İşte size “Dolar daha da artar mı” sorusunun yanıtı

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

“Şu okullar olmasa maarifi ne güzel idare ederdik” zihniyetini ögeleri değiştirerek bugüne uyarlayalım. “Şu yargı olmadık zamanlarda, hiç hesap edilmeyen durumlarda engel çıkarmasa, ülke ne güzel idare edilir, ekonomi ne kadar hızlı büyürdü” sonucuna varırdık. 

Türkiye ekonomisinin son yıllarda yerinde saydığı ortada. Hatta, yerinde saymayı bile arar noktaya doğru gidiyoruz. Milli gelir, dolar bazlı olarak küçülüyor. Bunun sonucunda da kişi başına gelir düşüyor. Bu köşede 1 Nisan’da, 2015 yılı kişi başına gelirinin yeniden 10 bin dolar sınırının altına inme riski bulunduğu görüşüne yer vermiş ve tahminimizi 9 bin 700 dolar olarak açıklamıştık. IMF’nin tahmini de hemen hemen aynı düzeyde, 9 bin 680 dolar. Yani artık yerimizde bile sayamıyoruz, bir gerileme söz konusu. 

Kaldı ki bu rakamlar doların 2015 yılı ortalamasının 2.55-2.60 arasında kalacağı varsayımına dayanıyor. Doların yılbaşından bugüne kadarki ortalaması 2.50’ye yaklaştı. Tam düzeyi verelim, ortalama kur şimdiden 2.4882 oldu. Dolar bugünden yılsonuna kadar 2.70 düzeyinde oluşsa bile yıl ortalaması 2.60’ı aşıyor. Dolayısıyla TL’deki değer kaybı hızlanırsa, kişi başına gelir daha da azalacak. 

Türkiye son dört-beş yıldır milli hasılasını büyütemiyor ya, bunun sorumlusu yatırımlara engel çıkaran yargı olarak görülmeye başlandı. Ekonominin yerinde sayıyor olmasını, yargının kararları yüzünden işadamlarının yatırım yapamamalarına bağlamak ne kadar doğru, tartışılır. Kaldı ki, yatırımlar yargı kararlarına takılıyorsa bu yatırımın aslında hukuki bir engele takıldığını kabul etmek durumundayız. Hem bir mahkeme karar vermişse konu tümüyle kapanmıyor ki, bir üst mahkeme var, daha üstü var; temyiz denilen bir kavram var. Dolayısıyla yatırımlardaki yavaşlamayı ve buna bağlı olarak ortaya çıkan Türkiye’nin büyüyememesini tümüyle yargıya mı bağlayacağız. Ve şimdi sistemi değiştirdiğimizde yargının yetkilerini tırpanlayacak ve yatırımları şaha mı kaldıracağız... 

Yoksa bizi yatırımsız, büyümesiz bırakan asıl etken ya da etkenler ekonomik olumsuzlukların yanı sıra yargıya olan bu bakış mı. Sakın yargıya her an müdahale edilebileceği kaygısı sermayeyi yatırımdan uzak tutuyor olmasın. 

Bir süredir muhalefetin yanı sıra, hükümetin içinden de bir ses yükseliyor. Bir buçuk ay sonra hükümetteki görevi sona erecek olan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan üstüne basa basa “Önce hukuk” diyor. Babacan’ın, yaklaşık bir ay önce Uludağ ekonomi zirvesinde yaptığı konuşmada, ekonomik istikrar için demokrasi ve hukukun üstünlüğünün şart olduğuna dikkat çektiğini ve “Hukuk yoksa, o ülkeden milyarderler çıkabilir, ama o ülkede genel bir zenginlikten söz edilemez” dediğini herhalde kimse unutmadı. 

Aslında bu yaklaşımı normalde herkes sergiler, sergilemeli. Ama hükümet içinde bu görüşün ısrarla dile getiriliyor olması da önemsenmeli. 

Çünkü artık bizde, hemen her siyasi kademede, hatta artık bürokratik kademelerde bile “Şu yargı olmasaydı” eleştirisi var. Yani, “Yargının bir üstesinden gelseydik” arzusu, hedefi var. Ali Babacan gibi yaklaşalım ve soralım: “Bu koşullarda yatırımcı gelir mi, milli gelirimiz büyür mü, kalkınabilir miyiz; yatırımcı gelmezse tahmin edin bakalım, dolar artar mı, geriler mi?” 

Ali Babacan Uludağ’daki konuşmasında dolardaki artışla ilgili olarak ne demişti, onu da hatırlayalım: “İçimizdeki tartışma bunu biraz artırdı.” Yine soralım; içimizdeki tartışmalar yeniden başlarsa, dolar artar mı, geriler mi? 

İki ileri bir geri 

Dolar iki ileri gittikten sonra bir geri çekildiğinde bu durum kimsede “Tamam, dolarda dönüş başladı” hissi uyandırmıyor. Çünkü, arada geri çekilmeler olsa da beklenen, artışın devam edeceği. 

Klasik bir şekilde “iki ileri bir geri” adım gibi olan bu durum için Mehter benzetmesi yapılabilir. Ama biliniyor ki Mehter yürüyüşünde aslında geri adım yoktur. Mehter takımı, üç adım atar, sonra sağa selam verir; ardından üç adım daha atar, bu kez sola selam verir. Ama biz bilindik ve genel kabul görmüş haliyle dolardaki bu gidişi Mehter yürüyüşüne benzetebiliriz. En azından biliyor ve görüyoruz ki, zaman zaman hız kesilse de hep bir ileri gidiş var; yani TL’nin değeri için konuştuğumuza göre bir kötüye gidiş var. 

Bilinmezliğe koşar adım 

Parlamenter sistemle yönetilen bir ülkede, normalde milletvekili seçimi hükümet kurma yarışıdır. Ama bizde 7 Haziran, sistemi değiştirme ya da bunu engelleme yarışına döndü. 

Seçimle iktidar değişir, uygulanmakta olan ekonomi politikası değişir, siyasetçilerin bir kısmı gider, yenileri gelir, bürokrasi değişir; bunlar elbette normal. 

Bu durumdaki ülkelerde bile ulusal para çok büyük oranlarda olmasa da değer yitirebilir. Ama... 

Sistemi temelden değiştirme amaçlı bir seçim için sandığa gidiliyorsa... 

En temel yasa olan Anayasa’yı çiğnemek sıradan görülür olmuşsa ve Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bakanı, “Ben bu Anayasa’yı tanımıyorum” diyebiliyorsa... 

Ali Babacan üstüne basa basa ta Amerika’dan adeta mesaj gönderip “Merkez bankaları tek başlarına ekonominin büyümesini sağlayamazlar. Büyüme ve istihdamda özel sektör kilit rol oynar” diyor, ama AKP’nin yeniden hükümet kurması durumunda Babacan’ın koltuğuna oturma olasılığı bulunan çiçeği burnunda bir siyasetçi, büyüme görevini neredeyse tümüyle Merkez Bankası’na yıkma niyetini dile getiriyor, yani Merkez Bankası üstünde seçim sonrası faiz baskısı daha da artacak gibi görünüyorsa... 

Böyle bir ortamda yabancı yatırımcının, değil doğrudan yatırım yapmak, portföy yatırımından bile uzak durma eğilimi giderek artıyorsa... 

Hadi yeniden tahmin etmeye çalışalım; dolar artar mı, geriler mi? 

Ve bir kez daha altını çizelim. Türkiye, dolar kurunu uzun süre olması gerekenin altında tutmanın cezasını çekiyor. Aslında bugün için sorunumuz, doların bu düzeyde bulunması değil, buraya çok kısa sürede gelmiş olmasıdır. Yumuşak geçişi sağlayamadık ve bir anda neye uğradığımızı şaşırdık. Son dönemdeki artışta yurtdışı gelişmeler de rol oynadı kuşkusuz, onu da göz ardı etmemek gerek. 

Artık isterseniz sormayalım önümüzdeki dönemde doların artıp artmayacağını. Gelin hep birlikte düşünelim: “Dolar ne zaman 3 lira olur?”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar