İran ile ilgili umutları(!)…

Nevzat SAYGILIOĞLU
Nevzat SAYGILIOĞLU EKO ANKARA nevzatsaygilioglu@atilim.edu.tr

Bazı tarihler veya olaylar vardır ki; gündemin yoğunluğunda veya karışıklığında hemen anlaşılması veya algılanması zordur. O tarihlerin veya olayların önemi ya da değeri sonradan ortaya çıkar.

İşte bu tarihlerden birisi 10 Temmuz 2015 ve olaylardan birisi de İran üzerindeki yaptırımların kalkmasıdır. 
ABD Başkanı Barack Obama’nın son döneminin son dönemecinde dünya barışına büyük katkı sağlayacak iki hamlesi oldu. Birincisi yarım yüzyıldır devam eden ABD-Küba arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasıdır. İkincisi de uzun bir süreden beri İran’a uygulanan yaptırımların veya ambargonun kaldırılması konusundaki kararlı inisiyatifi ve sonuç almasıdır. 

Galiba büyük devlet olmak veya büyük devlet adamı olmak böyle bir şey… Akıllı ve zamanında fırsat yaratarak veya fırsatları kullanarak tarihe iz bırakmak…
Malum 1979 yılında Humeyni’nin İran’a dönüşü ve molla devrimi ile birlikte ABD’nin İran üzerindeki baskısı zaman içerisinde farklı ağırlık ve dozda devam etti. Daha sonra İran’ın nükleer programları bu baskıların devamının gerekçesini oluşturdu. İran’ın yürüttüğü nükleer programının batı dünyası için oluşturduğu risklere karşı kararlı bir şekilde baskılar uygulandı.

Bu baskılar, 2010 yılında BM Güvenlik Konseyi kararı ile uluslararası boyuta taşındı. 2012 yılının ortasında da AB ve ABD tarafından ambargo uygulaması başlatıldı. İran üzerinde ekonomik, askeri, ticari ve bilimsel nitelikli yaptırımlar kararlı bir şekilde devam etti.

Sonunda, ABD’nin öncülüğünde P5+1 ülkeleri ile İran arasında nükleer program ile ilgili görüşmeler tamamlandı ve 10 Temmuz 2015 tarihi itibariyle İran’a yaptırımların tedrici olarak kaldırılması kararlaştırıldı.
Çin’in 2005 yılında DTÖ’ye girmesi gibi ekonomik etkileri olacak bir karar!...

Sayılarla bugünkü İran…

•İran, 81 milyon nüfusu ile Mısır’dan sonra bölgedeki en kalabalık ülke. Sadece Tahran’ın nüfusu 20 milyona dayanmış durumda.
•MENA diye adlandırılan ve fakat varlığı hissedilmeyen Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkeleri arasında Suudi Arabistan’dan sonra gelen ikinci en büyük ekonomi.
•Doğal gaz rezervlerinde yüzde 17 ile dünya ikincisi.
•Petrol rezervleri de dünyanın onda birinden fazla olan bir ülke.
son 5 yıldan beri toplam GSMH tutarı 400 milyar dolar civarında.
•Kişi başına milli gelir de 5 bin dolar kadar.
•Ne yazık ki büyümesi çok değişken. 2010 yılında yüzde 6.6 büyürken 2012 yılında aynı oranda küçülen ülke. 
•İhracatı ithalatından fazla olan ve cari fazla veren bir ülke İran. 
•İran’ın ihracatında Çin yüzde 40 ile ilk sırada. Bunu Türkiye ve Hindistan izliyor.
•Türkiye’nin İran ile ticaret hacmi 15 milyar dolar civarında.
•Yaptırımlar dolayısıyla İran şirketlerine ve şahıslara ait dışarıda 130 milyar dolar parası bloke durumda.
•Ekonomisinde devlet ve devlet kontrolündeki vakıflar çok hakim. 
•Yaptırımların uygulanmasından önce 1 USD 11 bin Riyal dolayında iken, 2015 baharında 28 bin Riyali aşmış durumda. Parası sürekli değer kaybetmiş.
•Dünyanın en fazla mühendis mezun eden ülkesi.
•Çok eski bir medeniyete ve çok güçlü bir devlet geleneğine sahip.

Yaptırımların kalkmasından sonraki İran…

İran, uzun yıllardan beri performansının altında büyüyen ve hatta bazen küçülen bir ülke olarak yaptırımların kalkmasıyla yeni bir ivme kazanacak gibi görünüyor. 

Her şeyden önce petrol gelirlerinde artış olacak. Bu bir yandan da petrol fiyatlarının artmasını önleyecek ve belki de düşmesine imkan sağlayacak. Çok ciddi bir şekilde mineral yakıtlar, yağlar, plastik ve türevleri, cevher, organik kimyasallar ve tarım ürünleri ihracatı daha da artacak. 

Buna karşın inşaat sektörü başta olmak üzere bankacılık, finans, varlık yönetimi, danışmanlık hizmetleri çok gelişecek. Özellikle enerji sektöründe yatırımlar çoğalacak. İran halkının ertelenmiş tüketim dürtüleri, yeni dönemde ortaya çıkacak ve ciddi bir ekonomi ortaya çıkacak. 

İlgililerle bizzat yaptığımız görüşmelerden de anlaşılıyor ki; özellikle batılı iş adamları sürekli olarak Tahran’a akın ediyor. 

Böyle bir ortamda Türkiye için de yeni bir pazar ve dolayısıyla şans doğuyor. Önemli olan, tarih boyunca birbirine karşı çok dikkatli davranan iki eski dost ülkenin komşuluk ilişkilerini doğru ve kalıcı şekilde dizayn etmektir. 
Unutmayalım ki; “kâr bölüşülür, zarar bölüşülmez”…
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar