Büyüyen kaynak sıkıntısı kırılganlık algısını güçlendiriyor!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN dunyaweb@dunya.com

Ekonomi yönetiminin tasarım ve girişimleri, kaynak sıkıntısının oldukça ciddi bir sorun olmaya başladığını düşündürüyor! Meclis Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen tasarı ile 100’den fazla kurumdan varlık ve ticari hisselerini özelleştirme idaresine devretmesi isteniyormuş ve bunların ihale yasası kapsamı dışında değerlendirilmesi söz konusu olabilirmiş!  

Bankacılık sistemi faizleri düşürmeye ve daha çok kredi vermeye zorlanıyor! Bu konuda tehlike sınırları zorlanıyor. Sermaye piyasaları konusunda da benzer bir durum yaşanıyor; yerleşiklerin daha fazla risk almaya ikna edilmesi ve kaynak sıkıntısının aşılmasına katkı yapması isteniyor. 

Ülke genelinde olumsuzlaşmaya devam eden koşullar nedeniyle faaliyet gelirleri azalırken borçlar büyüyor, nakit akışları kırılganlaşıyor ve tasarruf sıkıntısı daha ciddi bir sorun haline dönüşüyor; bu sorunları ağırlaştıracak kısa vadeli zorlamalar ise geleceğe ilişkin belirsizliği artırıyor, beklentileri umulan rotada tutmak pek mümkün olamayacak gibi görünüyor. 

Türkiye Fonu, 45 yaşın altındakiler için zorunlu hale getirilen bireysel emeklilik ve Özelleştirme İdaresine devri öngörülen varlık ve ticari hisseler yolları ile kaynak yaratılmaya çalışılıyor. Eğer yapılan hesaplar tutarsa olumsuz eğilimlerin kırılmaya başlayacağı varsayılıyor. Yapılan hesaplar birbirini tamamlayan bir bütünlük sergilemiyor, içeride ve dışarıdaki koşulları dikkate almıyor. 

Ciddi tasarruf açığı olan bir ülke için kaynak yaratma olanakları sınırlıdır; ya dışarıdan gelecek, ya da para otoritesi devreye girecek. Ancak bu koşullarda geçici olarak faizler düşebilir, kredi hacmi artabilir ve arz edilen varlıklara talep yaratılabilir. Küresel ve bölgesel koşullar yabancı kaynak konusunda fazla umutlu olmamak gerektiğine işaret ediyor. Durum böyle olunca para otoritesi seçeneği zorunlu olarak ön plana çıkıyor ve içine düşülen çaresizlik nedeniyle yan tesirler büyük oranda hesaba katılmıyor! 

Dışarıdaki emsallerinden farklı olacağı anlaşılan Türkiye Fonunun orta vadede önemli boyutta kaynak yaratması hedefleniyor! Muhtemelen Özelleştirme İdaresinin satamadığı varlıklar ile Toplu Konut İdaresinin nakde çevirmeyi başaramadığı aktifler karşılığında bir çeşit gelir ortaklığı senetleri çıkarılacak ve bunlar kamu borç stoku dışında tutulacak; yaratılacağı varsayılan kaynaklar ile mucizelerin oluşması sağlanacak! 

Hemen yukarıda özetlemeye çalıştığımız hesap, Nasrettin Hoca’nın fıkralarını anımsatıyor! Küresel koşullar riskten kaçınma eğiliminin dalgalı bir şekilde belirleyici olmaya devam edeceğine işaret ediyor; söz konusu mucizeye destek vermesini beklememek gerekiyor. Hal böyle olunca dikkatlerin Merkez Bankası üzerinde yoğunlaşması kaçınılmaz hale geliyor! İşleyişin karmaşıklaşmasının sonucu değiştirmesini beklememek gerekiyor! 

Tüketim ve yatırım eğiliminin artması, artan kamu finansman ihtiyacının karşılanması büyük ölçüde para otoritesinin yaklaşımlarına bağımlı hale getiriliyor. Para aldatmacalarından medet umuluyor, olası faydadan çok daha büyük ve yıkıcı yan tesir olasılıklarına karşı herkesin kayıtsız kalacağı gibi anlamsız bir varsayım arkasına saklanılıyor! 

Kusura bakmayın, kangren olmaya başlayan sorunları ağrı kesiciler ile tedavi edemezsiniz! Bunları yaparken net yabancı sermaye girişi olmasını sağlayamaz, daha önce giriş yapmış olanların tedirgin olmasını ve risklerini azaltmaya çalışmasını önleyemezsiniz. Sorunları daha da ağırlaştırarak, finansal kırılganlığı azaltamaz ve fiyat istikrarını yeniden tesis edemezsiniz!  

Bugünün küresel koşullarına uyumlu olmayan hatalı tasarımları sürdürmeye çalışmak, çelişki ve çıkar çatışmalarını kimsenin görmeyeceğini varsaymak çözümlere hizmet değildir; çaresizlik bataklığında çırpınmaktır. 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar