Eğin-Kemaliye muhteşem mi, nadir mi?

Hasan AKDOĞAN
Hasan AKDOĞAN GÜMRÜK VE DIŞ TİCARET hakdogan@akddenetim.com

Bugün sizlere muhteşem bir seyehat içeriğinden bahsedeceğim. İlgi çekeceği muhakkak. Türkiye’nin her köşesinde mutlaka bir güzelliği rastlarsınız ama burası bambaşka bir alem. 

Bolu’nun sulu yeşilinden gece saat 04’te yola çıktık. Ankara-Kırıkkale-Yozgat-Sivas güzergahı tamamlandığında yolculuk süresi dokuzbuçuk saat olmuştu. Zara’dan Divriği yolu virajlarla örüldükten sonra İliç üzerinden Eğin’e varmak için iki yol karşımızda bizi bekliyordu. Birisi Taş Yol’du. Şırzı’lı (Esertepe) Şadiye’nin oğlu Barbaros Hayrettin Selçuk Paşa bu yoldan daha önce geçtiği için korktu. Bu yolun 156 yıllık bir hikayesi var. 2002 yılında tamamlanmış ama ne yol… Kayaların içinden incecik tüneller açılmış Eğin’e varmak için zaman zaman uçurum kayalarının yüzeyine açılan bölümlerden de geçmek gerekiyor. Çok çok dar. Macerayı sevenler için bulunmaz Hint kumaşı.

İkinci yol tercih edildi ve virajlar aşılarak İliç üzerinden Fırat’ın anası Karasu takip edilerek Eğin’e varmak nasip oldu. 12 saat yolculuktan sonra Şırzı’da sabah birbaşka dünyaya uyanmak inanılmaz bir duygu. Kanyon önünüzde. Hertarafı dağlar ve sarp kayalarla çevrili vadide kurulu Eğin’e iniyoruz. Taşyol’un başlangıcında küçük kaya tünellerle köprüden geçip Eğin’in muhteşem manzarası ve kendine has mimarisi ile yeşillikler içindeki evleri insanın doğasına ansızın giriveriyor. Her köşede bir ayrı çarpıcılık. Evlerin kapıları birbaşka güzel. Hele üzerinde iki tokmak var ki birini erkekler alttakini de kadınlar çalıyormuş. Bunu Şırzı’lı Selçuk Gelibolu’lu Zafer’e ve Çorum’lu Serdal’a anlatıyor ve ben duyuyor vede o yaşananları üstüme giydiriyorum.

Dağ keçileri bol ve bol olduğu kadar sarp kayalıklarda keçilerle ayılarla yaşanan hikayeler gerçek bir doğal mücadeleyi gösteriyor. Kekliklerin nesli azalmış. Sebebini çevreciler araştırmalı. Kartal, ala güvercin, doğan ve envay çeşit kuş uçuyor bu vadide. Dut, pestil, bal, mis kokulu et, Lök Tatlısı yöresel yemekler tadılması gerekir. Şehirde oteller var. Türküleri dillerde. Şive dersen işletmeci Atilla’ya ğöre aynı Harput. Ama ben insanların “duruğu” demesinden Arapgir’in şivesini anlıyorum.

Gizemli bir Yakup (davet ettiğinde yanınıza bile oturmuyor) bir akşam Şırzı Köyü’nde Şadiye’nin evine konuk olan bu dört kişiye bir satıl yoğurt, bir sepet yumurta ve bir petek bal getiriyor ve selametle gidiyor karşılıksız. İşte Anadolu insanı diyoruz.

Kanyon muhteşem ötesi. Derinlik yakalardaki kayaların yakınlığı ile diklikleri dikkate alındığında dünyanın 2. kanyonu imiş Selçuk’un anlattığına göre. Buralara yazın turistler geliyormuş ama bana göre yüz katı fazla yerli ve yabancının burayı ziyaret etmesi gerekiyor. Kanyonun tepesinde atlama yeri var. Yarasavari atlayışlar yapılıyor. O tepelere çıkmak ve 1600 metrede antrikotla beslenmek de kısmetmiş. Atlama tepesi. 700 metre. Kayalararası yeşillik bulunan her yer bir köy olmuş. Türk-Ermeni-Rum köyleri şimdilerde isimler değişmiş. Çok sayıdaki köyün birbiri ile bağlantı yolları bile keşfedilmede sonsuz haz yaratabiliyor. Abdal Hıdır Türbesi’ne giden yol üzerinde Kırkgöz mesire alanı görülmeye değer. Tepelerden Eğin’e bakmak mümkün. Kayaların içinden kırk gözden akan buz gibi suların tadına doyum olmuyor.

Eğin Atatürk’ün isminden esinlenilerek Kemaliye olmuş Cumhureyet’in başlarında. Eğinlilere Atatürk İstanbul’un kasaplık işlerini vermiş. Selçuklulardan beri bir gelenekmiş kasaplık.

Karasu’da botla müzik eşliğinde kanyon turu inanılmaz zevekli. Nasıl olmasınki, sağınız solunuz dimdik kayalar yukarıda bir avuç gökyüzü altınızda akan nehir kıvrıla kıvrıla açıkhava tünelleri içinden geçiyorsunuz yarım saat böyle bir yolculuk dünya filimlerine bile konu olabilir. Dışarının 22 derecelik sıcağı nehir üzerinde 16 dereceye düşüyor. Üzüldüğümüz nokta nehrin sularının kirleniyor olması. Kekliklerin, kuşların neslinin azalması bu kirlilikle ilişkili mi diye düşünmemek mümkün değil. Çevrecilerin, doğa sporları yapanların, raftingcilerin, mağara turizmi yapanların, yeşilin envay türlüsünü görmek isteyenlerin, tarihle ilgilenenlerin, velhasıl tüm insanlığın merak ve zevkle gelebileceği bir şehir Eğin. Hozerkek av sahasının yanısıra tüm Batıh avcıların ilgisini çekiyor. Arıcılar ayıların saldırılarına karşı çare üretiyorlar.

Yeşilin tonları ve sarıya çalan renkler sonbaharı yaklaştırıyor gözlerimize. Akıllara ruhlara iksir etki zerkeden manzara.

Bolu’nun sulu yeşilinden Eğin’in türlü türlü yeşiline uzanan bu yolculuk dört günle sınırlanmamalı diyoruz. Darısı herkesin başına…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar