Karbon denkleştirmek 'out' tedarik zincirini yeşillendirmek 'in'

Otel zincirlerinden inşaat gruplarına kadar iş dünyasının büyük bir bölümü karbon denkleştirmek yerine, tedarik zincirlerine sürdürülebilir faaliyetler yaptırmayı tercih ediyorlar.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

DİDEM ERYAR ÜNLÜ

Karbon Kredisi kavramı tüm dünyada Kyoto protokolü ile gündeme geldi. Protokol, taraf olan 40 gelişmiş ülkenin sera gazı emisyonları için ulusal kotalar belirlemişti. Böylece, kotalarını aşmak istemeyen gelişmiş ülkeler ve protokolü imzalamamış olan gönüllü ülkeler arasında karbon kredisi alışverişi başladı. Böylece karbon denkleştirme (Off set) pazarı oluştu. 

Karbon denkleştirmeyi, başka bir yerdeki CO2 emisyonunu absorbe etmek için, başkasına para ödemek olarak tanımlayabiliriz. Bu kapsamda, karbon-nötr olmak isteyen organizasyonlar faaliyetleri çerçevesinde oluşturdukları sera gazlarını hesaplayarak, bu emisyonlarını azaltmak ve dengelemek için emisyon azaltımı sağlayan projelerin üretmiş oldukları karbon kredilerini satın alıyorlar. 

Karbon denkleştirmenin sağladığı faydalar üzerine oldukça fazla tartışma gündeme geldi. Bu uygulamanın hiç bir fayda sağlamadığını, tamamen göz boyamaktan ibaret olduğunu savunanlar bile oldu. Son dönemde ise, yeni bir kavram gündemde. “Off set”e karşılık “insetting” kavramı. İleri görüşlü bazı şirketler, karbon denkleştirmek yerine, doğrudan karbon emisyonunu azaltacak faaliyetlerde yer almayı, bu faaliyetler kapsamında farklı kurumlarla işbirlikleri kurmayı tercih ediyorlar. 

Ağaç dikmek, yeşil beyin yıkama faaliyetlerinden daha gerçekçi olabilir. “Insetting” ise işi bir adım daha ileri götürerek, sadece ağaç dikmekle kalmıyor, bir şirketin tedarik zinciri kapsamında agro-ormancılığın desteklenmesini de gündeme getiriyor. Böylece hem iş dünyası, hem de çevre adına yararlı bir iş yapılmış oluyor. 

Karbon denkleştirme pazarı hala büyük bir pazar olmaya devam ediyor. Commodities Now rakamlarına göre, küresel karbon ticareti pazarı 2014 yılında 64 milyar euroya ulaştı. Bu miktarın küçük bir bölümü tedarik zincirlerine yönelik sürdürülebilirlik programlarına ayrılsa da, yine de önemli bir etki yaratacak güce sahip.

3.5 milyon ağaç dikildi, 210 milyon ağaç koruma altında

Fransa merkezli Pur Project, bu yeni yaklaşımın yayılmasında önemli bir rol üstleniyor. Yaşadığımız ekosistemi canlandırmayı ve korumayı hedefl eyen Pur Project, 3.5 milyon yeni ağaç dikimi gerçekleştirmiş; 210 milyon ağacı ise korumaya almış. Ekosistemi korumak amacıyla hareket eden şirketlerden bazı örnekler...

Pur Project

Pur Project’in kurucu ortağı ve başkanı Tristan Lecomte, geçtiğimiz sene Davos Zirvesi’nde “insetting” yaklaşımının ekosistemi canlandırdığını anlattı. Aslında, bu yaklaşım yeni eğil. Sadece sürdürülebilirliğin tedarik zinciri yönetimine yayılması anlamına geliyor. The Body Shop, Ben & Jerry’s gibi bu yöntemi uygulayan bir kaç şirket daha var ve umarız bu şirketlerin sayısı gün geçtikçe artar.

The Accor Hotel Grubu

92 ülkede 470 bin odası olan grubun su ve elektrik ayak izi, 1 milyon nüfuslu bir şehre bedel. Grup, karbon emisyonunu denkleştirmek yerine, sürdürülebilir su ve tarımı destekleyen yerel projelere ortak oluyor. Grup bu kapsamda Pur Project ile bir takım oluşturmuş ve Fas’ta zeytinyağı üreten bir aile şirketine destek veriyor. Bölgedeki kadınlar The Accor Hotel’den aldıkları bütçe ile zeytin ağacı dikiyorlar, elde ettikleri zeytinlerden zeytinyağı üretiyorlar. Üretilen zeytinyağının bir bölümünü The Accor Hotel satın alıyor. Pirinç ve sebze üretilen ülkelerde de benzer projeler mevcut.

Nespresso

Kahve şirketi 2020'ye kadar 10 milyon ağaç dikeceğini açıkladı. Kahve çiftliklerine ağaç dikerek, kahve üretimi kötü hava şartlarından korunmuş oluyor. Ağaç sayısının artması toprak, su, bioçeşitlilik açısından da çok yararlı. Yağmur Ormanları Anlaşması ile işbirliği gerçekleştiren Nespresso, AAA sürdürülebilir kalite programı kapsamında 60 bin tedarikçisi ile doğrudan ilişki içinde ve 300 agronomist doğrudan çiftçilerle çalışıyor.