İtalya ekonomisiyle ortak ve karşıt yanlarımız

A. Levent ALKAN
A. Levent ALKAN aleventalkan@gmail.com

Enerjide tasarruf başlığını açmak bile bizi ümitlendirmeye yetti. Gerilen tüm ekonomik kesimlerin sakinleşmesiyse, ancak sonuca ulaşabilmekle mümkün olabilecek. Tasarruf, bakış açınızla özeldir. Bir açıdan üç boyutludur. 
Bunlardan biri yüksek verimle üretebilmek, diğeri ölçülü ve optimum tüketebilmek ve diğeri de biriktirebilmektir. Maliye’nin yapısal reform açılımı, cari açık sorununa yönelik ilk mikro reformist bir ciddi adım niteliğindedir. Euro değer kazandığında Avrupa içinde ihracatı artan bir Almanya, değer yitirdiğinde de küresel ihracattaki payı artan bir Almanya vardır karşımızda. Oysa İtalya farklıdır. Neden?

1. Durgunluk: 
a. Konjonktürel 
i. Özel ve kamu bilançolarında daralma. 
ii. Kredi koşullarında sıkışıklık. 
iii. Zayıf şirket bilançoları, yapısal katılıklar, iç talep yetersizlikleri. 
b. Tarihsel 
i. Yüksek kamu borcu. 
ii. (Euro) Parasal birlik. 

2. Bulaşma: 
a. İtalya için jeopolitik gerginlikler, siyasi risklerin odak noktasında duruyor. Kısa vadede İskoçya’dan gelen “Hayır”, dinginliği sağladıysa da uzun vade aynı açıklık içinde görülemiyor. 
b. Yüksek düzeyli kamu borcu, “mali bağımlılık” üzerinden ekonomiye önemli bir ayak bağıdır. 
c. Bankaların Tahsili Gecikmiş Alacaklar (TGA) kalemi arttıkça, ekonomiyi finansal bulaşmaya, cılız büyümeye ve düşük enflasyona açılmış olmaktadır. 
Çözüm, dönüp dolaşıp oturaklı reformlara sırtını dayıyor. Adım adım elde edilen küçük iyileşmeler, potansiyel kapasite ile cari üretim arasında artmakta olan çıktı açığını gizleyemiyor. 

3. Yapısal reform: 
a. Üniter işçi sözleşmeleri yapılanmasına ihtiyaç duyuluyor. 
b. Yargıda reform mahkemelerin performansına destek sağlayacaktır. 
c. Yozlaşma ortadan kaltıkça iş ortamı da güçlenecektir. d. Reformlarda eş güdüm, olmazsa olmazdır. Eş güdüm, beraberinde sinerjiyi de getirecektir. Böylece büyüme, sürdürülebilir bir nitelik kazanacaktır. 

4. Bankacılık sektörü: 
a. Özel sektöre kullandırdığı krediler üzerinden borç piyasasındaki gelişmelere duyarlı bir bankacılık sektörü yapısı bulunmaktadır. 
b. Borcu silme, karşılık ayırma ve geliştirilmiş ifl as kanunu ile atılan adımlar, TGA’yı azaltabilecek gelişmelerdir. 
c. Sektördeki her olumlu adım, sadece krizin çözümü için değil; aynı zamanda, kurumsal yönetişim ve derin sermaye piyasası oluşu için de gereklidirler. 

5. Özel sektör: 
a. KOBİ’ler krizden önemli darbe yediler. Sorunlar derinleşmeden bu sektöre müdahele gerekiyor. Müdaheleyle aynı zamanda bankacılık sektörüne de katkı sağlanmış olmaktadır. Mali sıkıntıda ancak ayakta kalabilecek şirketlerle yok olmaya yüz tutmuşları ayırt etmek gerekmektedir. Böylesi bir ayrım, yeniden yapılanan kredilerin doğru yönlendirilmesi anlamına gelecektir. Bir yanda bankacılık sektörünün disponibilitesi, öte yanda girişimciliği desteklemenin gerekliliği; bu ikisi arasında dengeyi koruyabilmekse para ve maliye politikalarının duyarlılığını oluşturmaktadır. 

6. Bütçe: 
a. İtalya açısından maliye politikasının ana hedefi bilançoları düzeltmektir. Ardından borç oranı normalleşebilecek ve böylece ekonomik toparlamaya destek olunabilecektir. 
b. Vergi kesintilerini aşağı çekmek ve bireysel ya da kurumsal tasarrufl arı artırmak sağlıklı büyümeyi yapılandıracaktır. 

İtalya’yı Avrupa borç krizinden ayrı düşünmek imkansızdır. Bu nedenle bulaşma etkisi küresel ölçeklidir. Yani İtalya biraz biz, biraz Fransız, biraz İngiliz olabilmekte; ya da biz biraz İngiliz, biraz Fransız etkisinde kalabilmekteyiz. Küresel ihracat pazarı Asya’da Çin ile Japonya’yı ayırmıştır. Ayrım sonucunda nasıl asıl ile suret şeklinde iki farklı dış ticaret pazarı oluşmuşsa; Avrupa içinde de Almanya ile İtalya benzer kaderlerle ayrışmışlardır. 

İtalya yüksek düzeyli borcu, enflasyonu, parasal birlikte oluşuyla farklı; durgunlukla mücadele, jeopolitik gerginlik, bulaşma, yapısal reform, özel sektör borçluluk yapısıyla da benzeştir. Krize karşı ülkeler, yağmurda aynı ağacın altına sinen serçeler gibi bir aradalar. 

Bu yanıyla ortak çözüm arayışı zorunludur. Özgürlük ve rekabet olgularıysa sanki bir koltuktaki iki karpuzdur. Her kriz, kapitalizmi bir olgunluk terazisinde tartar ve demokrasiyi de kemalat sürecine tabii tutar. Bu testten geçen krizden çıkmış, biraz zayıfl amak biraz olgunlaşmıştır artık. Ne dersiniz mümkün mü kez? 
Kaynak: www.imf.org

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar