel ve üstel"  koşullarda  değişiyor.Araştırmacılar, bazı temel gelişmelerin altını çiziyor: Atalarımızın yaşadıkları ortamda, bir gün boyunca oluşan her şey en fazla bir günlük yürüyüş mesafesinde kalıyordu.Bir kuşağın yaşam biçimi ile  bir sonraki kuşağın yaşam biçimi  arasında belirgin bir fark oluşmuyordu. Günümüzün " küresel ve üstel  gelişim"  aşaması, beynimizin anlamak için evrildiği koşullardan çok farklı. Beynimizin yerel ve doğrusal işleyişi  ile  bugünkü küresel ve üstel gerçeklik "bozucu yakınsamaya"  yol açıyor. Teknolojik patlama, beynimizin kolayca uyum sağlayamadığı  değişimler yaratıyor3.

Gelişmenin yarattığı düş kırıklığına kendimizi kaptırmadan, insan kaynağının uyumunu nasıl sağlamamız gerektiğini, uyum sürecini hızlandırmanın yol ve yöntemini, araç ve gereçlerini  tartışmamız gerekiyor.Kuramsal çerçeveler oluşturabilir,ortak enerjimizle uygulama alan ve araçlarını zenginleştirebilirsek, insanın çok önemli yeteneği olan "esnekliği" sayesinde sorunların üstesinden gelebiliriz.

İnsanoğlunun  yaşadığı gezegende bir yerde diğerine göç edebilmesi uygarlıkların oluşumunda çok etkili oldu  ama, göç edebileceği başka bir gezegen en azından bu aşamada yok. Eğilimlerin yarattığı  fırsatları  değerlendirme, tehlikelere en düşük bedeli ödeme  için  arayışları hızlandırmak gerekiyor.Dünyanın en parlak beyinleri soruyor: "Uygarlığın kendisi nasıl evrilecek? Bilim, yaşam tarzımızı, mesleklerimizi  ve  toplumumuzu nasıl etkileyecek? Bilim refah motorudur. öyleyse bilim,medeniyet ve zenginliği gelecekte nasıl şekillendirecek?" Bu soruların yanıtı şu genellemede saklıdır: "Modern toplumda en değerli emtia bilgelerdir Bilgilelik ve kavrama gücü olmadan, hedefsiz ve amaçsız  sürüklenmeye  bırakılırız; sınırsız bilgi yeniliğinin etkisinin zamanla  yok olmasının ardından,boş ve derin bir his kalır elimizde.4" Böylesi bir tuzağa düşmemenin  sırrı, Kant' ın "Bilgilik  düzenli yaşamdır" uyarısında saklı. Yaşamı sürekli sorgulayarak kendini yeniden üretme olgunluğu bilgileliğin ilk adımıdır; direncimizi artırmanın da  etkili yoludur.

Günümüzün sorunlarını sezme,anlama ve açıklama için indirgemeci tek ölçülü düşünme sistemini aşarak,çok ölçülü  düşünce aşamasına geçmek gerekiyor. Karşılaştığımız olay ya da olguları  değişik bakış açılarıyla analiz ederek, temel amacın  maddi ve kültürel zenginlik üreterek insan yaşamını kolaylaştırma olduğu ekseninden kaçırmadan, bilge insanları çoğaltabilirsek, küresel ve üstel gelişme aşamasının yarattığı  sorunlara çözüm üretebiliriz. 

İnsan Kaynağı  2.0 aşaması, üretim, ulaşım ve iletişim teknolojilerinin iç bütünlüğünün yarattığı yeni kararlar ve kurumların oluşturduğu küresel-odaklı  ağ toplumunun risklerini öngörebilecek ve önlem alabilecek donanım ihtiyacını belirleme, eğitim sistemini böyle bir ihtiyaç üzerine inşa edebilme çabalarının bütünüdür.

İş yerlerimiz odağından bakınca

Bilgisayarların yarattığı  "akıllı ürünlerin", internet ve özellikle bulut bilişimin yarattığı teknik olanaklar nedeniyle "bağlantılı ürünler"  haline gelmesi; "az kişinin yararlanabildiği karmaşık ve maliyeti yüksek ürünlerin kitlelere ulaşabilecek biçimde  basit ve ucuz ürünlere dönüştürülmesi anlamına gelen güçlendiren yeniliklerin "  hızlanması; ürün ve üretim metodlarını, girdi alan ve girdi veren sektör bağlantılarını, sektör sınırlarını, pazar yapılarını, ticaret sistemlerini, mülkiyet yapılarını, bölüşüm  ve yeniden üretim süreçlerini  farklılaştırıyor.

Gelişmeler  "iş süreçlerini"  de  yeniden yapılandırıyor. Yeni yapılanmanın işaretleri yeteri kadar var. Üretim sisteminde  karşılıklı-bağımlılık ilişkilerinin değişmesi, iş içindeki insanın işlevlerini de değiştiriyor.Daha önce  belirtildiği gibi, iş içinde insan kaynağının konumu değişiyor.  Hızlı değişmelere  eş zamanlı  ve doğru tepkiler verebilmemiz için, yerel ve doğrusal gelişmeden, küresel ve üstel gelişmeye sıçrayışın gereklerini yerine getirebilmemiz için bir dizi kuramsal gelişmeye ihtiyacımız var5: Önce, bir "değer kuramı" geliştirmeliyiz. Kalkınma merdiveninin iki ayağından biri "değerler"  diğer ayağı da  "kaynaklar" dır. Değer ve kaynak dengesini kitle zihninde meşrulaştıracak çalışmalar insan kaynağının odaklanmasını ve verimini etkiler.Değerleri netleştirmeden  birikim, bilinç, bakış, buluş, beklenti  ve bereket dinamiklerini doğru dürüst işletemeyiz.

İkincisi  "bilgikuramı"dır.Bilgi üretiminin hızlanması, büyük verinin ehlileştirilmesi ihtiyacını da beraberinde getirmiştir.Bu açıdan bilgi kuramının varsayımlarını irdelemek ve hayata taşınabilir ve yarar üretebilir bir bilgi kuramını  geliştirmek, insan kaynağının değişmelere uyumlandırılmasında temel bileşenlerden biridir. 

İnsanın kendisiyle ve çevresiyle ilişkilerinin yapısı köklü biçimde değiştiğine göre, insan kaynağının uyumunu geliştirecek çalışmalarda "İnsan doğası kuramı" da elimizdeki etkili araçlardan bir  olacaktır. İnsan doğasını ve sınırlarını bilmeden, insan kaynağı  eğitim ve yönetimini doğru bir zemin üzerinde inşa edemeyiz.

Öğrenme etken değil, edilgen bir olgudur; o nedenle eğitim-öğretimde  "öğrenme kuramı"  kendimizi "tamamlama ve geliştirme"ye dönük yatırımlarımızın verimini etkileyecektir. Öğrenme kuramı,çağımızın temel eğilimlerinden türetilen varsayımlar üzerine kurulan bir zihni model oluşturmanın gerek şartıdır.Öğrenme kuramı olmaksızın, eğitim-öğretim yatırımlarının  verimli ve etkili olması zordur.

Bilim ve teknoloji insanlığın ulaşabilirlik ve erişebilirlik olanaklarını değiştiren bir dizi araç-gereç geliştirildi; geliştirilmeye devam ediyor. Bilgiyi aktarma araçları değişti,insanların dış çevreleri kadar iç dünyalarına erişebilmede  geçmişe göre daha değişik olanaklara sahibiz.Etkin iş yapabilmemiz için  koşullara uygun "aktarma kuramı"  insan kaynakları yönetiminin etkili bir aracı olacaktır.

Dönüşümler yaşam biçimi ve yaşam tarzlarını da köklü biçimde değiştirdiğine göre, toplumun yapısı,işlevi ve kültüründe de köklü  değişmelerin olması kaçınılmazdır.Eğer bir "toplum kuramımız" yoksa, bir medeniyet tasavvuruna sahip değilsek,toplumuzun enerjisini doğru yönlendiremeyiz.  Toplum kuramımız yoksa, insan kaynaklarının yönetiminde iç tutarlılık ve güven yaratmada zorlanırız.

Eğitim-öğretim, geçmişte insanların okula ve işe erişmesine odaklıydı. Bugünde kendine erişerek, sürekli kendini yenileyerek iş içinde konumunu koruma ve geliştirmeye yöneliktir. Son çözümlemede, eğitim-öğretim , insanın yetkinliklerini geliştirerek, işini ve aşını korumasını güven altına alma ve kendini geliştirerek iş içindeki konumunu güçlendirmek içindir.Bu açıdan  etkin bir eğitim sisteminin önemli parçalarından biri da  "fırsat kuramı" olacaktır. Fırsatlara erişebilmenin yollarını açık tutmak, iş içinde  kendini geliştirmenin işi korumadaki önemini kavramak için ciddi bir fırsat kuramına ihtiyaç vardır.

Toplumsal yaşam  "uzlaşma" üzerine kuruludur.Bizler birlikte yaşamaya mahkumuz.Bu özelliğimiz nedeniyle,insan kaynağı odaklı çabalarda  "uzlaşma kuramı" yoksa, çatışmacı  anlayış insanlarda  karşılık bulun, toplumun enerjisi  boşuna  harcanmış olur.

Ülke geneli için olduğu gibi, iş yerleri için de  kuramsal çerçeveye ihtiyacımız var. 

İnsan Kaynağı  2.0 konusunun ayrıntılarını başka yazılarda tartışmalıyız.

1     David Brooks, İnternational New York Times, 21 Ocak 2015

2     Ulrich Beck, Risk Toplumu/Başka Bir Modernliğe Doğru, Çev. Kazim Özdoğan ve Bülent Doğan, İthaki  Yayınları, 2. baskı,Aralık 2014, s.115

3     Peter H. Diamandis ve Steven Kotler,  Bolluk Çağı/ Gelecek Çok Daha Güzel Olacak,  Çev. Ümit Şensoy,  Koç Sistem, İstanbul 2012,s. 51

4     Michio Kaku, Gemeceğin Fiziği,Çevirenler: Yasemin Saraç Oymak, Hüseyin Oymak,Atılım Üniversitesi Fizik Grubu, ODTÜ  Geliştirme Vakfı Yayıncılık ve İletişim A.Ş. Yayını,

5     Noam Chomsky 'nın Eğitim Kuramı, CBT, 16 Mayıs 2008

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar