Gelecek geliyor...

Güventürk GÖRGÜLÜ
Güventürk GÖRGÜLÜ PAZARLAMA 3.0 guventurk@portakalonline.com

Son birkaç hafta içinde gördüğümüz bazı haberlerin çok değil bir kaç onyıl içinde hayatımızı nasıl değiştireceğini hiç düşündünüz mü? Hani 2008 krizi bir küresel büyüme dalgasının sonuydu ve ortaya çıkan yeni teknolojilerle birlikte 20 yıl içinde yeni bir büyüme dalgasıyla karşılaşacağımızı yıllardır yazıyoruz ya! İşte o yenilikler ucundan da olsa yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. Şimdi izninizle önümüzdeki 10-20 yıla hatta biraz daha ileriye dönük bazı öngörülerde bulunmaya çalışacağım. Yani şimdinin moda deyimiye fütüristlik yapacağım.

Şubat ayı içinde dikkatimizi çeken ilk haber Dubai’de şehir içi ulaşımda drone’ların kullanılmaya başlamasıydı. Dubai yönetiminden yapılan açıklamaya göre şu sıralarda test uçuşları devam eden Çin yapımı Ehang 184 modeli yolcu drone’ları Temmuz ayından itibaren insanları taşıyacak. Drone, veya şimdilik askeri bir terminoloji gibi görünse de İnsansız Hava Araçları (İHA) teknolojisinin insan taşımada kullanılması zaten uzun zamandır beklediğimiz bir haberdi. 2016’da fuar ve çeşitli vesilelerle lansmanı yapılan, insan taşıma konusunda iddialı değişik drone modelleri görmüştük. Hatta bunların motosiklet formunda olanları da hayli heyecan verici görünüyor. Ancak ilk ticari insan taşımacılığı başarısını Ehang 184, cesaretini ise Dubai gösterdi. 2016’da prototipleri ortaya çıkan drone modellerinden bir kaçını Youtube’da “5 Super Sized Drones You Can Ride” yazarak izleyebilirsiniz.

İkinci önemli haber ise güneş ışınlarını elektriğe çeviren fotovoltaik panellerin maliyetindeki düşüşle ilgiliydi. Haberlere göre Minnesota Üniversitesi ve Milano- Bicocca Üniversitesi’ndeki çalışmalar sonucunda, silikon nanopartikülleri kullanılarak ışınları elektriğe çeviren ve depolayabilen pencere sistemleri geliştirildi. Daha önceden kadmiyum ve indiyum gibi daha zor bulunan, yüksek maliyetli ve kullanımı riskli olabilecek ağır metallerle üretilen bu panellerin hem insan ve çevre sağlığı için zararsız malzemeyle hem de düşük maliyetle üretilebilmesi gerçekten de bir devrim niteliğinde. Zira günümüzde büyük yatırımlar gerektiren elektrik üretim maliyetini çok düşürecek ve elektrik üretimini bağımsızlaştıracak bir gelişme...

Şimdi şahit olduğumuz diğer gelişmelerle birlikte bu son haberleri bir değerlendirelim isterseniz. Birincisi; çok değil en fazla on yıl içinde kentlerde bireysel ulaşım alanında karayolunun ağırlığının ciddi olarak azalması ve havayolunun kullanılmaya başlanması olacak. İlk kez Dubai’de kullanılacak drone taksilerin eğer güvenilirliği kanıtlanırsa dünyanın geri kalanına yayılma hızı cep telefonlarından farklı olmayacaktır. Bu yayılma hızıyla birlikte şu anda bir kişi olan taşıma kapasıtesinin ve menzilinin de kısa sürede artacağını söylemek sanırım yanlış olmaz. Bu hızlı yayılmanın en önemli nedeni ise araçların navigasyon programları ve akıllı sistemler yardımıyla pilotsuz uçabilmesi ve tüm altyapının işletmeciler tarafından sağlanacak olması. Zira bu durum güvenlik ve kullanım kolaylığı açısından önemli bir avantaj. Sahiplikten yavaş yavaş vazgeçip otomobilleri kent içinde saatlik olarak kiralamaya alışık tüketicilerin ihtiyaç anında havadan 5-10 dakika sürecek yolculuklar için cep telefonu uygulamasından bir drone çağırması hiç de zor olmayacak.

Amazon’un zaten bir süredir ürün teslimatlarını drone’lar aracılığıyla gerçekleştirdiğini görüyoruz. İnsan taşımacılığı, yük taşıyan drone’ların kapasitelerinde de önemli artışlara neden olacak ve daha uzun mesafeli taşımacılıkta da İHA’lar kullanılacak. Bu gelişmeler büyük kentlerde ciddi bir değişim ve dönüşüm yaratacak. Tabii bu “Şehir içindeki yolculuk süresi kısalacak” gibi basit bir değişim olmayacak. Nasıl cep telefonu yalnızca sokakta telefonla konuşmamızı sağlamayıp bütün hayatı değiştirdiyse, drone ulaşımı da kentlerdeki hayatı öyle değiştirecek. Yollara, köprülere, tünellere viyadüklere olan bağımlılık ve ihtiyaç azalacak bunun yerine iniş kalkışa müsait alanlara ihtiyaç artacak. Yollar ve trafik için harcanan kaynaklar raylı toplu taşıma, bisiklet yolu, yürüme yolu ve benzeri ihtiyaçlara ayrılacak. Bu gelişme kent tasarımının şimdiden öngöremeyeceğimiz şekilde değişmesi anlamına gelecek. Bu arada taksicilik gibi pek çok meslek dalı ortadan kalkarken yeni kent içi ulaşım düzenini sağlamaya yönelik başka meslek alanları ortaya çıkacak.

Diğer önemli gelişme olan güneş panellerinin ve buna bağlı olarak elektrik üretiminin ve depolamasının ucuzlaması ise hem kentlerin büyümesine hem de insanların kente bağımlılığının azalmasına yol açacak. Ulaşım, bilgisayar kullanımı, üç boyutlu yazıcı derken hem yaşam için hem de üretim için elektriğe olan ihtiyaç her geçen gün artıyor ve bu ihtiyaç ülkeleri elektrik ihtiyacıyla ilgili, nükleer santral kurma çılgınlığına varan çok çeşitli arayışlara yöneltiyor. Zira ikincil bir enerji türü olan elektrik günümüzde bir kaç ana kaynaktan sağlanıyor. Bunlardan biri nükleer santraller, diğeri fosil yakıt santralleri, bir başkası ise su gücüne dayanan santraller. Bunların hepsi de büyük ölçekli yatırım gerektiriyor ve bu yatırımlara bağımlılık yaratıyor. Almanya gibi pek çok ülke, elektrik üretiminde güneş, rüzgar gibi yenilenebilir kaynakların payını artırmaya çalışıyor. Güneş panellerinin maliyetindeki düşüş; yolları, gökdelen cephelerini, ev çatılarını, kısaca bu iş için uygun tüm alanları birer elektrik üretim merkezi haline getirecek. Böylece tüm ev eşyalarına nüfuz edecek bilgisayarlar, drone’lar, diğer elektrikli ulaşım araçları, 3 boyutlu yazıcılar ve başka şeyler için gereken elektrik enerjisi büyük santrallere bağımlı olmadan kent içinde karşılanabilecek.

Bu gelişmenin bir başka etkisi ise insanların kente ve bir merkezi yönetime bağlı olmadan yaşama olanaklarının artması. Zira elektrik üretiminin bireyselleşmesi insanları kentler dışında bağımsız yerleşim birimleri kurabilmesinin de önünü açacak. Elektrik; insan için gerekli konfor, iletişim ve güvenliği sağlarken, değişik kaynaklardan temiz su elde edilmesini de kolaylaştıracak. Bunun yanında 3 boyutlu yazıcı, yapay zeka, robotlar ve benzeri gelişmeleri de kattığımızda merkezlerden bağımsız kendi kendine yetebilen mikro kent yerleşimlerinin önümüzdeki 20-30 yıl içinde hayli tartışılacağını söylemek çok zor değil. Niye tartışılacağını sorarsanız bu anlattıklarımın sosyal ve siyasi sonuçları nedeniyle diyebilirim. Bunları da başka bir zaman ele alırız.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Orta vadeli temenniler 21 Eylül 2018