İşler eskisi gibi değil

Osman Ata ATAÇ
Osman Ata ATAÇ İŞLETMECİLİK SOHBETLERİ oaatac@gmail.com

Benim neslimin gençlik ve orta yaşları bugünkü gibi değildi. Medeniyet çağ atlamamıştı, işler daha kolaydı. Söz gelimi politik tercih yapmak kolaydı. Mesela solcu mu olmak istiyorsunuz? Ya proleter devrimi yapıp sermayenin kontrolünü işçi sınıfına bırakacaktınız ve adınız Marksist / Leninist olacaktı ya da “Bizde proleter sınıf yok kardeşim” deyip köylü devrimi yapacaktınız o zaman da adınız Maoist olacaktı. Bu kesin ayrıştırmayı her zaman olduğu gibi siyasiler sulandırdı. Biri çıkıp “Bunlar Marksist, Leninist ve hatta Maoist” diyerek kafaları karıştırdı. 

Bırakınız interneti, ortalarda bilgisayar bile yoktu. Televizyon saatle yayın yapardı. Çin ekonomisine ne olmuş ne haberimiz olurdu ne de umurumuz. Alışveriş yapmak için belli yerlerdeki belli mağazalara giderdik. Para peşin, kırmızı meşin kuralı uygulanırdı. Sonraları senetle satış falan çıktı. Satılan mallar da belliydi. Hem öyle çeşit yoktu hem de aynı çeşitte düzinelerle marka. Gel zaman git zaman bunlar hep değişti. 

Şimdi internet diye bir şey var. Yoksa ben yedi saat farkla oturduğum Boston’dan İstanbul’a bu yazıyı zor gönderirim. İnternet üzerinden alışveriş yapmak artık hem günlük olay hem de hemen hemen en şüpheci müşteri bile alıştı. Yaşasın plastik para, yani, kredi kartları. Neyse, bunları biliyorsunuz. 

Yine bildiğiniz bir şey de dot.com denilen internet şirketleri. Hepiniz internet şirketi kurarak milyarder olan çoluk çocuk iş adamlarının hikayelerini okudunuz. Herkesin ağzının suları aktı. İnanın genç çocuğu olan talebelerimin çocuklarının yarısı böyle bir başarının peşinde. Kiminle konuşsam bir internet şirketi kurmak, büyütmek ve uygun bir alıcı bulup emekli olmak peşinde. Bu dot.com hevesinin sonu yok gibi. 

Kaçınız şu web sayfalarına girdiniz bilmiyorum, ama ben baktım. Bunların hemen tümü aracılık yapıyor. Uber, AirBnb, TaskRabbit, LyFt, Vinted, PoshMark veya DogVaycay. Bunların bazıları Türkiye’ye de geldiler, yani Türkçeleri de var. Uber ihtiyacı olanları yakınlardaki bir sürücüyle buluşturuyor, komisyon alıyor. AirBnb bir sürü ülkede ev ve apartman kiralamak isteyen gezginleri ev / apartman hatta oda sahibi olanlarla tanıştırıp komisyon alıyor. TaskRabbit fırın temizliğinden taşınmaya aklınıza hayalinize gelebilecek her türlü iş için size birini buluyor. LyFt Uber’in rakibi, aynı işi yapıyor. Vinted ve Poshmark artık ihtiyacınız olmayan elbiselerinizi internet üzerinden pazarlıyor. DogVaycay ise seyahate falan çıkacaksanız ev hayvanınıza bakacak birini ayarlıyor. İş burada da bitmiyor. Park yapmanın zor olduğu ABD’nin bazı büyük şehirlerinde bazıları uzun süreli park yerleri satın alıp yine internet üzerinden pazarlıyor. Beatpick aynı işi müzik için yapıyor. Zidisha mikro finansman için aracılık yapıyor. Beş kuruş sermaye yatırmadan araba yapmak istiyorsanız Wikispeed’e bakın. 

Sizin anlayacağınız alıcısı ve tedarikçisi olan her şeyin şirketini kurmak olanaklı. Şirket hemen hemen masrafsız. Öyle yüzlerce işçiyle, tedarikçilerle, nakliyatçılarla filan uğraşmayacaksınız. Teknolojisi hemen hemen bedava. Yazılım yetiyor. İşlemler para peşin ve nakit. İnovasyon falan uğraşmayacaksınız. Komisyonla çalıştığınız için sorumluğunuz kısıtlı. Komisyon deyip geçmeyin, Uber, 2009’da kuruldu. Bugün 40 milyar dolarlık bir şirket. AirBnb şirketi yüz doksan ülkede faaliyet gösteriyor. İşlemler, paralar havada. İşte dot.com heveslisi gençlere örnekler. Alan memnun, satan memnun. 

Gelgelelim ‘on dokuzuncu yüzyıldan kalma yasalarla düzenlenen ticareti denetleyenler ve her şeyden para kazanma kültürüne karşı olanlar bundan memnun olsunlar mı?’ sorusu ortada. Söz gelimi her şeyden para kazanma kültürüne karşı olanlardan P2P Vakfı ‘bedava olması gereken şeyleri ticari mala çeviren’ bu uygulamaların paylaşım ahlakına uymadığı için arzulanır olmadığını ileri sürüyor. İnternet vasıtasıyla dünyanın neresinde olursanız olun hizmet ve ürünleri paylaşarak masrafsız üretme kültürünün bu uygulamalar sayesinde zedelendiğini söylüyor. Bu ‘vahşi kapitalizm’ girişimlerini olanaklı ve cazip ‘paylaşma’ ekonomisi yerine ‘bencil’ ekonomiyi canlandırmak yönünde bir geri adım olarak görüyor. “Bırakın bu romantizmi iş iştir; ekonomik faaliyet milli geliri yükseltir” diyorsanız  o zaman bir de ticareti denetlemekle yükümlüleri dinleyin. 

Aracı şirketler genellikle tüketiciyi koruma yasalarının denetiminden muaf çalışıyorlar. Söz gelimi, internet üzerinden size günlük ev kiralayan ev sahibinin aslında tezgah altından otel gibi çalışıp çalışmadığını nereden bileceksiniz? Eskort hizmeti sunanların bu siteye girmelerine nasıl engel olacaksınız? Hizmet aracılığı yaptığınız sürücülerin müşterilerine davranışlarını nasıl denetleyeceksiniz? Bu siteler aracılığı ile iş bulanların emeklilik, sağlık sigortası, iş riski sigortası gibi sosyal ve işçi haklarını kim karşılayacak? Bu işten gelir sağlayanları vergilendirilmeleri nasıl olacak? 

“Aracılık hizmetlerinin özelleştirilmiş ve internet üzerinden yürütülen bir çeşidi olan bu sektörün ekonomiye katma değeri nedir ki?” diye soranlara karşın “Canım bunda ne var işsizlere iş sağlıyor, geliri kısıtlı olanlara ek gelir getiriyor, para getirmeyen beceri ve kaynaklara para kazanma olanağı kazandırıyor, vatan ve millet için hayırlıdır” diyorsanız ‘Dünya dokuz kulplu bir kazan. Tut bir kulpundan sen de kazan” adeta bu sektör için söylenmiş.

Sağlıcakla kalın.  

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Teknokrat-Politikacı 30 Ekim 2019
Strateji mi? 23 Ekim 2019
Tenkisat 16 Ekim 2019
Kasvetli ilim 02 Ekim 2019
Zombiler 25 Eylül 2019
Yeni Bull 18 Eylül 2019
Bull 11 Eylül 2019
Neden olmuyor? 04 Eylül 2019
Olmayacak duaya... 28 Ağustos 2019