Toplumlar temsil edildikleri kişilerce tanımlanır

Feyzan E. TOP
Feyzan E. TOP KARŞI PENCERE feyzan.ersinan@dunya.com

Her toplum temsil edildiği kişi ile anılır. Diğer toplumlar sizin toplumunuzun, oy verdiğiniz kişi sizin toplumunuzun aynasıdır vesselam. Seçim öncesi bunu bir kez daha düşünmek lazım belki de. Paris-Match dergisi bu haftaki sayısında Jacques Chirac ile röportaj yapmış. Siyasette önemli bir isim olan Chriac, mavi Lacoste bir gömlek, buz mavisi bir pantolon, eli cebinde derginin kapağını süslüyor. Chirac, göreve ilk olarak 17 Mayıs 1995’te geldi. Yedi yıllık birinci dönem görev süresinin sonrasında Nisan 2002’de tekrar cumhurbaşkanı seçildi. Beş yıllık ikinci dönem cumhurbaşkanlığı görev süresi 16 Mayıs 2007’de biten Chirac, yaklaşık 12 yıllık görev süresi ile François Mitterrand’dan sonra Fransa’da en uzun süre cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan isim olmuştur. 

Jacques Chirac, 1959’da Sciences Po ve ardından da École Nationale d’Administration’da eğitimini bitirdikten sonra, yüksek seviyeli bir memurlukta işe başladı; kısa süre sonra da politikaya atıldı. O zamandan beri, Tarımdan Sorumlu Devlet Bakanlığı, Başbakanlık, Paris Belediye Başkanlığı ve son olarak da Fransa Cumhurbaşkanlığı görevlerinde bulunmuştur. 

Jacques Chirac’ın en ilginç hamlelerinden biri şüphesiz eşi Bernadette Chodron de Courcel ile 1979’da, ülkeye tekneyle girmeye çalışan 21 yaşındaki kaçak bir göçmen kızı gayriresmi olarak evlat edinmesi olmuştur. İki kızı olmasına rağmen bu göçmen kızı evlat edinmesi kanımca savunduğu politikaya nasıl gönülden bağlı olduğunu göstermiştir. Bir göçmeni sadece ülkeye değil, evine de alarak, ailesinden biri yaparak bu işi oy için değil gerçekten inandığı için yaptığını göstermiştir. 

Ülkemiz açısından Chirac, Ermenistan politikası ile hayli gündemimize gelmiştir. Ermenistan’ın başkenti Erivan’da Chirac, Türkiye’nin AB’ye girebilmesi için Ermeni soykırımı iddialarını kabul etmesi gerektiğini belirtmiştir ki bu hayli geniş yankılara sebep olmuştur. 

Jacques Chirac’ın şimdiki hayatı ise hayli yalın. Eşini kaybetmiş, kızları, damatları ve torunları ile vakit geçiriyor. Bizdeki deyimle; “torun seviyor.” Paris’in iyi bir semtinde ama mütevazı bir yaşam sürüyor. Hâlâ okuyor, hâlâ karizması yerinde, hâlâ savunduğu fikirler var ama tüm kargaşadan uzak, asıl başardığı hayatın diğer yarısı ile ilgili artık; ailesi ile… 

Fransa eski cumhurbaşkanının bugününü okurken ister istemez imrendim. Bizde yazık ki kimse ben artık köşeme çekileyim demez, hırs, ego tavan. “Görevimin başında öleyim, masamın başında öleyim” diyen insanlar bana göre hayatın bir yönünü hep ıskalayan insanlardır. Ya aile tarafını kurtaramamışlardır ya da hayatlarında bir şey eksiktir. Üstelik politika -kimse alınmasın- yaşlandıkça yapıldığı müddetçe antipatik bir meslek haline geliyor. Dünyada siyaset yaşı küçülürken, caddelerde gezen seçim arabalarındaki dedelere bakınca hayret ediyorum. Elbet herkesin bu demokratik ülkede haklarını kullanma özgürlüğü var da, oy verdiğimiz kişinin de ömür skalası garantisi olacak mı diye düşünmeden edemiyor insan. 

Bu sene seçim için asılan bayraklar sanki biraz daha az. Tek sevincim bu. Millet okuduğu kitabı toprağa gömüp yeniden ağaç çıkarmanın peşindeyken bizim bu kadar doğa israfımız ne olacak düşünen yok. Küçük partilerin hepsi para ile ilgili vaatlerde bulunuyor. Büyükler de farksız değil. Bu seçim vaatlerine bakınca oyumuz bile bu kadar satılık oldu diye üzülmeden edemedim. 

Seçim yaklaşırken tek hayalim; bir gün yaptığım bir dergide bir cumhurbaşkanımızı, siyasetçimizi Chirac gibi çekmek olacak, o gün ben de kendimi bir vatandaş olarak tamamlanmış hissedeceğim belki…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Veda 11 Ocak 2016
Yeni bir yıl 04 Ocak 2016
Update olmak 28 Aralık 2015
Tedbirsiz iyimserlik 07 Aralık 2015
Osman Bey... 09 Kasım 2015
Biz kimiz? 02 Kasım 2015