Borçlanma, tüketim üretim konusunda rakamlar ne söylüyor?

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan osman.arolat@dunya.com

Bugünlerde bizim üzerine yoğunlaştığımız rakam, doların değeri. Dolar 3.30 sınırına dayanmış durumda. Dün öğle saatlerinde 3.29 seviyesindeydi. Ben o saatlerde Kalkınma Bankası kıdemli uzmanı Ali Eşiyok’un makalesini okuyordum. Eşiyok, İktisat Toplum dergisindeki makalesinde hane halkı borç yükü, harcanabilir gelir içerisindeki payı, tasarruf oranı, 2016 yılının altı aylık döneminde tüketim, yatırım, ihracat, ithalat ve büyüme rakamlarının yer aldığı tablolar vardı. Tabloları incelediğimde vardığım sonuç, rakamlar iyi şeyler söylemiyor, oldu.

Dolardaki hızlı yükselişin iyi şeyler söylemediğini biliyorsunuz.

Şimdi bir de makaledeki rakamlara bakalım:

• Hane halkı borç yükü 2008 yılında 136.5 milyon dolarken, bu yıl yüzde 319 artışla 433.2 milyon dolara yükselmiş.

• Bir başka tablodaki rakamlar, 2010 yılından bu yana konut kredilerinin 61 milyar liradan 151 milyar liraya, ihtiyaç ve diğer kredilerin 63 milyar liradan 159 milyara, kredi kart yüklerinin 44 milyardan 80 milyara yükseldiğini, taşıt kredilerinin ise 6 milyar liradan 9 milyara yükseldikten sonra son yılda yine 6 milyar seviyesine indiğini gösteriyor.

• Yazıda seçilmiş ülkelerde tasarruf oranlarıyla ilgili rakamların yer aldığı bir tablo da bulunuyor. Rakamlar Güney Kore, Türkiye ve Malezya’nın 2015 yılı, Çin, Hindistan ve Endonezya için 2014 yılı sonuçlarını gösteriyor. En yüksek tasarruflu olandan başlayarak sıralayalım. Çin yüzde 48.7, Güney Kore 34.5, Hindistan 33.1, Endonezya 31, Malezya yüzde 29.3, Türkiye 14.5.

• Yazıda bizimle ilgili yer alan bir diğer tablodaki rakamlar, ülkemiz için 2008 krizi öncesi ve kriz sonrasını karşılaştırmamıza imkan veriyor. 2002-2007 dönemi yıllık büyüme ortalamamız yüzde 6.8 iken, 2008-2015 yıllık büyüme ortalaması yüzde 3.4’e geriliyor. Aynı dönemlerde özel tüketim yüzde 7.3’ten 2.8’e, kamu tüketimi yüzde 7.3’ten, 2.8’e geriliyor. Yatırımlar yüzde 15.2’den 3.5’e düşüyor. Yıllık ihracat artışı yüzde 7.8’den 4’e, ithalat yüzde 15.8’den 2.7’ye iniyor.

Eşiyok’un makalesinde yer alan bu rakamlar, Dünya Bankası ve kamu kurumlarımızdan derlenmiş sağlıklı veriler.

Peki, bu rakamların ortaya koyduğu tablodan ne anlamalıyız?

Bu rakamlar, bize yeni bir kalkınma dönemine ihtiyacımız olduğunu ve reformlar içeren, süreklilik taşıyan bir programa ihtiyacımız olduğunu gösteriyor.

Bunun neleri içermesi gerektiğini, toplumun bütün üreten kesimleriyle tartışarak, bir yol haritası ortaya koymalıyız. Rakamların bize söylediği budur...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar