İstanbul, mücevher piyasasında merkez olmaya aday

Hakan GÜLDAĞ
Hakan GÜLDAĞ hakan.guldag@dunya.com

Yurt Haberleri servisimizin hazırladığı dünkü manşetimiz dikkatinizi çekmiştir… 
Adana, Bursa, İzmir, Kayseri, Kocaeli, Konya, Kütahya sanayicilerinin en üst düzeydeki temsilcilerinin görüşlerini aktarıyordu... 

Hemen her bölgemizden benzer bir ses yükseldi… 
Biz de bu güçlü sesi başlığımıza taşıdık: 
“Anadolu’dan borç uyarısı”… 

★ ★ ★

Detaylara girmeyeceğim: 
Dünkü manşetimiz Türkiye sanayicileri açısından iki önemli gerçeği ortaya koyuyor: 
Bir; işletmelerimizin borçları ciddi biçimde arttı… 
İki; kârlılıkları önemli ölçüde geriledi.. 

Hatırlayacaksınız, kısa bir süre önce İstanbul Sanayi Odası’nın 500 Büyük Sanayi Kuruluşu araştırması açıklandı… 

O araştırma da aynı tabloyu ortaya koyuyordu… 

★ ★ ★

Peki, şimdi ne olacak? 
Marmara’dan Akdeniz’e… 
İç Anadolu’dan Ege’ye… 
Kârları düşen, borçları artan şirketlerimiz ne yapacak? 
Öyle ya, yatırım yapacaklarsa, gelişip büyümeye devam edeceklerse bunun için para lazım… 
Peki, nereden bulacağız taze parayı? 
Dünkü haberimizde, İbrahim Burkay’ın sözleri dikkatimi çekti… 

“Halka arzlar ve şirket birleşmeleri çözüm olabilir” diyordu Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı… 

★ ★ ★

Geçen cuma akşamı bir grup ekonomi gazetecisi ve köşe yazarı Borsa İstanbul’daydık… 

Kısa adıyla BIST’in Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü İbrahim Turhan ile buluştuk… 

Turhan da halka arzlar konusuna değindi. Özetle diyor ki; 

“Bankacılık sisteminin borç verebilme kapasitesi azalacak. Şu anda zaten mevduatın krediye dönüşme oranı yüzde 100’ü aşmış durumda. Orada sınırlara gelindi. Merkez Bankası ve BDDK bu durumdan pek hoşnut değil. Bizim tasarruf açığımız da ortada… Dolayısıyla, bankacılık sektörü Türkiye’nin her yıl ortalama yüzde 5 potansiyel büyüme hızını yakalayabilmek için ihtiyaç duyduğu milli gelirin yüzde 23-24’ü kadar yatırımı finanse edecek tasarruf kaynağını şirketlerimize kanalize edemeyebilir…” 

★ ★ ★

“Bu sorunun çözümü için önemli adımlar atıyoruz” diyor İbrahim Turhan, “Çünkü bunun tedavisi sermaye piyasası araçlarını daha fazla kullanmak. İşte İstanbul Borsası’nın Nasdaq dönüşümü… Ne sağlayacak? Mesela Türkiye piyasasına daha nitelikli yatırımcı gelmesini sağlayacak. Likiditenin artmasını sağlayacak. Daha güvenli, daha etkin, daha düşük maliyetle işlem yapılmasını sağlayacak. Yatırımcı olan yerde arz da olur diye ümit ediyoruz…” 

★ ★ ★

Şirketlerimizin büyümesi ve bu büyümenin finansmanı meselesi çok önemli… 
Çünkü ekonomimizin bugünkü yapısıyla, özel sektörün büyümesi demek Türkiye’nin büyümesi demek… Fakat… 

Eğri oturalım, doğru konuşalım… 
Bu konuda pek iyi bir sınav vermiyoruz… 
Fatih Özatay hocanın geçen gün gazeteniz DÜNYA’da verdiği rakamlar netti… 
IMF’nin ‘yükselen piyasa ekonomileri’ grubunda Arjantin’den Ukrayna’ya, Türkiye’den Suudi Arabistan’a 29 ülke yer alıyor… 

Ortalamalara bakınca Türkiye’nin, hafif atlatmakla övündüğü global kriz döneminde diğer yükselen ekonomilerin ancak yarısı kadar büyüyebildiği ortaya çıkıyor… 

★ ★ ★

Zaten bildiğiniz konuları tekrarlamayacağım… 

Ama şurası açık ki, bir süredir istediğimiz düzeyde büyüyemiyoruz… Sanayinin toplam ekonomi içindeki payı azalıyor… İhracatımız neredeyse yerinde sayıyor… 
Giderek üretimden kopuyoruz… 
Nefesi tıkanmaya başlayan sanayimizin ihtiyaçlarına dönük finansal çözümler yarın bugünden de önemli hale gelecek… 
Geleceğimiz üzerine daha fazla odaklanmanın zamanıdır… 

İstanbul Borsası’nın ideal kompozisyonu 
Borsanın imajını konuşuyoruz İbrahim Turhan’la… Kemal Sunal’ın Şabaniye filmini hatırlatıyor: “Filmde şöyle bir sahne var. Şabaniye kuliste. Garsona soruyor, ‘Nasıl doldu mu gazino’ diye… ‘Doldu abla’ diyorlar. Kimler yok ki? En ön sırada mafya babaları, hayali ihracatçılar, borsacılar… Hepsi orada…” 

“Bu algı meselesi bir vaka” diyor, “Ama işlem hacmini kimin yaptığından çok sahiplik önemli…” 

Ve Turhan bir “benchmark” oluşturmak adına gönlündeki borsa kompozisyonunu çiziyor: 

“Sağlıklı bir piyasa olmasını istiyorsak, toplam stokun yüzde 50’sine kurumsal yatırımcılar sahip olmalı. Yüzde 25-30’luk kısmı ise daha aktif alım-satım yapan, piyasada rasyonel fiyatın oluşmasını sağlayan hedge fon tipi fonlar oluşturmalı. Yüzde 10-15’ine, borsanın gerçek bir piyasa olmasını sağlayan bireysel yatırımcılar sahip olmalı. Yüzde 5 ise piyasanın hızlanması ve derinleşmesi için likidite sağlayacak olan hızlı işlemcilere kalmalı…”

BORSA İSTANBUL’DAN YENİ PROJELER

Şirketler sınıflandırılacak 
Halka arzlar önemli olmasına önemli ama son dönemde iyi bir performans yok ortada. ‘Halka arz seferberliği’ istenilen sonuçları vermedi. Türkiye’nin büyük işletmeleri çeşitli nedenlerle halka arzlara pek itibar etmedi. BIST Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Turhan, buradaki sıkıntının başka bir yönüne de dikkat çekiyor: “Son dönemde, şirketlerin küçüklüğünden ya da büyüklüğünden bağımsız olarak, maalesef halka arz süreçlerine katılan oyuncular çok etik davranmadılar algısı var. Fiyat gelişmeleri de bunu destekleyici veriler içermiyor değil. Bakıyorsunuz halka arzdan sonra ciddi fiyat düşüşleri oluyor…” ‘Ne yapılacak’ derseniz… İlk etapta, şirketlerin işlem görme kuralları farklılaşacak. “Özelikle, küçük ölçekli likiditesi olmayan şirketlerin işlem kurallarını değiştirmek şeklinde bir denge getirmeye çalışıyoruz” diyor Turhan… Lafın özü; önümüzdeki dönemde A, B, C grubu olarak sınıfl andırılmış olan borsa şirketleri bir anlamda yeniden sınıfl andırılacak… Piyasa değeri, likidite, halka açıklık oranlarına göre… Ve bunlar farklı işlem görme kurallarına tabi tutulacak… Örneğin, kimi daha az süreyle işlem görecek, kimi daha çok… 

‘Özel Piyasa’ geliyor 
BIST
’in bir süredir üzerinde çalıştığı ‘Private Market’ projesi tamamlanıyor. Halka arzlar öncesi ve ‘start-up’ şirketler için özel bir piyasa kurulacak. Ne zaman? İbrahim Turhan, “Ekim ayında” diyor. Özel Piyasa’nın işleyişi şöyle olacak: Risk Sermayesi (Venture Capital) şirketi, Girişim Sermayesi (Private Equity) ya da melek yatırımlar BIST’e kayıt yaptıracak. Şirketler, BIST’in, Berkeley Üniversitesi ile birlikte kuracağı bir girişimcilik araştırmaları merkezine yönlendirilecek. Onlara iş planları ve finansal tabloları konusunda yardımcı oluşturulacak. Bu çalışmalarla ilgili BIST’te ‘veri odaları’ oluşturulacak. Bu ‘web tabanlı’ platformda şirketlerle yatırımcılar buluşacak. Karşılıklı anlaşma sağlandığı takdirde, Borsa İstanbul veri odasını açacak ve yatırımcı da buraya girip ‘due diligence’ çalışması yapacak. “Anlaşırlarsa, evlenecekler” diyor Turhan, “Ve isterlerse 5 yıl içinde BIST platformlarında yer alabilirler. Dünyada böyle birkaç platform var. Bu piyasa Türkiye sermaye piyasasının fidanlığı olacak…” 

Gemoloji Enstitüsü 
BIST, İstanbul’da elmas ve değerli taşlarla ilgili bir enstitü kurma hazırlığında. Turhan, konuyla ilgili şunları anlattı: “Bir süre önce Belçika Antwerp’te Dünya Elmas Federasyonu’nun genel kuruluna katıldım. Onlarla bir anlaşma imzaladık. Gemoloji (taş bilimi) Enstitüsü’nün bir benzerini İstanbul’da oluşturacağız. Elması ve değerli taşları inceleyecek. Ayrıca lazerle elmasın içine sertifika konulması işi var. Araştırdık ve gördük ki, elmas inceleme işini biz yaklaşık yüzde 25 daha ucuza mal edebileceğiz…” Turhan’ın verdiği bilgiye göre, şu anda yüksek düzeyde inceleme sadece New York’ta ve Antwerp’te yapılıyor. Eksperlerin eğitimi ile dünyadaki üçüncü merkezi İstanbul yapmak istiyorlar. Şu an bu piyasada Antwerp ile Mumbai arasında bir boşluk var. Tabii, bu boşluğu doldurmak için pek çok da aday. Bilindiği gibi değerli taş piyasasının en güçlü oyuncuları Yahudi tüccarlar. Arap ülkeleri de önemli alıcı. Her iki kesimin de buluşabileceği bir adres olarak İstanbul öne çıkıyor. “Biz bu işi yaparız” diyor Turhan, “Ancak yapmayı istememiz lazım…” Ne demek istiyorsunuz diye soruyorum, açıklıyor: Federasyon yetkililerinin Türkiye’de pırlantadaki ÖTV’nin kaldırılması talebi var. Kimse vergilendirilmesin demiyor. Ama burada söz konusu olan şey hammadde. Hammaddeden tüketim vergisi almak çok mantıklı değil. Ne zaman Borsa’dan çıkar, borsa üyesi olmayan birine satılır, yani mücevher haline getirilir, o zaman vergilendirilir. Dünyanın her yerindeki uygulama da bu zaten. Üstelik, vergi alabildiğimiz de yok zaten. Elmas dediğiniz şey, dedektöre yakalanmaz. Köpek kokusunu almaz. Öyle hacmi de yok. Şöyle bir avuç cebinize koysanız, ihbar filan olmadıktan sonra ceketinizle geçer gidersiniz…” Bu vergi meselesi Türkiye’de mücevher sektörünün de sürekli olarak Maliye Bakanlığı’nın el atmasını istediği bir konu. “Gerekli düzenlemelerin yapılması halinde” diyor İbrahim Turhan, sadece bu gemoloji enstitüsü nedeniyle İstanbul’da birkaç milyar dolarlık bir piyasa oluşabilir.

Kuyumcukent’e çelik kale 
BIST, Yenibosna’daki Kuyumcukent’e yeni bir ‘borsa’ kuruyor. Kuyumcukent Gayrimenkul Yatırım ve İnşaat Şirketi ile BIST arasında bir borsa binası yapımı için sözleşme imzalandı. Kıymetli madenler ve taşların saklanmasına uygun bir bina inşa edilecek. Karaköy’deki Kıymetli Madenler Borsası buraya taşınacak. Yaşı uygun olanlar bu binayı çok iyi hatırlar. “Tahtalı” seansların yapıldığı en eski “borsa binası”... Şu anda kıymetli madenlerle ilgili işlemler bu binada yapılıyor ama fiziki saklama kapasitesi çok düşük. Turhan, yapılacak işi ve hedefl erini şöyle anlattı: “Bizde altın fiilen kullanılıyor. Sadece kaydi olarak değil, fiziki işlem de yapılıyor. Bu anlamda saklama ortamı önemli. Biliyorsunuz, Merkez Bankası’nın karşılık uygulaması ile beraber fiziki altın piyasası bir hayli gelişmeye başladı Türkiye’de. Şu anda bankalar işlemleri ağırlıklı olarak Londra’da yapıyor. Altın fiziken Londra’da duruyor ama kaydi olarak işlem yapılıyor. Şimdi bizim amacımız o fiziki saklamayı da buraya alabilmek. Bizim işlem ve saklama maliyetlerimiz çok daha düşük… Ya kapasite? “Biraz iddialı bir rakam” diyor Turhan, “1600 ton olarak belirledik…” Bu Türkiye’de yastık altında bulunan altın miktarının üçte birinin tek merkezde toplanması demek. Peki, bu rakama ulaşılabilir mi? “Sadece, Türkiye olarak düşünmeyelim bunu” diyor Turhan, “Belki yakın bölgenin fiziki saklamasını da buraya alabiliriz. Belki Merkez Bankası’nı da ikna ederiz, bir kısmını buraya getirir. Çünkü altının seyahat etmesi sıkıntılı bir iş. Biz altını ve değerli taşları onu kullanacak olan kuyumcuların yanına götürmüş oluyoruz böylelikle… Turhan, son bir noktayı daha vurguluyor: “Biraz da bu saklama merkezi ile sözünü ettiğim elmas borsasını geliştirmek istiyoruz. Elmas için de fiziki teslimatın ve saklamanın yapıldığı bir mekan oluşturmuş oluyoruz Kuyumcukent’te… Bize taahhütleri 18 ayda inşaatı bitirmek. En geç Ocak 2016 gibi taşınırız. “

BIST’in halka arzı 2015 sonunda 
İstanbul Borsası
’nın yüzde 25’inin halka arzı planlanıyor. İbrahim Turhan, hazırlıkları anlattı:

Nasdaq ile yaptığımız stratejik ortaklığın ardından, şimdi tek bir tüzel kişilik halindeki BIST’te Hazine’nin yüzde 49 payının satışı var gündemde. Önce borsanın halka arzına ilişkin usul ve esaslar belirlenecek. O mesele tamam gibi, bugün-yarın Hazine ile aramızdaki çalışma bitirilip, taslağı Başbakan Yardımcımız Ali Babacan’a sunmayı düşünüyoruz. Bir ay içinde de Bakanlar Kurulu karar alırsa düğmeye basılmasının önünde engel kalmıyor…” Ardından hemen yüklenici kuruluş ve danışman şirket seçilecek ve yola çıkılacak… BIST’in halka arzı ‘ne zaman’ gerçekleşir derseniz… “Hedef 2015 yılı sonu” diyor Turhan, “Birkaç ayda ‘due diligence’ biter. Temel değerlendirmeler ve analizler hazır zaten. Halka arzın 9 ile 12 ayda tamamlanmaması için hiçbir neden yok. En geç 2016’da genel kurulumuzdan önce ilk halka arzımızı yapmış oluruz. Son kararı tabii ki, hükümetimiz verecek… Geriye iki soru kalıyor: Bir, halka arz oranı ne olacak? İki, fiyat ne olacak? İlk soruyu, “Sanıyorum Hazine ilk aşamada yüzde 24-25’ini düşünüyor” diyerek yanıtlıyor Turhan, “En az yüzde 20 olması yönündeki görüşümü bildirdim” diyerek… İkinci soruya, yani fiyata ilişkin ise hiç sır vermiyor…

1 Temmuz 2015’te yepyeni bir sermaye piyasası
Hatırlayacaksınız, geçen yıl bu zamanlar Borsa İstanbul ve ABD’li borsa işletmecisi Nasdaq OMX ‘stratejik ortaklık’ anlaşması imzalamıştı. Bu yılın ilk ayında da bu stratejik ortaklık Nasdaq’da düzenlenen gong töreni ile resmiyet kazanmıştı. Şimdi Nasdaq ile çalışmalar başladı. Hedef ocak ayında pay piyasasında testlere başlamak. “3 ay testten sonra nisan başında yatırım kuruluşlarıyla deneme işlemlerine başlayabiliriz” diyor BIST Başkanı İbrahim Turhan, “Bir iki ay içinde o da biter. Tahmin ediyorum 2015 Haziran ayında aracı kurumlarla birlikte giriş yapmış oluruz. Zaten 1 Temmuz 2015’te SPK’ların yeni düzenlemeleri yürürlüğe girecek. Bütün dünya değişiyor. Belki biz de aynı döneme denk getiririz. Ve 1 Temmuz 2015’te tamamen yepyeni bir sermaye piyasası olur Türkiye’de…

Borsada işlemler 1000 kat hızlanacak
Nasdaq
ile yapılan anlaşmayla, İstanbul Borsası “HFT’ye uygun hale getirilecek”. HFT de nedir derseniz, İngilizce High Frequency Trading kelimelerinin baş harfl erinden oluşuyor. Yani, yüksek hızlı işlemler… Hız konusunda şöyle bilgi verelim: Şu anda borsada emir iletim hızı 100 mili saniye. Bu 10 makro saniyeye indirilecek. Yani, 1000 kat daha hızlanacak… İbrahim Turhan, “Bu kadar hıza gerçekten ihtiyaç var mı?” sorumuza, “Şu andaki işlem hızımızın düşüklüğü nedeniyle dünyadaki oyuncuların bir kısmı borsamıza katılamıyor” diye yanıtladı ve şöyle devam etti: “HFT’lerin devreye girmesi ile piyasada derinlik artacak. Ve daha çok ve daha hızlı işlem aynı zamanda daha sağlıklı fiyat oluşması anlamına gelecek. Birilerinin fiyatları kontrol etmesi zorlaşacak…”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar