Koalisyon protokolü: 4 / Rekabet gücü yaratmak ve sürdürmek için

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com

Seçim sonrasında milli iradenin “koalisyona işaret etmesi” üzerine, ülkenin geleceğini inşa etmek için dünya genelinde  hangi eğilimlerin izlenmesi gerektiğine ilişkin düşüncelerimizi paylaştık: Önce “genel eğilimleri” sıraladık. Bir sonraki yazıda “yapı değiştirici eğilimlerin” bir dökümünü yaptık. Üçüncü yazı “kapsayıcı kurumlar oluşturmayı” zorlayan eğilimler üzerineydi. Bu son yazıda da “rekabet gücü yaratmayı ve sürdürebilmeyi” belirleyen eğilimlerin neler olduğunu anlatmaya çalışacağız. Zihnimizde kristalleşen 40 kadar eğilimden söz ettik. Biraz daha ayrıntılı araştırma yaparsak bir dizi eğilimi daha ekleyebiliriz. Başlıca eğilimleri aktarırken vermek istediğimiz mesaj çok açık: Eğilimlerin fırsat ve tehlikelerini hesaba katmadan hayatı yönlendirecek kararlar almamız, uygulamaları hayata taşımamız mümkün değil!

Rekabet gücünü etkilediğini gözlediğimiz bazı eğilimler şöyle:
1. Teknolojiye erişilebilirliğin kolaylaşması, teknolojinin yarattığı “kalite homojenliği”, üretimi menşe-odaklı olmaktan çıkarıyor; satışları da “marka ve imaja bağımlı” hale getiriyor. Marka ve imaj sorunlarını irdelemeyen ve çözümler üretmeyen bir protokol gelecek inşasına yardımcı olmaz.
2. Dönüştürme ve işlem maliyetleri arasındaki dengenin, işlem maliyetleri lehine gelişmesi, analizle yönetim ihtiyacını artırıyor. İşlem maliyetlerinin artması, aynı zamanda işyeri yönetiminde bağımsız değişkenlerin de artması anlamına geliyor. Bağımsız değişkenlerin yönetiminde kolektif önlemlerin hayatı önem taşıdığı biliniyor. Maddi ve kültürel zenginlik üreterek, toplum refahını artırma iddiasını taşıyan her belge, yeni ticaret örgütlenmesini belirleyen bu etkenlere karış alternatif tepki biçimlerini ortaya koymalı.

Gelecek planlaması
3
. Satıcı piyasalar egemenliğini, hızla alıcı piyasaların egemenliğine bırakıyor. Herhangi bir elektronik araçla erişebildiğimiz her yerdeki üreticiler potansiyel rakibimiz, tüketiciler potansiyel müşterimiz. Böylesine geniş kapsamlı pazar ağında kolektif iş istihbaratı, serbest ve adil piyasada girişimcinin rekabette şans eşitliğini korumanın araçlarından biri haline geliyor. Siyasi irade kolektif gücünü iş istihbaratı için nasıl kullanacağını da protokollerde paylaşmalı.
4.Yatırım cazibesi yaratmak için, geniş pazar, merkezi konum, dışa ve dünyaya açık algı, nitelikli ve yenilikçi işgücü, ileri düzeyde gelişmiş fiziki sermaye stoku, yüksek düzeyde gelişmiş hukuk sistemi, güçlü orta sınıf,dünyanın kabul ettiği marka gerekiyor. Bu temel sorunlarla ilgili fikrini açıklamayan bir protokolun kitleler arasında karşılık bulmayacağı bilinmeli.
5. Birikim,bilinç, bakış açısı, buluş, beklenti ve bereket üretimi insanı gelişmenin özü. Birey, topluluk ve toplum bilincinin bileşenleri olan “çevreyi sezme, öğrenme ve açıklama”, “kendi olanak ve kısıtlarını bilme” ve “gelecek planlama” gelişmede “öncelik belirleme”, “öngörme ve önlem alma disiplini” önem taşıyor. Çerçeve konuları tartışırken, mikro ölçekteki bu konuları nasıl ele alacaklına ilişkin protokoller ciddi şeyler söylemeli.
6. İnsan doğasının evrimindeki hızlanma, erişilebilirliklerin yarattığı kültürel etkileşim günümüz insanınını derinden etkiliyor. Yeni iletişim, etkileşim ve eklemlenme sürecinde toplumun yararlarını en çoğa çıkaracak önlemler gerektiriyor; protokollerde siyasi irade bütün bu alanlarla ilgili analiz ve sentezlerini net olarak ortaya koymalı.
7. Eğilimlerin yarattığı değişim ve dönüşüm; dünü, günü ve yarını planlamanın “dilini” değiştiriyor: Adlandırma, kavramlaştırma, düşünce, projelendirme ve kapsayıcı kurumlar yaratma süreçleri  farklılaşıyor. Siyaset farklılaşan dili sorun etmiş, bir senteze ulaşmış olmalı.
 

Kötülük üstüne kutsal şal örter...
8
. İnsan doğasının haklı çıkardığı “kötülük asla çıplak gelmez ,mutlaka üzerine kutsal şal örter” genellemesini aşacak bir “şeffaflık”, “hesap verebilirlik” arayışı da siyasi irade belgelerinde yer bulmalı.
9. Toplumsal ilişkilerde mekandan bağımsızlaşma çok uzaklarla etkileşim içine girebilme, mekan mesafelerini yeniden tanımlamayı gerektiriyor. Ani temasların etkileri giderek artıyor. Gelecek inşa etme iddasında olan bir programın içeriğinde bu konular da ağırlıklı olarak yer almalı.
10. Değişim ve dönüşümlerin niteliği, popülist aşırılığın basit formüllerine sığınılması durumunda zayıflıyor. Hızlı ve sürekli değişim sosyal sorunların keskinleşmesine yol açıyor; küllenmiş önyargıları  öne çıkaran çatışmalar diriliyor. Açgözlülük ve sorumsuzluk, aklı bir inanca ve ideolojiye, önyargıya, yerleşik doğruya, kalıp düşüncelere ve ezberlere teslim etme tehlikeli hale geliyor. Farklı seçimleri olan ve gelecek inşa etme iddiası taşıyan lider eksikliği  toplumun enerjisini ciddi biçimde israf ediyor. Sloganların ciddi fikirlerin yerine konması iç barışı  zedelediği gibi, toplumda uzlaşma iklimini de bozuyor. Kibir ve üstünlük inancı, kapsayıcı değil ayrıştırıcı davranışları besliyor. Ödünsüz gözetim ve denetim eksikliği, adalet duygusunu zedeliyor; temel güç kaynağı olan karşılıklı güveni sarsıyor; çürütüyor. Bütün bu temel girdileri dikkate almamış bir siyasi irade belgesi ne işe yarar?

Başlıklar halinde sizlerle paylaştığımız 40 eğilimin hükümet programlarında yer alması gerektiğine ilişkin düşüncelerimizi “ütopik” bulanlar olacaktır. Zaman en büyük tanıktır; çok uzaklarda değil, 5 yıl sonra bu konular üzerinde düşünenler, o eğilimler üzerinde  odaklanmanın ne kadar gerekli olduğunu çok somut ve yaşanmış örneklerle değerlendirebilecektir. Yaşarsak bu genellemenin doğruluğunu birlikte test ederiz.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar