"Döviz daha da artar mı" sorusunun yanıtı ekonomide değil, siyasette

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Son dönemde neredeyse herkesin kafasında aynı soru var: "Bir ekonomik kriz çıkar mı?"

Bu soruyla zaman zaman biz de karşılaşıyoruz. Yanıtımız şu oluyor: "Siz ekonomik krizden ne anladığınızı söyleyin, biz de yanıt vermeye çalışalım."

Krizin tarifinde zorlanılıyor. O zaman soru çok daha basit ve yalın hale getiriliyor: "Peki dolar daha da artar mı acaba?"

Malum, bizde kriz demek, dolar kurundaki artış demek. En azından çoğumuz iki kavramı aynı gibi algılıyoruz. Bu algı tümüyle yanlış da sayılmaz aslında. Türkiye şimdiye kadar en büyük ekonomik krizlerini ya dolar arttığı için yaşadı ya da kriz süreçlerinde dolar tırmandı gitti. Dolayısıyla bu benzetmede pek şaşılacak bir yön yok.

İşte bugünlerde en çok merak edilen, ekim ayıyla birlikte bir anlamda tırmanışa geçen doların bundan sonra daha da artıp artmayacağı...

Yazımızın ekinde bir grafik var. "Dolardaki artış hızlanır mı, hızlanmaz mı" diye papatya falı açanlara bu grafiği incelemelerini öneririz.

Son üç yılın aylık ortalama dolar kuru yer alıyor bu grafikte. 2014 ve 2016 yıllarında çok keskin hareketler yok dolarda. Hatta neredeyse yatay denilebilecek bir gidiş söz konusu. Ama 2015 hiç de öyle değil.

Bu yıla bakıyoruz, yılın ilk on ayı 2.80 ile 3.0 arasında geçmiş. Ekimle birlikte artış yaşanmış, bir ara 3.11 görülmüş, ay ortalaması da öyle anlaşılıyor ki 3.06 olacak.

Oysa 2015 yılına ocaktaki 2.33 ile giriş yapmışız; haziran ve temmuzu 2.70 ile geçirmişiz, eylül ayının ortalaması ise 3.00'ü aşmış.

2015'te ne yaşadık da böylesine hızlı bir kur artışıyla karşı karşıya kaldık... Hafızamızı yoklayalım. 7 Haziran'da bir genel seçim yaptık; bir türlü hükümet çıkaramadık oluşan Meclis'ten ve beş ay dolmadan 1 Kasım'da erken seçime gittik.

Uluslararası alanda da Türk parasının zayıf düşmesi sonucunu doğuracak gelişmeler oldu elbette, ama geçen yılki kur artışının altında yatan asıl etken bu iki seçim ve iki seçim arasındaki müthiş belirsizlikti.

Şimdi niye artmasın ki!

Türkiye bu yıl çok büyük bir badire atlattı. 15 Temmuz'dan söz ediyoruz tabii ki. Yönetim, meşru olmayan biçimde neredeyse el değiştirecekti. Yalnızca yönetim mi, demokrasi rafa kaldırılacaktı. Bu olumsuzluğun etkileri tahminlerden hızlı bir şekilde silindi ve döviz kuruna fazla bir yansıma olmadı.

Başka olumsuzluklar da vardı yıl içinde. Demokrasi tarihimizde pek rastlanmayan bir şekilde bir başbakan görevden alındı. Bunun etkisi de sınırlı oldu neyse ki.

Ama şimdi çok farklı bir yöne doğru yol almaya hazırlanıyoruz. MHP'nin, gerekçesi pek belli olmayan şekilde ön ayak olması ve destek vermesiyle Başkanlık yolunu açacak bir Anayasa değişikliğine gidiliyor.

Anayasa değişikliği için bir referandum yapılacak, sandık ufukta görünüyor. Yetmeyecek tabii ki bu. Çok büyük olasılıkla Anayasa değişikliği kabul göreceği için sandık bu kez de Başkanlık seçimi için gelecek ortaya.

Yani Türkiye, üç-beş ay arayla iki kez sandığa gidecek. Öyle sıradan sayılacak bir seçim sandığı da değil bu. Türkiye, yönetim şeklini oylayacak.

Şimdi böyle bir ortamda "Dolar artar mı, artmaz mı" ya da "Dolardaki artış daha da hızlanır mı" sorusunun yanıtı ne olabilir ki...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar