İnternet 2025

Ali Argun KARACABEY
Ali Argun KARACABEY VERİDEN BİLGİYE argunkaracabey@arel.edu.tr


Zaman zaman gazeteler, dergiler gelecekte ne olacağına ilişkin sorularına aldıkları cevapları haber yaparlar. İşte buna benzer bir araştırma yapılmış. Pew Research tarafından yapılan araştırmada, 2025 yılında internet ne olacak diye 2 bin 558 uzmana sormuşlar. Bazıları iyi bazıları (kötü demesek bile) tehlikeli beklentilerini paylaşan uzmanların ortak beklentisi internetin 2025 yılında hepimizi sarıp sarmalayacağı, mobil, giyilebilir veya diğer nesneler ile bizleri her an birbirimize bağlayacağı şeklinde. Tam bu araştırmayı okuduktan sonra “internetli çoraplara” ilişkin bir haber okuyunca bu beklentinin ne kadar gerçekçi olduğuna da inandım.

Henüz toplumun bütünü için söz konusu olmasa bile birçoğumuz her anımızı internete bağlı yaşıyoruz. İnterneti gerek işimizde gerek özel hayatımızda bu kadar sık kullanmamıza, bazılarımız internetle yatıp internetle kalkmamıza rağmen bizden sonraki nesil gibi olamadığımız bir gerçek. Son dönemlerde yaşanan siyasi ve sosyal olaylar da bize bunu gösteriyor aslında. Konunun ne olduğundan bağımsız olarak ele alırsak, bizim kuşak zar zor web 1.0 hayatı yaşarken, Y kuşağı adı verilen bir sonraki nesil web 2.0’ın sınırlarını zorluyor.

Web 1.0 önümüze web sayfalarını getirir, biz okurduk. Beğendiğimiz sayfaları daha fazla ziyaret etmek, beğenmediklerimizi yok saymak en önemli tepkimizdi. Web 2.0, insanlara okuyucu olmayı bırakmaları, içerik yaratabilmeleri olanağı sağladı. Biz internette zamanımızın neredeyse tümünü okuyarak geçirirken, yeni kuşak okumaya ayırdığı zaman kadar, hatta bazen daha fazlasını yazarak, içerik oluşturarak geçirdi. İnternetin bu yeni yapısı mı Y kuşağını şekillendirdi, Y kuşağının ihtiyaçları mı interneti şekillendirdi bilmiyorum ama bu iki yapının birbirine çok uyumlu olduğunu söyleyebiliriz.

Bizim nesil önüne konulan ile yetinirken, yeni nesil önüne konulanı beğenmediği zaman eleştirmekten bir adım öteye giderek, teknolojinin kendilerine verdiği olanakları kullanarak örgütlenip beğenmediklerini değiştirmeye çalışıyor. Ve işin ilginç tarafı, bu yaklaşımları artık sadece internette değil hayatın her yerinde geçerli. Beğenmedikleri her şeye müdahale ediyorlar ve bunu genellikle internet üzerinde örgütlenerek yapıyorlar. Biz geleceği tahmin etmeye çalışırdık, onlar geleceklerini şekillendirmeye çalışıyorlar.

Zaman zaman bizim ve önceki neslin anlayamadığı ve arkasında başka şeyler aradığı bu yaklaşım aslında onların doğal hali. Bazılarımız beğenmiyor veya anlayamıyor olabilir ama farkına varmak lazım ki bu yaklaşımlarını değiştirmek de çok olanaklı değil.

Sosyal olayları, siyaseti bir kenara bırakıp, iş hayatına etkilerine dönersek, çok kısa bir zaman sürecinde bu kuşağın ekonomide ana belirleyici olacağını unutmamak lazım. Yapılan tahminlere göre 2030 yılına geldiğimizde işgücünün yüzde 75’ini bu kuşak oluşturacak. Tahmin edebileceğiniz gibi en önemli tüketici kesimini de onlar oluşturacak. Bu tespitin iyi tarafı, bu neslin inovasyona daha yatkın olması. Kötü haber ise tutucu iş yapma biçimlerini savunan şirketlerin kendilerini değiştirmemeleri durumda ne işveren ne de işletme olarak beklentileri karşılama olanaklarının olmaması.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Abone 13 Mayıs 2019
Paylaşım ekonomisi 29 Nisan 2019
Eğitimde değişim 18 Mart 2019
Sistem bozucular 21 Ocak 2019
Dijitalleşme, ama nasıl? 31 Aralık 2018
Dalgalar ve Atatürk 21 Mayıs 2018