Enflasyonu düşürmenin yolu gıdanın ağırlığını azaltmaktan mı geçiyor?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Gıda ve alkolsüz içecekler grubundaki fiyat artışı ne zaman yüksek gelse hemen bu grubun TÜFE’deki ağırlığını tartışmaya açıyoruz.

Nitekim geçen yılın ilk on bir ayında gıda grubunda yüzde 2.28 artış olurken ve geçmiş yılların çok altında kalan bu oran sayesinde söz konusu grup toplam artışın düşük kalmasını sağlarken hiç aklımıza gelmeyen ağırlık konusunu, aralık rakamıyla birlikte birden hatırlayıverdik.

Çünkü, gıda ve alkolsüz içecekler grubunda ilk on bir aydaki yüzde 2.28 artıştan sonra aralıkta on bir aydakini aşan bir oranda, yüzde 3.29 oranında artış oldu. İşte bu yüzde 3.29 da aralık ayındaki TÜFE artışının yüzde 1.64 ile tahminlerin çok üstünde gerçekleşmesine yol açtı.

Sanki masa başında belirleniyor

Şimdi siyasiler yine “Gıdanın TÜFE sepetindeki ağırlığı değişmeli” demeye başladı. “Değişmeli” sözcüğünü, tabii ki “Azaltılmalı” diye okumak gerekiyor. Gıdanın toplamda geçen yıl için yüzde 23.68 olan ağırlığı aşağı çekilmeli ki, enflasyon da düşük çıksın.

Ağırlığın değişmesi gerektiğini söyleyenlere kulak verseniz, sanırsınız ki birileri oturuyor ve “Bu yıl TÜFE’de grupların ve maddelerin ağırlıkları şöyle olsun” diye karar veriyor.

TÜFE’de ağırlıkların değişmesi ve gıdanın payının azaltılması gerektiğini söyleyenler, bu ağırlıkların nasıl belirlendiğini bilmiyor olabilirler mi... Hiç sanmıyoruz.

Hem zaten bu belirlemenin nasıl yapıldığını bilmiyorlarsa, bu bir eksiklik.

Yok eğer belirlemenin nasıl yapıldığını bildikleri halde bu görüşü ısrarla ısıtıp ısıtıp önümüze getiriyorlarsa bu da iyi niyetten uzak bir yaklaşım.

Ağırlıklar nasıl değişti?

Gıda ve alkolsüz içecekler TÜFE içinde dörtte bire yakın ağırlığa sahip. Gıdanın ağırlığı yıldan yıla azalmakla birlikte hala ilk sırada.

Toplumda önemli bir kesimin ancak karnını doyuracak kadar gelir elde edebildiği gerçeği ortadayken gıdanın payının gelişmiş ülkelerdeki gibi çok çok aşağılara inmesini mi bekliyoruz acaba...

Gıdanın, TÜFE’nin baz yılı olan 2003’te toplam içinde yüzde 29.42 ağırlığı vardı. Ağırlık 2016’da yüzde 23.68’e indi; 5.74 puanlık bir azalma söz konusu. Yani gıdanın payı değişmiyor değil; değişiyor ama çok hızlı bir azalma da yok. Çünkü gelir düzeyinde çok belirgin bir iyileşme yok.

2016 itibariyle ağırlıkta gıdayı yüzde 15.93 ile konut için yapılan harcamalar, yüzde 14.31 ile de ulaştırma harcamaları izliyor.

2003’ten 2016’ya kadar olan dönemde ağırlıkta en büyük azalma gıdada gerçekleşirken, artışta ise ulaştırma ilk sırada.

Ulaştırmanın payı bu dönemde 3.89 puan artış gösterdi. Ulaştırmanın 2003’te yüzde 10.42 olan payı, 2013’te yüzde 17.99’a çıkmıştı. 2014’te yapılan bir düzenlemeyle ikinci el otomobil satışları kapsamdan çıkarılınca ulaştırmanın payı birden geriledi ve geçen yıl itibariyle yüzde 14.31’e indi. 2013’e göre gerilemiş haliyle bile ulaştırmanın payında 2003’e kıyasla 3.89 puanlık artış söz konusu. Ulaştırmanın payındaki bu artış, otomobil kullanımının yaygınlaşması ve buna bağlı olarak akaryakıt tüketimin artmasından kaynaklanıyor.

Ağırlıklar konusunda son sözü vatandaş söylüyor

Türkiye İstatistik Kurumu, tüketici fiyatları endeksini oluşturan grupların ağırlıklarının nasıl belirlendiğini web sayfasında açıklıyor. Bu konuda, “ağırlıkların kaynağı” başlığında şu bilgiye yer veriliyor:

“Tüm sosyo-ekonomik gruplardan yaklaşık yıllık 13.248 (üç yıl toplamı 39.744) hanehalkı ile yapılan hanehalkı bütçe anketi, kurumsal nüfus anketi, yabancı uyrukluların Türkiye’de yapmış oldukları harcamalar için turizm anketi ve idari kayıtlardan elde edilen harcama ve ciro bilgileridir.”

Yani görüldüğü gibi ağırlıkları vatandaşlar belirliyor. Yabancıların harcamaları da dikkate alınıyor ama aslında son sözü Türk vatandaşları söylüyor. Yapılan hanehalkı bütçe anketi ile harcamaların hangi alanlarda yoğunlaştığı belirleniyor ve buna göre da ağırlıklar ortaya çıkıyor.

Yani birilerinin sandığı ya da sanılmasını istediği gibi TÜİK veya bir başka kurum toplanıp “Ağırlıkları bu yıl şöyle uygulayalım” diye karar almıyor.

Dolayısıyla 2017 yılı için de kimse ağırlıkları “Ben yaptım oldu” zihniyetiyle değiştirme gücüne sahip değil.

Ankette üç yılın ortalaması alınıyor 

TÜFE ağırlıklarına temel oluşturan hanehalkı bütçe anketinde bir önceki yıl hariç olmak üzere son üç yılda elde edilen sonuçlar esas alınıyor. Yani bu yıl için şubat ayında açıklanacak ağırlıklarda 2013, 2014 ve 2015 verileri kullanılacak.

2016 yılında yapılan ve verileri değerlendirilmekte olan hanehalkı bütçe anketi ise bir yıl sonra 2018 ağırlıklarında dikkate alınacak. Bu kez 2018 ağırlıkları için 2014, 2015 ve 2016 anket sonuçları kullanılacak.

Bir bilgi notu olarak şunu da aktaralım. TÜFE için tüm il merkezlerinden fiyat derleniyor. 2016’da 72 ilçe merkezinden de fiyat derlendi. TÜFE geçen yıl 417 maddenin 924 çeşidi için 27 bin 886 işyerinden 408 bin 93 fiyat derlenerek hesaplandı. Kiradaki değişim için de 4 bin 281 kiracı izlendi. İşyeri ve fiyat sayılarının mevsimsel yapıya göre yıl içinde değişiklik gösterebildiğini de belirtelim. Örneğin yaz mevsiminde portakal fiyatı derlenmiyor, kışın da karpuz...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar