Koç, ‘Türkiye’ye 15-20 yıllık plan lazım’ diyor…

Hakan GÜLDAĞ
Hakan GÜLDAĞ hakan.guldag@dunya.com

Madrid’deyiz… 

Beko’nun büyük sponsor olduğu Dünya Basketbol Şampiyonası’nda… 

Final gecesi öncesinde, Koç Holding yöneticileri ile aynı masada sohbet ediyoruz… 

Masada, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç , yönetim kurulu üyeleri ve yöneticileri var… 

Hemen söyleyeyim, Koç, Türkiye’nin farklı bir büyüme modeline ihtiyacı olduğunu düşünüyor… 

Madrid’deki sohbetimizde, son büyüme rakamlarının “Türkiye gibi genç bir nüfusu beslemeye yetmeyeceğini” vurguladı. 

İşte, Mustafa Koç’a sorduğumuz sorular ve yanıtları: 

★ ★ ★ 

İkinci çeyrek büyüme rakamları açıklandı. Yüzde 2.1’lik bir artış var. Yılın ilk yarısı olarak da yüzde 3.3’lük bir büyüme var. Hedef yüzde 4 olarak açıklanmıştı. Nasıl değerlendiriyorsunuz büyüme rakamlarını? 

“Doğrusunu söylemek gerekirse” dedi Koç, “İkinci çeyrek büyüme rakamı bizim tahminlerimizin altında. Senenin gidişatına göre rakamlar değişiyor. Yine değişebilir. Biz de değiştiriyoruz. Yılbaşında bütçeyi yaparken büyümeyi yüzde 4-4.5 olarak öngörmüştük. Şimdi yıl sonu için büyüme rakamını yüzde 3 olarak görüyoruz…” 

★ ★ ★ 

Peki, yeterli mi bu büyüme oranı? 

“Kesinlikle değil. Türkiye için yeterli bir büyüme değil. Bunu söylemek için de NATO’da roket mühendisi filan olmaya gerek yok. Maalesef öyle bir ikilemdeki Türkiye… Bir yandan genç nüfusunu beslemek, bakmak için yılda en az yüzde 5-5.5 büyümesi lazım her sene. Ancak bunu biraz aşınca da, biraz yüksek büyüyünce de cari açık canavarı çıkıyor ortaya…” 

★ ★ ★ 

Devam etti Koç: 
“Sanayimiz katma değer yaratacak ürünleri üretemiyor. Böyle bir ikilem içindeyiz. O yüzden bunun orta ve uzun vadeli devlet boyutunda ciddi biçimde düşünülmesi lazım. Büyüme konusunun ciddi biçimde tekrar ele alınması lazım. Devlet boyutunda ama özel sektörle birlikte ele alınması lazım, bir model olarak. 15-20 seneyi kapsayacak bir plan. Bunu bir an evvel devreye sokmak lazım… ” 

★ ★ ★ 

‘Nasıl’ diye soruyoruz? 
“Bunu yapan ülkeler var. Ben o ülkelerin adını vermemeyim şimdi. Rekabetçiliğimizi artırmamız gerekiyor. Büyük alıcı olarak devletin desteklemesi lazım…” 

Şimdi bizde de, bu yönde bazı adımlar atılıyor diye söze giriyoruz, “Kamu alımlarında yerli ürüne öncelik vermek, katma değerli ürünü desteklemek gibi…” 

“Evet” diyor, “Çok önemli. Göreceğiz bakalım…” 

★ ★ ★ 

“Ama” dedi Koç, “Bunları söylerken, yüzde 2.1’lik büyümeyi de küçümsemeyin. Daha kötü de olabilirdi…” 
Sonra, 17 ve 25 Aralık süreçlerine dikkat çekti: 

“Aralık sonundaki gelişmeleri kimse hesaba katmamıştı. Ondan sonra belirsizlik oluştu. Arkasından seçim. İki tane seçim oldu. Şimdi bir de genel seçim geliyor. Bir de etrafta olanlara da bakmak lazım. Kuzeydeki ve güneydeki olaylara… Onları da katarsak, yine de iyi-kötü gemi yüzüyor. Bunu da göz ardı etmemek lazım…” 

★ ★ ★ 

2014 FIBA Dünya Kupası finali öncesinde Madrid’deki sohbet döndü dolaştı “inşaat-sanayi” ikilemine geldi. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın, ekonomide sanayinin payının giderek azaldığı, bu süreçte inşaatın öne çıktığı, Türkiye ekonomisinde sanayi payının tekrar artması gerektiği yönündeki açıklamalarını sorduk: 

“Ali Babacan yüzde 100” haklı dedi Mustafa Koç, “Endişelerine tamamen katılıyorum. Bakın, Allah korusun, çok kötü bir kriz olduğunda, elle tutulur varlıklar büyük önem kazanıyor. İşte 2001’de yaşadığımız kriz. 2008’de global krizde de gördük. Mesela Amerika’da… Fon yönetimleri, borsa, hep yaşandı bunlar. Bundan sonra da göreceğiz. Bir kriz olduğunda, bir anda elle tutulmaz olan varlık uçup gidiyor. Oysa bir fabrikanız, bir işletmeniz, reel bir varlığınız varsa, her zaman iyi kötü bir değer ediyor…” 

★ ★ ★ 

Mustafa Koç, o sırada Koç Holding CEO’su Turgay Durak’a döndü: 

“Turgay Bey, siz söyleyin, ekonomide sanayinin payını nasıl artıracağız?” 

Durak’ın yanıtı şöyle oldu: 
“Sadece Arçelik diye düşünmeyin ama bizim büyük şirketlerimizi, öne çıkan şirketlerimizi tüketici olarak desteklememiz lazım. O şirketler de, elleri rahatladığında, dünya pazarlarında ürünlerini, Türkiye’nin ürünlerini satmak için çok büyük atılım ve gayret içinde olmaları lazım. Konfeksiyonda, savunma sanayisinde, her alanda… Türkiye’de öyle iyi şirketler var ki… Sadece büyükler de değil. Çok özel mallar, niş ürünler üreten orta boy şirketlerimiz var. Bunları içeride, iç pazarda tüketici olarak bizler, büyük alıcı olarak da devletin desteklemesi lazım.” 

★ ★ ★ 

Söze Arçelik Genel Müdürü Levent Çakıroğlu devam etti: “Toplam rekabetçiliğimizi ve ihracatımızı artırmamız gerekiyor. Bizim Arçelik’teki hedefimiz bu . Katma değerli ürün ihracatı. Toplam ciromuzun yüzde 90’ından fazlasını kendi markamızla ihraç ediyoruz…” 

Çakıroğlu, ‘Arçelik’in dünya patent liginde ilk 200 arasına Türkiye’den giren tek şirket’ olduğunu hatırlattı, “Dünya Fikri Haklar Örgütü’ne Türkiye’den yapılan patent başvurularının üçte birini Arçelik yapıyor” bilgisini paylaştı ve hedefl erini açıkladı: 

“Faaliyet gösterdiğimiz bütün pazarlarda, tüketicinin tercih ettiği marka olabilmek…” 

★ ★ ★ 

Model tartışmasında son sözü Mustafa Koç söyledi: “Hatırlayın” dedi, “Birkaç sene önce Japonya’da büyük bir deprem oldu. Arkasından tsunami geldi. O sırada iki fabrika sular altında kaldı. Üretimleri durdu. Boya pigmentleri üreten fabrikalar. Onlarla birlikte neredeyse tüm dünya otomotiv sektörü durma noktasına geldi. İşte bizim de böyle katma değerli ürünlere, böyle fabrikalara ihtiyacımız var. Durdu mu, dünya durmalı! 

Ne zaman ki, birçok Türk şirketi kürüsel oyuncu ve bölgesel güç olur., Türkiye de dünyadaki konumunu güçlendirmiş olur…”

“DEİK’i bu şekilde devletleştirmek ne derece doğru zaman gösterecek”

Madrid’in öne çıkan semtlerinden Salamanca’da, Atletico Madrid takımında top koşturan Arda Turan’ın da gözdelerinden Ten con Ten adlı restoranda sohbetimize devam ederken, Mustafa Koç birden bir soru patlattı: “Ne düşünüyorsunuz, ne olacak bu DEİK’in hali?” Koç’un, erken davranarak, şaka yollu DEİK’i sorması masada kısa bir şaşkınlık yarattı. Torba yasayla faaliyetlerine yeniden düzenlemek üzere son verilen Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’na ilişkin soruyu biz soracaktık…

 ★ ★ ★ 

Kendimizi toparlayıp, “Asıl siz ne düşünüyorsunuz” dedik… “İnşallah hayırlı olur” dedi, “Öncelikle dış ilişkilerde veya dışarıdan yapılan operasyonların koordinesi çok önemli…” Peki, Ekonomi Bakanlığı’na bağlanmasına ne diyorsunuz? Doğru bir karar mı sizce? “Tüm bu temasların tek kanaldan yürütülmesi bence doğru bir şey. Bazen ortada bir kavram kargaşası yaşanıyor. Üç, dört ayrı kurum ayrı kanallardan gidiyor. Özellikle Amerika tarafında… Kafalar karışıyordu, 90’lı senelerden beri… Eğer onu önleyecek bir sistem ise, bence entresan olabilir. İnşallah da öyle olur. Ama doğru yapılırsa…” 

★ ★ ★ 

Mustafa Koç da bir dönem DEİK’te iş konseyi başkanıydı… Soruyoruz; “Siz bir sorun yaşamış mıydınız?” “Benim zamanımda da bazı problemler, bazı küçük sorunlar yaşıyorduk” dedi Koç, “Türk Amerikan İş Konseyi var, TUSKON, TÜSİAD; MÜSİAD var. DEİK var… Herkes aynı birimlere, aynı muhataplara, aynı STK’lara gidiyordu. Amerikalılar da haklı olarak, “Bize geçen hafta Türkiye’den filanca heyet geldi. Siz kimsiniz, kimi temsil ediyorsunuz’ diye soruyordu…” Sonra devam etti sözlerine: “O zaman bakanlıktan bağımsızdı konsey. . DEİK içerisindeki iş konseyleri kendi başlarına bağımsız olarak çalışırlardı. Çok da iyi çalışırdı. Ama tüm temaslar ve konuşulanlarla ilgili bakanlığıa her zaman bilgi verilirdi…” 

★ ★ ★ 

DEİK’in kamulaştırılması meselesinde ne düşündüğü soruldu Mustafa Koç’a… “Değişimi daha gelişmiş platformlarda ele almak daha iyi olabilirdi tabii…” dedi Koç, “Ama uzun zamandır ben yokum. Şu andaki yapı nasıl işliyor bilemiyorum. İşin iç yüzünü bilmediğimden çok fazla bir şey söylemek de istemiyorum. Böyle bir dönemde böyle bir devletleştirme… DEİK’i bu şekilde devletleştirmek ne derece doğru, bunu zaman gösterecek…”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar