İsrail seçimleri Amerika’yı karıştırdı

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF dunyaweb@dunya.com

Benjamin Netanyahu liderliğindeki Likud’un seçimlerden birinci parti olarak çıkması Amerika’yı karıştırdı. İsrail’in Filistin politikasında yakın dönemde bir değişiklik olmayacağı açık. Seçim sonuçları İsrail halkının Netanyahu’nun politikalarını büyük ölçüde desteklediğini ortaya koyuyor. Netanyahu’nun, seçimlerden hemen sonra, başbakan olduğu sürece bağımsız bir Filistin devletine izin vermeyeceği yönündeki açıklamasından Amerikan yönetimi rahatsız. İsrail Başbakanı’nı telefonla arayarak kutlayan Obama’nın, bu demeç üzerine ABD’nin politikasını yeniden değerlendireceğini söylediği belirtiliyor. Başkanlığının ilk dönemlerinde ABD ve İsrail arasındaki ilişkilerin sarsılmaz olduğunu söyleyen Obama’nın İsrail Hükümeti'yle ilişkileri, Filistin ve İran konusundaki görüş ayrılıkları nedeniyle uzun süreden beri bozuk. İsrail Başbakanı’nın ayın başında Cumhuriyetçilerin daveti üzerine ABD Başkanı’nı atlayarak Kongre’de konuşması bozuk olan ilişkileri daha da gerdi. Amerikan halkının yarısına yakın bir kısmı bunu onaylamıyor. Geçmişte, İsrail’in politikalarından rahatsız olan başka başkanlar da olmasına rağmen hiç biri, Obama gibi düşüncesini açığa vurmamıştı. İki lider arasında bozulan ilişki bundan sonra düzelir mi ? Siyasi analistler, Obama ve Netanyahu’nun önümüzdeki dönemde gerginlik politikasını terkedip, askeri ve ekonomik konulardaki işbirliğini geliştirecekleri görüşündeler. Cumhuriyetçiler, yönetimin gerginlik politikasını bir yana bırakarak iki ülke arasındaki ilişkileri yumuşatması gerektiğini söylüyor. İsrail halkının dışında, Cumhuriyetçilerin kontrolündeki Kongre’nin de desteğini arkasına alan İsrail Başbakanı’nın Obama yönetimine karşı pozisyonu şimdi eskisinden daha da güçlü. 

İsrail seçimleri 2016’daki başkanlık seçimlerine hazırlanan ABD’yi etkileyecektir. Bunun belirtileri şimdiden görülüyor. Cumhuriyetçiler, İsrail Hükümeti ve Demokrat yönetim arasında gerilen ilişkileri firsat bilip seçimlerde ibreyi kendi yönlerine çevirmeye çalışacaklar. Temsilciler Meclisi Başkanı John Boehner’in bu ayın sonunda İsrail’e yapacağı ziyaret bu çerçevede görülebilir. Cumhuriyetçi Parti’nin birçok potansiyel başkan adayı olmasına rağmen, adaylığını resmen ilk açıklayan Teksas Senatörü Ted Cruz. ABD Senatosu’nda İsrail’i destekleyen politikacıların önde gelenlerinden Cruz, uluslararası teröre karşı savaşta ABD’nin İsrail yanında olduğunu söylüyor. Demokrat adaylar arasında isminden en çok söz edilen Hillary Clinton ise, şimdiye kadar İsrail seçimleri konusunda bir görüş belirtmedi. Clinton’ın İsrail yönetimiyle ilişkileri sıcak değil. 2010’da Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın İsrail’i ziyaretinde Netanyahu’nunyeni yerleşim bölgeleri açacağı yönündeki açıklaması Clinton tarafından eleştirilmişti. Haaretz’de geçen hafta yayınlanan bir yazıda Amerikan yönetimiyle sürtüşen Netanyahu’yu eleştirmesi için partisinden baskı gören Clinton’ın, demokrat Musevilerin desteğini kaybetme korkusuyla buna sessiz kaldığı belirtiliyor. Çoğunluğunu liberallerin oluşturduğu museviler, Demokrat Parti’nin önde gelen destekçileri arasında. Parti içinde yer alan Demokratlar arasında da hissedilen İsrail karşıtlığı, başkanlık seçiminde oyların bir bölümünün Cumhuriyetçilere kaymasına yol açabilir.

ABD’de nüfusun yaklaşık yüzde 3’ünü oluşturmalarına rağmen, medya, finans, bilim ve sanat dünyasında ağırlıkları fazla olan Museviler siyasette de etkin. Bill Clinton’ın ikinci defa başkanlığa aday olduğu 1996 seçimlerinde Clinton’a sağlanan mali desteğin yarısının Museviler tarafından karşılandığı söyleniyor. Beyaz Saray basın sözcüsü Josh Earnest seçimlerden hemen sonra yaptığı açıklamada Arap-İsrail vatandaşlarını dışlayan demeçlerin ABD ve İsrail’i bağlayan demokratik değer ve ideallere zarar verdiğini belirtse de, bunun İsrail Hükümeti üzerinde etkili olması zor. Temsilciler Meclisi Başkanı John Boehner’in İsrail ziyaretinde bölgedeki gelişmelerin yanısıra, iki ülke arasındaki ilişkiler de masaya yatırılacak. Siyaset bilimi profesörü Benjamin Ginsberg’e göre (*), Museviler 1960’lı yıllardan bu yana, Amerika’nın ekonomik, kültürel, entellektüel ve siyasi hayatında önemli bir etkiye sahip. Nüfusun çok küçük bir bölümünü oluşturmalarına rağmen, ülkedeki milyarderlerin hemen hemen yarısı Musevi kökenli Amerikalılar. Demokrat adayların Obama’dan daha yumuşak bir görüş ortaya koymaları çok muhtemel. 2016 seçimlerinde de Musevi lobisi önemli bir rol oynayacak. Başkan adaylarını bu gerçeği görmezden gelmeleri zor. 


(*) Ginsberg, Benjamin.1993.The fatal embrace: Jews and the state, Chicago University Press, s.1, 103.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016