'Daha sade bir hayatı özlüyorum'

Etiya'nın patronu Aslan Doğan kendisi gibi üç ODTÜ'lü mühendis arkadaşıyla birlikte devlerin yarıştığı yazılım sektöründe top koşturuyor. Aslan Doğan, yapay zekanın sanıldığının aksine duyguları yok etmeyeceğini belirtti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

YASEMİN SALİH

Türkiye’de Hintli, Yunan, İngiliz mühendislerin çalıştığı yüzde 100 yerli bir yazılım şirketi olduğunu biliyor muydunuz? ODTÜ’lü üç mühendis arkadaş tarafından kurulan Etiya, bünyesindeki 500 çalışanla kurumsal yazılım pazarında genç bir şirket sayılır. Şirketin yönetimini 2015’te devralan ortaklardan Aslan Doğan, kurumsal yazılımda hiç de mütevazı değil. “Diğer firmalar kumaşı dışarıdan alıp terzilik yaparken biz ipliği de kumaşı da kendimiz üretiyoruz” diyor.

Farsça bir kelime olan Etiya, “güç veren” anlamına geliyor. Doğan, “Biz de şirketlere yazılımlarımızla güç veriyoruz” diye açıklıyor tercihlerini. Yurtdışına yazılım ihraç ettiklerini anlatan Doğan’ın şirketiyle ilgili hayalleri büyük. “Basitliğin naifliği” hayat felsefesinin çıkış noktasını oluşturuyor. Aslan Doğan’la Kalamış sahilinde, deniz havasını içimize çekerek Sabah Yürüyüşü’ne çıktık.

- Yeni nesil patronlarsınız, bu durum şirketinize nasıl yansıyor?

Bizde kolektif akıl söz konusu. Çalışırken yeni fikirler almaya açığım. Tam yetki ve sorumluluk vermeyi seviyorum ama hesap sormayı da iyi bilirim. Aslında 10 kişilik bir yönetim kadrosu varmış gibi görünüyor ama biz, şirketten öğrendiklerimizi şirkete veriyoruz temelinde. Yaşayarak öğreniyoruz birçok şeyi. Hani derler ya “hayat zaten öğretiyor”.

- Peki hayat size neyi öğretti?

17 yıldır iş hayatındayım. Şunu öğrendim ki hayat her zaman matematiğe uymuyor. Siz bir mühendis olarak hesaplar yapıyor, planlar kuruyorsunuz, işin matematiği de doğru ama olmuyor. Örneğin geçen yaz yaşadıklarımız. Şu anda yurtdışına gittiğimizde Türkiye’nin genel imajının çok gerilediğini görüyoruz. Ben o dönemde daha global bakabilmeyi öğrendim. Bu yüzden daha deneyimli, yurtdışında tecrübeleri olan insanları ekibe katmam gerektiğini gördüm. Önemli transferler yaptım.

- Bunlar işin ticari tarafları, manevi sermayenize ne gibi etkileri oldu yaşadıklarınızın?

Hayatta bir denge olması gerektiğini öğrendim. Kendinize, ailenize, çocuğunuza daha çok vakit ayırmanız gerektiğini. Bir oğlum var 10 yaşında, bugün kendini küçüklüğünde olduğu kadar çok sevdirmiyor. Diyorum ki keşke o yaşlarındayken daha çok öpseymişim, sarılsaymışım. Kötü bir baba olduğumu düşünmüyorum ama oğlumu yüzde 100 yaşayamadım. Hayatımdaki keşkelerimden biridir bu. Bir de zamanı iyi kullanmayı öğrendim.Bir şeylerin peşinden koşarken diğerlerini ıskalıyorsunuz. Örneğin kitap okumak. Öğrencilik yıllarımda edebiyata çok düşkündüm. Şimdi yine küçük adımlarla bu tutkuma geri dönmeye karar verdim.

- Dış görünüş, iyi resim vermek önemli mi sizin için?

Evet, severim iyi görünmeyi. Örneğin takım elbise giymeyi severim. Aslında bu konuda biraz mahalle baskısı da var. Çünkü Türkiye’de iş toplantılarında hâlâ nasıl giyindiğiniz önemli. Avrupa’da gayet spor bir elbiseyle konferansa katılabiliyor yöneticiler.

- İyi giyinmek biraz da fit olmakla eşleştiriliyor. Bu konuda sıkı kurallarınız var mı?

Çok sıkı kurallarım olduğunu söyleyemem. Haftada en az iki gün, birer saat yürüyorum. Beslenme benim için önemli. Asla öğün, özellikle de kahvaltıyı atlamam. Öte yandan Tunceliliyim. Et ve tahıl ağırlıklı beslenmeyi seviyorum. Orta ve lise eğitimim döneminde Malatya, üniversitede Ankara’da yaşadım. Buraların mutfaklarını da seviyorum. Diğer yandan Barselona’da yemek yemeyi de özlüyorum.

- 500 genç mühendisle dirsek dirseğe çalışmak geleceğin resmini çekme fırsatı da sunuyordur. Siz o resimde neler görüyorsunuz?

Çok şey. Mühendisler asosyal görünür ama içlerindeki inanılmaz dünyayı kimse bilmez. Benim şirketimde 500 ortalamanın üzerinde zeka var, evet ama mühendislik aynı zamanda duygusal zeka ile de bağlantılı. Sadece IQ işi değil. Şu anda duygusal hayatımızda dahil vazgeçemediğimiz birçok şey mühendislerin eseri. Örneğin şirketimizde 24 yaşında felsefe kitabı yazan bir kız var. Mühendislerin motivasyonu üretmektir.

- Buradan yeni start-up’lar da çıkıyor. Şirketin bu konudaki yaklaşımı nedir?

Arkadaşlar dışarıda fikirlerine yatırımcı aramasınlar diye Etiya Lab's'ı kurduk. En son yapay zeka ile ilgili bir çağrı yaptık. 25 günde 22 fikir geldi. Bunları değerlendireceğiz. Seçtiklerimizi hem fonluyor hem de koçluk yapıyoruz. Şimdiye kadar dört startup çıktı.

- Dünya önemli bir dönemeçte, mühendis gözüyle bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu dönemi Sanayi Devrimi’ne benzetiyorum. Şimdi de dünya Dijital Devrim sürecinde. Yine birçok fırsat var. Bence Dijital Devrim’in kahramanları inovatif insanlar, yani yazılımcılar. Devrimi onlar yapıyorlar. Yeni bir yaşam tarzı getiriyorlar. Bizim motivasyonumuz, kim ne derse desin üretmek. Unutulmamalı ki tarih boyunca her kuşak yeni gelenlerin ürettiklerinden tedirgin olmuştur.

- Etiya bu devrime adını nasıl yazdıracak?

Biz şu anda bunu zaten yapıyoruz. En büyük kurumsal yazılım şirketiyiz.

IŞINLANMAK İSTERDİM!

Bir süper gücüm olsaydı, ışınlanmayı isterdim. Işınlanarak istediğim anda istediğim yerde bulunabilmek süper olurdu.

HAŞLAMA VE PİLAVDA İDDİALIYIM

- Mutfakla aranız nasıl?

Fena değil. Basit yemekleri iyi yaparım. Mercimek çorbası, haşlama ve pilavda iddialıyım. Demleme çay, kırmızı et, tereyağ olmazsa olmazlarım. Ömrümü sadece yoğurt yiyerek geçirebilirim. Yoğurt varsa benim için öğün tamamdır.

İNSANLARI YARGILA MAKTAN ÇEKİNİRİM

- Peki “asla”larınız neler?

Asla büyük konuşmamak, başkalarını yadırgamamak gerektiğini düşünüyorum. Karşımızdakini ne yaşadığını bilmeden yargılamak çok yanlış. 2008’de ABD'ye gittiğimde yaşadıklarım bazı şeylerle yüzleşmemi sağladı. Bu nedenle asla büyük konuşmam. İnsan yaşlandıkça atasözlerini daha iyi anlıyor ve daha çok anıyor.

YAPAY ZEKA DUYGUSALLIĞI ARTIRACAK

- Yapay zeka ile ilgili çalışmalarınız var. Hatta şirketlerde şu anda deneniyor. Sizce yapay zeka organik olanını nasıl etkileyecek?

Yazılım teknolojisi birçok şeyi otomatik hale getirdi, insanların üzerindeki yükü azalttı. Bu sanki insana katkı sağlamayan bir şeymiş gibi gösteriliyor. Oysa insanın günlük rutin yüklerini üstelenecek bir gelişme yapay zeka. Böylece insanlara duygusal tarafl arının güçlenmesi için zaman yaratacak. Yani IQ gereken işleri yapay zeka üstlenecek, bu da EQ (duygusal zeka) tarafının güçlenmesine neden olacak. İnsanlar daha yaratıcı çözümlere odaklanabilecekler. Duygular daha ön plana çıkacak. Duygulara hitap eden eserler yaratmaya daha çok zaman kalacak. Örneğin biz günlük mail yükünü omuzlardan alan, daha kolay tasnifl endiren, dolayısıyla başka şeylere daha çok zaman ayırmasını sağlayan bir teknoloji geliştirdik. Bu çalışanlar için çok kıymetli.