Geçen cuma günü İstanbul’da başlayan kar...

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan osman.arolat@dunya.com

Geçen hafta cuma sabahı evden çıkarken hava sıcaklığı 12 dereceydi. Son dönemde hemen bütün uyarıları tutan meteorolojinin akşamüstü saat 17.00 civarında İstanbul’da yoğun kar yağışı başlayacağı uyarısıyla ilgili haber sabah saatlerinde haber bültenlerinde yer alınca, gazeteden erken çıkma kararı aldım. Saat 15.00’te çıkarken sıcaklık 10 derece düşerek 2 dereceye inmişti. Rahat bir şekilde trafik sıkıntısı yaşamadan TEM’den Erenköy’e eve geldik.

Gerçekten de söylenen saatte İstanbul’da sıcaklık sıfırın altına indi ve yoğun kar başladı. Televizyonda 20.00 haberlerini dinlerken, yoğun kar nedeniyle yaşanan trafik sıkıntısı haberleriyle ilgili kazaların görüntülerine yer verildiğini gördüm. Biz, İstanbullular, kış soğuğunu ve bu kar sıkıntısını yaşamadan, yurdun iç ve doğu bölgelerindeki haberleri aynı ciddiyette izlemeyiz. Yurda kış geldiğini düşünmeyiz. Sanki kış İstanbula kar getirip sıkıntı yarattığında yurda gelmiş olur...

1927 yılında Varşova Büyükelçisi iken ünlü şair Yahya Kemal, “Kar musikileri” şiirini belki de benzer duygular içersinde bir gün geç saatte çalışırken dışarıda kar yağmaya başladığında, ülkemizin doğusunda kar yağışı başladığındaki duygularla “bin yıl sürecek” izlenimiyle yazmıştır.

Şimdi o kar musikileri şiirini okuyalım:

“Bin yıldan uzun bir gecenin bestesidir bu/ Bin yıl sürecek zannedilen kar sesidir bu. Bir kuytu manastırda dualar gibi gamlı/Yüzlerce ağızdan koro halinde devamlı.
Bir erguvanın ahengi yayılmakta derinden.../ Duydumsa da zevk almadım İslav kederinden.

Zihnim bu şehirden, bu devirden çok uzakta/ Tamburi Cemil Bey çalıyor eski plakta.

Birden bire mes’udum işitmek hevesiyle/ Gönlüm dolu İstanbul’un en özlü sesiyle.
Sandım ki uzaklaştı yağan kar ve karanlık/ Uykuda bütün bir gece Körfezdeyim artık.”

Oysa bizler, bizi bu kadar bizar eden İstanbul’un kış şartlarını yaşarken, ülkemizin Doğu’sunda daha çetin kış şartlarını bir aydan bu yana yaşayan vatandaşlarımız olduğunu, İstanbul’da derme çatma yerlere sığınan Suriyeli mültecilerin bulunduğunu, kar altında açlık çeken, yem bulamayan kuşların, sokak hayvanlarının zorluk çektiğini düşünerek, neler yapabileceğimizi, onların şartlarını biraz iyileştirmek için ne yapmamız gerektiğini düşünebilmeliyiz...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar