‘Kariyer planlanır ama gerçekler yaşanır…’

Emre ALKİN
Emre ALKİN PAYLAŞMASAK OLMAZDI emre.alkin@dunya.com

Bu haftaki konuğumuz Altınbaş Holding’in CEO’su Cengiz Biçer. Söyleşimizi bu sefer farklı bir mekanda yaptık. Altınbaş Vakfı’nın kurucusu olduğu İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi’nde, öğrencilerin arasında. Cengiz Bey sadece DÜNYA Gazetesi okurları için değil, öğrenciler için de kariyer ve hayat ile ilgili önemli bilgiler verdi. “Herkes hayal ettiği işi yapmalı” diye başladı söze. Paylaşmasak olmazdı..

Nasıl bir çocuktunuz? Hep böyle ağır başlı mıydınız?

Çok haşarı bir çocuk değildim. Nasıl bir çocuktum peki? Kitap kurduydum açıkçası. Örneğin, bizim zamanımızda bakkaldan bir şey aldığınızda kese kağıdına koyarlardı. Çoğunlukla bunlar eski gazeteden yapıldığı için, onları da okurdum. Meraklı bir çocuktum.

Büyük hedefleriniz var mıydı? CEO ya da basketbolcu olmak gibi?

Pek yoktu. O zamanlar CEO kavramı da yoktu zaten. O yaşta çok fazla hedef koymuyor insan. Mesela uzun boylu olmama rağmen basketbol veya başka bir sporu profesyonel olarak yapmayı düşünmedim. Şimdiki fırsatlar o zaman olsaydı belki düşünürdüm. Babam beni basketbol için zorladı. Ancak “Basket oynarsan boyun uzar” derlerdi o zamanlar. “Daha ne uzayacak?” diye vazgeçtim. O yıllarda okuyabilecek çocuk için futbol ve basketbol kariyeri yapmak büyüklerin maalesef küçümsediği bir şeydi.

'Türkiye'de meslek seçiminde mahalle baskısı var...'

Bugün evladınız “Basketbolcu olacağım” dese, engeller misiniz?

Hiç karışmam. Desteklerim. İnsanların heves ettiği işlerde devam etmeleri gerektiğine inanıyorum. Gerçekten çok istiyorsa ve istemekle kalmayıp bunun üzerinde de çalışıyorsa, dünyanın en şanslı insanı sayarım onu. 

Gözde bir meslek var mıydı sizin için?

Bir ara gazetecilik çekici geliyordu. Babam ilköğretim müfettişiydi. Bu sebeple öğretmenliğe, bu kutsal mesleğe de ilgim vardı. Kariyerde “ne istediğini bilmek” çok önemli. Türkiye’de meslek seçiminde bir nevi “mahalle baskısı” var. Çünkü büyükler ya da çevre kendi doğrusunu empoze etmeye çalışıyor. O vakitler gençler de buna pek direnemiyordu Bu açıdan kendimi şanslı hissediyorum. Benim gözümde hiçbir meslek diğerinden aşağıda ya da yukarıda olmamıştır. Bir şeye şevk duymak, heves etmek başka her şeyden önemli diyeceğim tekrar. 

‘Heves etmek’ten kastınız tam nedir?

Türkçe’de çok güzel kelimeler var ama bazen olumsuz manada kullanılıyor. ‘Heves’ de bunlardan biri. Çoğu zaman geçici bir ilgi gibi değerlendirilen hevesi ben pozitif bir motivasyon olarak görüyorum. Bence kariyer seçiminde bundan daha önemli bir şey yok. Her bireyin hevesini, şevkini bulması lazım. Ondan sonrası kolay. Yine de uyarmak istiyorum. Kendi hevesi, hayali peşinde koşmalı insan. Başkasının uygun gördüğü hayalin peşinde değil. 

'Size yol gösteren bir büyüğün varlığı önemli'

Kariyerinizde, Maliye’de banka murakıplığına sonra da CEO’luğa kadar birçok kilometre taşı var. Nasıl bir maratondu bu?

Uluslararası İlişkiler, Siyasi Tarih, Sosyoloji, Siyasal Düşüncelere merakım vardı. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne girmekle şevk duyduğum konularla tanışmış oldum. Daha ne ister insan? Tarık Zafer Tunaya olmak üzere çok değerli hocalardan iyi bir eğitim aldım. Babanız rahmetli Erdoğan Alkin gibi değerli hocalarımızın sevdirdiği ekonomi disiplini ile tanıştım ve çok sevdim. Tüm bunlar 1983’te mezun olmadan önce daha okul sıralarında bana adeta yol haritası çizen bir büyüğüm sayesinde anlam kazandı.

İnsan hayatında yol gösteren bir kişinin önemi büyük değil mi?

Hem de nasıl? Babamın Pamukpınar Köy Enstitüsü’nden sınıf arkadaşı olan, Türkiye’nin ilk ve son ‘Yerel Yönetimler Bakanı’ Mahmut Özdemir hesap uzmanlığı kariyerinden geliyordu. Biraz sohbet ettikten sonra stratejiyi çizmeme yardımcı oldu. Okuduğum bölümümü bitiren öğrenciler için en prestijli mesleklerin hesap uzmanlığı, yeminli murakıplık ve maliye müfettişliği olduğunu aktardı. Çünkü doğrudan bakana bağlı çalışıyorlardı. “Sen aralarından birini seç, sınavına gir” derken, eski sınav sorularını da nereden bulacağımı söyledi. “Ne yapıp et İngilizce öğren” diye de ekledi.

Ve böylece başladı kariyer yolculuğu…

Böyle başladı. Murakıp oldum. Daha sonra Hazine bursuyla ABD’de Kalkınma Bankacılığı alanında yüksek lisans ve çeşitli eğitimler aldım. Mesleğimle alakalı ne varsa okudum. Türkiye’nin dünyaya entegre olduğu yıllardı. Ben de doğru bir rotadaydım diyebilirim. Gençlere imkan yaratıp yurt dışında yüksek lisans yapmalarını öneririm. Ben devletin bursuyla gittim. Şimdi olanaklar başarılı insanlar için çok daha fazla. 

'Sınav sistemini değiştirmek isterdim'

Yurt dışı tecrübesi neden önemli?

Çünkü birkaç günlük seyahatlerle bir ülkeyi anlamak mümkün değil. Uzunca bir süre kalmalısınız ki, nasıl düşünüyorlar, nasıl konuşuyorlar ve nasıl iş yapıyorlar anlayasınız. Birbirini anlayamayan toplumların bir araya gelip dünyanın refahı için değer yaratma imkanları pek yok. Hatta hiç yok. Mükemmel İngilizce öğrenmek, bence bugün gençlerin kendilerine yapacakları en doğru yatırım. Hem kendi dilinde hem de İngilizce olarak kendini ifade edebilen bir insan olmak çok önemli. 

Kariyer planı yapanlar neye dikkat etmeli?

Kariyer yaparken gelecekte birçok şeyin değişeceğini hesaba katmak lazım. Üniversiteden mezun olan bir gencin önünde en az 40 yıllık bir çalışma süresi var ve bugünden planlamak mümkün değil. Bugün birçok mesleği 1990’ların başında hayal etmek bile mümkün değildi. Bu sebeple geriye değil ileriye doğru bakmak gerekiyor. Değişimin hızı artıyor. 1985’ten bu yana geçen zamanda, belki de geride kalan binyılda görülen değişimden daha fazlasına şahit olduk. Gençler önümüzdeki 40 yılda en az 3-4 kere kariyer değiştirecekler. Buna hazırlıklı olmaları önemli.

Eğitim isteminde neyi değiştirmek isterdiniz?

Çocuklarımızı sürekli yarıştıran sınav sistemini değiştirmek isterdim. Bu sistem herkesin hayata kendini başarısız hissederek başlamasını sağlıyor. İnsanları, meslekleri ve hevesleri kendine göre sıralayan sınav sistemi bana göre potansiyelimizi köreltiyor. 

'Akademisyen olmak isterdim açıkçası...'

Başarıyı ya da başarısızlığı nasıl idare ediyorsunuz?

İş hayatını çok fazla önemseyenler bilmeli ki sosyal hayat daha önemli. İşsiz kalabilir insan ya da terfi etmeyebilir. Ancak bunlar halledilir. Fırsat bitmez. Ancak sosyal hayatta, evde, ailede arkadaş çevresinde başarısızlık kolay halledilemez. Hele ki sağlığı unutarak çalışmanın kimseye faydası yok. Böyle düşündüğüm için iş hayatındaki dalgalanmalardan fazla etkilenmedim açıkçası. Hevesimi kırmadım. Kimse de kıramadı.

Geçmişe dönseniz kariyerinizde yine bu rotayı çizer miydiniz?

Hayalime uygun bir eğitim aldım. Bundan vazgeçmezdim ama ailemin maddi durumu daha iyi olsaydı belki hevesli olduğum alanlarda akademisyenliği seçerdim. Bu sebeple Altınbaş Holding ile Üniversitenin beraberliği beni mutlu ediyor. 

 Şeffaf ve gönülden cevaplarınız için teşekkür ediyorum

Benim için de keyif oldu. Hem DÜNYA Gazetesi okurlarına hem de gençlere başarılar diliyorum.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar