Hızlı koşamıyorsan doping yap!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

EKO ANALİZ / Alaattin Aktaş ala.aktas@gmail.com Türkiye İstatistik Kurumu, gayri safi yurtiçi hasıla serisini revize etti ve gördük ki aslında zannettiğimizden daha zenginmişiz. Daha fazla milli hasıla yaratıyor, ülke olarak pek farkında olmadığımız bir bolluk ve zenginlik içinde yaşıyormuşuz. Gayri safi yurtiçi hasıla, sonuçta bir tahmin. Elbette bilimsel yöntemler izleniyor, ama ne olursa olsun yapılan bir tahmin ve bire bir gerçeği yansıtması beklenemez. Zaman içinde ölçme yöntemlerinin gelişmesine paralel olarak bu tür serilerde revizyonlara gidilmesi de normal. Dolayısıyla yanılgı payı her zaman için söz konusu. Eski seriye göre bulduğumuz rakamlara kıyasla yeni serinin daha bilimsel olduğunu, hatta bunun bile gerçeği yansıtmaktan uzak kaldığını söyleyenler de var. Kuşkusuz vatandaşın kafasını kurcalayan, 2006 için 7 bin 500 dolara revize edilen kişi başına gelirin nerede olduğu veya kendisinin neden böylesine bir gelir elde edemediği. Tabii ki, söz konusu rakam ortalamayı gösteriyor ve herkesin bu düzeyde gelir sahibi olmasının beklenemeyeceği ortada. Biliniyor ki, ortada ciddi bir gelir dağılımı sorunu var. Ayrıca, acaba bu düzeydeki kişi başına gelir ne kadar doğru, ne kadar gerçekçi, bu detaya, yani, kişi başına geliri bu düzeye taşıyan kura bakmak gerekir. 2006 için 7 bin 500 dolar olarak hesaplanan kişi başına gelir, belli ki 2007 için daha da yüksek düzeyde oluşacak. Ama biliyoruz ki, Türk parası çok değerli. Acaba, son günlerdeki eğilim hızlanır ve Türk parasının köpüğü bir miktar da olsa alınırsa, milli gelir dolar bazında nereye iner, dolayısıyla kişi başına gelir ne olur, düşünmek gerekir. Gerçekçi olmadığını herkesin kabul ettiği bu kur düzeyiyle oluşan ve herkesi pek mutlu eden dolar bazındaki bu seri, bir süre sonra bu kez üzüntü kaynağı haline gelir mi, bilinmez. İrdelenmesi gereken bir başka detay, nüfusumuzla ilgili. Kişi başına gelirimizi büyük göstermesi o kadar önemli değilse de, nüfusun gerilediğine ilişkin veriler, mide bulandırıyor. Haydi 22 Temmuz seçimine dönük kaygıları da bir kenara bırakalım, şunu sormak hakkımız değil mi: "Nüfusumuzun azalması gibi bir istatistik ortaya çıkaran kuruluş, milli gelir serisinde de hata yapmış olabilir mi?" Bilemeyiz tabii ki. Milli gelir, ölçülmesi en zor büyüklüklerden biri. Hani neredeyse, Nasrettin Hoca'nın, "Dünya'nın merkezi ayağımın altındaki yer, inanmıyorsan sen de ölç" demesi gibi. Tabii ki bu durum bizim için geçerli, konunun uzmanları eminiz önümüzdeki günlerde yeni seriye ilişkin detaylı çalışmalar yapacak; varsa bu çalışmanın aksak yönlerini ortaya koyacaklardır. TÜİK tarafından dün açıklanan sanayi üretimine ilişkin veri de, bu yılki büyümeye ilişkin umut verici bir düzeye işaret ediyor. Ancak, bu yargı, yalnızca bu yıla bakılırsa doğru. Toplam sanayi üretimi, ocak ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 11.7 artış gösterdi. Çok iyi bir oran. Ne var ki, geçen yılın ocak ayında bir önceki yıla kaydedilen artışın oranı yüzde 15'ti. İmalat sanayiinde geçen yıl ocakta 2006'ya göre yüzde 15.5 artış vardı; bu yıl, geçen yıla göre sağlanan artış ise yüzde 11.7'de kaldı. Ancak, sanayi üretimindeki artışın hız kesmiş olmasına ne şaşırmak gerekir, ne de hayıflanmak ve üzülmek... Artışın hız kesmesi çok normal; hatta ithal mallarla böylesine haksız rekabet yaşanan bir ortamda bu bile olağanüstü bir oran sayılır. Artışın hız kesmesi karşısında hayıflanmaya ve üzülmeye de hiç gerek yok; bir milli gelir serisi revizyonuyla zaman içinde her şey düzeltilir, olur biter...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar