Geleceğin antikalarını tasarlıyor

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

Ham:m Design, bir mobilya tasarım markası. Markanın bir vaadi var: “Geleceğin antikalarını tasarlamak.” “Günümüzün ‘kullan-at’ tüketim alışkanlıkları ile geleceğin antikalarını tasarlayarak savaşıyoruz” diyen Ham:m Design Kurucu Ortağı ve İçmimar Muhammet Taşlı’nın çocukluğu, “kündekari” ustası olan babası Mehmet Taşlı’nın yanında, ahşap tozları ve talaşları arasında geçmiş.

Babasının atölyesinde hiç sunta görmediğini, her zaman doğal malzemelerle çalıştığını söyleyen Taşlı, “Aslında biz trendleri takip ederek bu yola koyulmadık. Her zaman doğal olanı tercih ettik. Bugün, Ham:m tasarımın yaptığı mekan; az eşyadan, fazla doğal malzemeden ve sadelikten ilham alır ve buna göre tasarlanır. Bu günümüzde bir hayat biçimi haline geldi. İnsanlar artık iyi tasarımı kullanılan malzeme ve işçilikle de değerlendiriyorlar” diyor.

Muhammet Taşlı’nın dediği gibi “gerçek” malzemeden vazgeçmeyen Ham:m, bu sayede geleceğin antikalarını tasarlamayı hedefliyor. Şöyle anlatıyor Taşlı: “Babamın antikacı olması sebebiyle Horhor Antikacılar Çarşısı’nda büyüdüm. Bu çarşıda 220 dükkan arasında yerel ve bize ait antikalar satan dükkan sayısı birkaç adedi geçmiyordu. Bunlardan bir tanesi de aileme ait olan mağazaydı. Bizim, mobilya ve aydınlatmada antikamızın olmadığını, antikalarımızın şahsi eşyalardan, kapılardan, duvar ve tavan kaplamalarından ibaret olduğunu gördüm. Mobilya işinde Türk tasarımı henüz emekleme aşamasında. Biz Ham:m olarak tasarım yaparken doğal malzeme, yani gerçek malzeme kullanıyoruz. Bu nedenle ürünlerimiz, gelecek nesillere aktarılacak; antika olabilecek kadar yaşayabilecek ürünler. Evet bugün markamız çok genç, ama kimse ürünlerimizi atamıyor; hatta 2.el ve antikacı dükkanlarında ürünlerimizi görmeye başladık. ‘Kullan at’ alışkanlıklarımızı değiştirmek, tüketimi de doğru yönetmemizi sağlayacak. İnsanlar ancak anıları olan ürünlere odaklandıklarında mutlu olabilecekler. Biz bunları bugün nasıl yaşıyorsak gelecek nesiller daha da kuvvetli yaşayacak.”

İnsanlar “az”ı tercih etmeye başladı

Tasarım dahil bir çok sektörde doğal malzeme kullanımının değer kazanmasını, “teknolojinin önlenemez gelişimi karşısında, insanların doğal ve daha insancıl olana duyduğu özlem” olarak tanımlıyor Muhammet Taşlı. “Şehir hayatının giderek modernleşen ve fütüristik öğeler barındıran dekorasyonlarının aksine, güçlü bir doğaya dönüş başladı. Evlerimiz, şehir hayatının karmaşası içinde huzur bulduğumuz bir liman” diyen Taşlı, bu stilin temelini oluşturan malzemenin ahşap olduğunu söylüyor ve şu bilgileri veriyor: “İnsanlar ‘az’ı daha çok sevmeye, tercih etmeye başladı, konforu sadelikle, yalınlıkla bulmayı tercih eder oldu. İnsanlar yapaylıktan sıkıldı. Malzeme bilimi ne kadar gelişirse gelişsin, ahşap her zaman evlerimizin başköşelerinde kendine yer bulmaya devam edecek.”

Markamız gelişiyor, acelemiz yok

Ham:m tasarımlarının fayda sağlarken, fark da yarattığını, ve bunu olabildiğince basit yaptığını söyleyen Taşlı, “’Basitlik aslında en zoru’ demek bir ironi olmaz. Çünkü bu sınır geçildiğinde artık hata kaldırmayan ürünler tasarlamanız ve bu tasarımı gerçekten çok iyi ellerde ürettirmeniz gerekiyor. İnsanlar evlerinde tek başına bir şey ifade eden ve hikayesi olan ürünler görmek istiyor, biz bunları tasarlıyoruz. Basit ama farklı olan tasarımlar her zaman bir adım öndedir” diyor. Ham:m’a, ‘dünya markası yaratma ideali olan insanları’ dahil etmek istediklerini söyleyen Taşlı, “İşimizi sabır ile ilmek ilmek dokumaya çalışıyoruz. Markamız gelişiyor ve bu konuda çok acelemiz yok” diye ekliyor. ‘Sabırlı olma’ sürecinin önemini ise şöyle anlatıyor Taşlı:

“Biz şirket ortakları olarak eğitime ve mentörlüklere fazlasıyla inanıyoruz. Bu anlamda Endevaour girişimcisi olmamız ile birlikte bir çok duayen iş insanı veya üst düzey yöneticiden mentörlük alıyoruz. Bu anlamda sektörde tek firmayız. Onların gözünde hep sabırlı olmamız çok değer görüyor. Bir yandan da yabancı ülkelerde katıldığımız fuarlar ile markamızı tanıtıyoruz. Gelecekte özellikle Avrupa, Amerika ve Uzakdoğu’da bilinen ve sevilen bir marka olmak istiyoruz. Bize tasarım ürünü satan ülkelere, biz geri ürün satabildiğimizde bu işin şekli değişecek ve o gün marka olduk diyebileceğiz. Biz şimdilik sadece Ham:m’ız.”

Genç tasarımcılar ile yerel zanaatkarları bir araya getiren kolektif yapı

Tasarımı “fayda” kavramıyla nitelendiren Muhammet taşlı, tasarımla yaratılan faydayı şöyle tanımlıyor: “Tasarlanan her ürünün insanların hayatını kolaylaştıran bir faydası olmasının yanı sıra, tüm üretim süreçlerinde eli, emeği geçen her kişi ya da kuruma da bir fayda ve değer yaratması gerektiğine inanıyorum. Biz bu noktada, sadece bir ürün değil, bir marka yaratmanın faydasına odaklandık. Bunu başarmak için tasarımcı kimliğimizi, yerel zanaatkârlarla çalışarak zenginleştirdik. Aynı zamanda, genç tasarımcıları ve yerel sanatçıların atölyelerini markamıza bağlayarak fayda yaratmak istedik. Ham:m bugün altmışa yakın Türk tasarımcı ve aynı zamanda yirmi beşe yakın küçük, orta ve büyük ölçekli üretici ile yoluna devam ediyor. Burada salt tasarım ile fayda yaratmanın yanı sıra, kolektif bir yapı oluşturmuş durumdayız. Bu şekilde yarattığımız habitat ile de fayda sağlıyoruz ve özel tasarım ürünlerin herkese ulaşması için büyük bir özveriyle çalışıyoruz.”

Ne kadar yerelleşirsen o kadar değer görürsün

Muhammet Taşlı, “18-22 Ocak 2019 tarihleri arasında katıldığımız Maison&Objet Paris Fuarı, dünya ölçeğinde bir marka olduğumuzu gösterdiğimiz bir platform oldu. Dünyadaki tasarım anlayışı bir noktada birleşiyor; en önemli ortak değer yerellik. Bu kadar globalleşme içerisinde ne kadar yerelleşirsen o kadar değer görüyorsun. İtalyan mobilyası benzeri üretim yapan bir markanın Türkiye’den çıkıp dünya markası olma ihtimali yok” diyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar