KOBİ'lerin "desteklenmesine" ilişkin "dil" deği

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com

Ülkeler kolektif kaynaklardan ne zaman "teşvik" etmelidir? Bu sorunun değişik yanıtları olabilir; birkaçını sıralayalım:

• Ülkeler geleceklerini güven altına almak için gıda ve savunma gibi bazı "hassas alanları" korur.
• Yeni başlayan, ilerisi için potansiyel zenginlik alanı olarak değerlendirilen "bebek endüstrilerini" destekler.
• Günümüzde elektronik ve dijital alan gibi  " sürükleyici"  alanların gelişmesinin önündeki engelleri kaldırır.
• Başka ülkelerin "açık ve gizli desteklerle"  serbest ve adil piyasa koşullarını bozarak "haksız rekabet yarattığı" alanlarda kendi girişimcisin "şans eşitliğini" korumak için koruma araçları kullanır.
• Piyasa yetersizliği nedeniyle spekülasyona konu olan alanlarda "fiyat istikrarı"  için kolektif kaynak desteği yapar.
• Bozulan gelir dağılımında "düşük gelirli yurttaşları" rahatlamak için kolektif kaynak desteği sağlar.
• Yenilik yaratmak için gerekli kaynağı olmayan girişimciye destek sağlanarak, Ar-Ge, İnovasyon, marka ve imaj yaratma gibi yeniliklerin önü açar.

Kolektif kaynaklardan sağlanan desteklerin yerini bulması, desteğin çift yönlü yapılmasını gerektirir: Birincisi, koruma, geliştirme ve istikrar için yapılanıdır; ikincisi de "üretken kapasitelerin" artırması için... 

Ödünsüz gözetim ve denetim

Korumaların ve desteklerin yerini bulabilmesi için, "korunan alanların ödünsüz gözetim ve denetimi" gerekir.
Türkiye'de küçük ve orta ölçek yapıda kamu fonlarından yapılan desteklerin istenen sonucu yarattığını söylememiz güç.

Desteklerin başarılı olabilmesi için öncelikli sorunumuz, ülkemizde yayınlanan verilerin "net bilgi sahibi" olmak için yeterli olmamasıdır. Üretimin bütün alanlarında "net bilgiyi sağlayacak dinamik envanter"  eksiğini aşmadan destekleme fonlarının yerli yerine gitmesini sağlayamayız.

İkinci eksiğimiz, etkin bir yönetişimin temel bileşenlerinden olan "ödünsüz gözetim ve denetim"  mekanizmalarıdır. Projelerin fizibilite aşamasında analizini yapacak gerçek anlamda bir uzman örgütlenmesine sahip değiliz. Kamu destekleri izinlerini verenlerin, projelerin yaratmak istediği sonuç ile ulaştıkları sonuçlar arasındaki sapmaları belirleyecek mekanizmaların yetersizliği inanılmaz bir israfa yol açmaktadır.

Üçüncüsü yargı ve seçimlerimizin doğruluğunu sağlayan net bilgi, etkin koordinasyon ve odaklanma konusundaki eksiklerimizdir. Üretim alanı seçiminden yer seçimine, üretim süreçleri seçiminden teknolojik donanıma, faktör koşullarından talep koşullarına, yeni ticaret ağlarında konumlanmadan birikim yeteneğini uzun dönemli koruyacak yönetişim ilkelerine kadar bütün karar mekanizmalarını yenilemek gerekmektedir.

Dördüncüsü, destekleri bir fetiş haline getirmemektir. Destekler paylaşılan bir strateji kavramına dayanmalıdır. Destekler, kapsayıcı kurumların paylaşımcı ve katılımcı anlayışıyla tanımlanmalıdır ki ortak dilin enerjisinden yararlansın. Hesap verilebilir olmayan, ödünsüz gözetim ve denetimden geçirilmeyen her destek israfa açıktır. Kamu fonlarından desteklerin haklı nedenleri olmalıdır; o zaman gelişme yaratmanın gerek şartı haline gelir. Yeter şarları ise ciddi bir örgütlenmeyle kaynakların nasıl bir sonuç yarattığının ödünsüz gözetlenip denetlenerek, geri bildirimlerle kaynak veriminin artırılmasıdır.

KOBİ Entelektüelleri

Ülkemizde küçük ve orta ölçek yapının gelişmesi üzerine ciddi bir entelektüel taban oluşmuştur. KOBİ'lerin erişebilirliklerini artıracak, verimliliklerini yükseltecek çok değişik düşünceler günlük medyada yaygın biçimde tartışılmaktadır.

Üretim örgütlenmesi, endüstri-devlet ilişkileri ve devletlerarası ilişkiler köklü biçimde değiştiğine göre, KOBİ entelektüellerinin de dilini değiştirmesi gerekir. Dünya genelindeki yeni eğilimlerin gerektirdiği dili kullanabilirsek, KOBİ'lerin gelişmesine kattığımızın değerini artırabiliriz. Günlük medya dilini kullanarak KOBİ'lere ciddi değerler katamayız.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar