Finansal tablolarda tek suçlu kurlar mı?

Aslı GEDİK
Aslı GEDİK VERGİ PORTALI Asli.gedik@pwc.com

Borsada işlem gören şirketlerin, finansal kurumların yılsonu finansal tablolarını açıklamaya başladığı bugünlerde gözümüz kulağımız yılsonu faaliyet sonuçlarında: “Kâr mı, zarar mı? Kaç lira kâr açıkladı? Kârı düşmüş tabi, kurdan etkilenmeyen mi var sanki” yorumlarımız başladı bile. Ancak suçu kurlarda aramak bana biraz kolaya kaçmak gibi geldi, hatta Nasrettin Hoca’nın “Hırsızın hiç mi suçu yok” fıkrasını hatırlattı. Evet, şüphesiz ki kurlardaki dalgalanmalar yabancı para cinsinden krediniz ve/veya ticari borcunuz varsa şirket kâr-zararını olumsuz yönde etkiledi. Ancak kurlar şeytanda, yeni Finansal Araçlar Standardı, TFRS 9 bir melek mi? Belki de hiç dikkatimizi çekmeyen bu yeni standardın etkileri düşündüğümüzden daha fazladır.

Beklenen kredi zararı

“Almayayım, hatta boşa beklemesinler” demek isterdim ama...

Bildiğiniz gibi BIST’te işlem gören şirketler finansal tablolarını Türkiye Finansal Raporlama Standartları’na (TFRS) göre hazırlamak zorundadırlar. 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yeni Finansal Araçlar Standardı çıktı ve TFRS’ye göre finansal tablo hazırlamakta olan işletmeler de bu yeni standardı uygulamaya başladılar ve bundan sonra da uygulamaya da devam edecek.

Nereden çıktı bu konu derseniz, standardın kısaca özgeçmişine bakmak bize ipucu verecektir. Global finansal kriz sonrasında G20 zirvesinde toplanan liderler mevcut muhasebe standartlarının alacaklardaki kredi risklerini tam yansıtmadığı serzenişinde bulunmuş. Bunun üzerine Uluslararası Muhasebe Standartları Komitesi, kredi risklerinin, makroekonomik verilerin ve ileriye yönelik tahminlerin işin içine katıldığı yeni bir modelle karşımıza çıktı. Türkiye’de olduğu gibi Avrupa borsalarında işlem gören işletmeler de bu yeni standart kapsamında “beklenen kredi zararı (ECL-Expected Credit Loss)” yöntemini uygulayacak. Amerika’da şirketler tarafından uygulanacak model ise beklenen kredi zararı modeli yerine “mevcut beklenen kredi zararı (CECL-Current Expected Credit Loss)” modeli. Avrupa ve Amerika’da yapılan araştırmalara göre yeni standardın özellikle finans sektöründe kredi alacak karşılıklarını %10-15 düzeyinde arttıracağı yönünde.

Siz hiç vadesi gelmemiş alacaklarınıza şüpheli alacak karşılığı ayırdınız mı?

Zaten böyle dediğimde bana şüpheli şüpheli bakmaya başladığınızı görür gibiyim. Aslında TFRS’ye göre finansal tablo hazırlayan işletmeler finansal varlıkları için (örneğin ticari alacaklar, bankalar için vermiş olduğu krediler) geçmiş tecrübelerine ve yapmış oldukları analizlere dayanarak dava sürecini beklemeksizin şüpheli alacak karşılığı ayırıyorlardı. Ancak olağanüstü bir durum olmadıkça kimsenin aklına daha vadesi gelmemiş alacaklarıma karşılık ayırayım, bu da benden olsun demek gelmezdi herhalde; ne de olsa şüpheli alacak karşılığı kârı azaltıcı bir gider kalemi.

Ancak yeni standart, şirket yönetiminden, alacakları için ayıracağı karşılığın hesaplanmasında “ileriye doğru” bakış açısıyla yola çıkmasını istiyor. Kısaca, henüz vadesi gelmemiş bir alacağıma da ileride oluşabilecek risklerden ötürü karşılık ayırmam gerekiyor. Bu da hesaplama yaparken sadece geçmiş tecrübeleri değil, ileriye yönelik olarak faiz oranları, işsizlik, sektörel riskler gibi faktörleri de dikkate almamız demek oluyor. Dolayısıyla bundan sonra alacaklar için karşılık hesaplarken gerçekleşenden değil, gerçekleşecekten yola çıkmalı.

Beklenen kredi zararını, ister 3 aşamalı yöntemle (finansal kurumlar tarafından uygulanan yöntem); isterseniz içinde önemli bir faiz barındırmayan ticari alacaklar, kiralama alacakları veya kontrata bağlı alacaklarınız için standardın bize sunduğu faydalardan yararlanıp kolaylaştırıcı yöntemle yani “provision matrix” yöntemle (genellikle üretim ve hizmet şirketleri tarafından tercih edilen yöntem) hesaplayabilirsiniz. 3 aşamalı modelde (genel model), alacakların ilk kayda alınmasından itibaren kredi kalitesi ve alacağın kredibilitesindeki değişikliklere göre karşılık ayrılırken; örneğin seviye 1 alacaklar için önümüzdeki bir yıllık dönemi kapsayan karşılık tutarı hesaplanırken, seviye 2 alacaklar için alacağın tüm vadesini kapsayan karşılık (lifetime ECL) ayrılır, 3 aşama ise raporlama tarihi itibariyle değer düşüklüğüne uğramış alacaklardır. Kolaylaştırıcı yöntemde ise kredi kalitesindeki değişiklikleri takip etmeye gerek kalmadan alacağın tüm vadesini kapsayan karşılık ilk günden ayrılır. Kredi risk değerlendirmesine konu edilmese de şirketin elinde tuttuğu teminatlar karşılılık tutarı hesaplanırken dikkate alınacaktır.
Şirketlerin bu seneki risk açıklamalarına baktığınızda, hem Türkiye’de hem de Avrupa ve Amerika’da beklenen kredi zararlarının işletmelerin karlarına olan etkilerini görebileceksiniz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar