Kimlik iktisadi

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

2007 krizi anaakım iktisadı çıkmaza sürükledi. Çünkü sorunlar karşısında ürettiği politikalar çözücü olmadı. Bu da egemen iktisat ideolojisinin karşısında yıllardır sindirilmiş olan iktisadi yaklaşımları yavaş yavaş öne çıkartmaya başladı. Bunlar arasında kurumcu iktisadı, davranışsal iktisadı sıralayabiliriz. Kimlik iktisadı da yeni bir araştırma alanı olarak karşımıza çıkmakta.  Bu konuda geniş kabul görmüş George A. Akerlof ve Rachel E. Kranton tarafından yazılan   “Kimlik İktisadı” (Tam adı: Kimlik İktisadı, Kimliklerimiz, İşimizi, Ücretimizi ve Refahımızı Nasıl Şekillendiriyor?”) başlıklı kitap nihayet bu yılın başında Türkiye’de yayınladı. 

Kimlik iktisadı neden önemli? Çünkü Akerlof ve Kranton’un analizi ile iktisat   gerçek hayata yaklaşıyor. Kimlik İktisadı “iktisadi ve toplumsal hayatı yakından gözlemleyerek ve mevcut teorileri dönüştürerek iktisat bilimini değiştiriyor.” Aslında yaptıkları “kimlikleri ve normları (yaşamınızda kabul ettiğiniz değerleri)” iktisada dahil etmek olarak özetleyebiliriz. 

Akerlof ve Kranton analize şöyle başlıyor: Elli yıl önce iktisat teorisi çoğunlukla iki piyasa yapısını ele alıyordu: tam rekabet ve tekel. Fakat otomobil, havayolu ve petrol endüstrileri de dahil olmak üzere, çoğu endüstri, bu iki kalıba uymaz. Yine iktisadi araştırmalar elli yıl önce de piyasadaki tüm katılımcıların, herkesle aynı bilgiye sahip olduğunu varsayıyordu. Hiçbir şey alıcılardan ya da satıcılardan gizli kalmıyordu. Fakat bugün ürün piyasasında, sigorta piyasasında ve işgücü piyasasındaki sözleşmeleri incelediğimizde, bilginin asimetrik olduğunu ortaya çıkmaktadır. (Nitekim Türkiye’de hükümetin araç sigortalarına yönelik yaptığı düzenlemeleri düşününce, sigorta primlerindeki yükselişin altında asimetrik bilginin neden olduğu maliyet, fiyat artışı olduğu ortaya çıkıyor). 

İktisatçılara bu kabule hemen sarılmasa da kimlik iktisadının da içinde yer aldığı davranışsal iktisat, iktisat teorisini psikoloji biliminin bulgularıyla daha uyumlu hâle getirdi. Artık en azından bazı “iktisatçılar yanlılığın olması (present bias), alışkanlıkların oluşması (habit formation) ve kayıplardan kaçınma (loss aversion) gibi tam rasyonellikten (perfect rationality) sapmaların olduğu durumları”  kabul ederek işe başlıyor.   Bu bağlamda Gary Becker’ın da etkisi ile, iktisatçılar toplumsal sorunlar (cinsiyet, ırk ayrımcılını, kötü aile düzeni, suç işleme gibi konular) üzerine eğilmeye başladılar. Kitap bu elli yıllık süreç de davranışların ve kimliklerin, bireylerin, firmaların tercihleri üzerinde etkilerini  ve sonuçlarını  bir gelişim süreci içinde bize özetliyor. 

Kitabı okurken, ülkemizde çıkar çatışmalarını, terör sorununu, güvensizlik ortamını, Ortadoğu’da da yaşananları düşündüm. Böyle baktığımızda, Ortadoğu’daki mezhep çatışmasının (kimlik çatışması) sosyal dokuyu yok ederek, ekonomileri çökerterek yaptığının, aslında bir kimlik arayışının sonucu olduğu ortaya çıkmaktadır.

Kitapta sözü edilen “Güven, diktatör ve kamusal mallar oyunu” üzerine yapılan deneysel analizleri anlamaya çalışırken, yaşadığım ülke ve ortam nedeni ile kendimi de bu oyunun içinde bir küçük rol çalan olarak görmedim dersem yalan olur. Kitabı okuduğunuzda sizde  kendinize (hatta ailenize, firmanıza) bir rol çıkaracaksınız.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019