İşsizliği sabit tutmak için bile her yıl 1 milyon iş yaratmak gerekiyor

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

İşsizlik fena yükseliyor. Kasım ayındaki oranın yüzde 12.1 ile son 80 ayın en yüksek düzeyine çıkması çok önemli. Belli ki aralık ve ocak aylarında da yükselme göreceğiz.

Daha önce de dile getirmiştik, ocak ayında yüzde 13’lük bir gerçekleşme olursa buna şaşmamak gerek. Gidişat oraya doğru.

İşsizliği aşağı çekme amaçlı seferberlik çağrıları da zaten gidişatın iyi olmadığının bir işareti.
Bu seferberlik ne kadar işe yarayacak, zaman içinde göreceğiz. Ama, şunu unutmamak gerekir, bu çağrı umulan etkiyi tümüyle gösterse bile etki bir seferlik olacaktır.

Eğer bir ülkede nüfus artıyorsa, buna bağlı olarak işgücü artıyorsa, ama istihdam işgücü kadar artırılamıyorsa işsizliğin artış göstermesi kaçınılmazdır. Türkiye’de olan da budur.

15 yaş üstü çalışma çağındaki nüfus ve istihdama ilişkin temel veriler 2005 yılından bu yana nasıl mı değişti, özetleyelim: (Yıllık verilerin yıl ortalamasını gösterdiğini, 2016 verisinin ise kasım ayına ait olduğunu vurgulayalım.)

2006-2016 döneminde 15 yaş üstü çalışma çağındaki nüfus yıllık ortalama 974 bin kişi arttı.
Bu dönemde işgücünde ortalama 826 bin kişilik artış oldu. Çalışmak isteyenlerdeki 826 bin kişilik artışa karşılık, ancak 676 bin kişi istihdam edilebildi. Dolayısıyla bu on bir yıllık dönemde her yıl ortalama 151 bin kişi işsiz kaldı.

Bir milyon artışla yerimizde sayarız

Nüfusumuz her yıl daha da artacak. Dolayısıyla çalışmak isteyenlerin sayında da artış olacak. Yüzde 33 ile Batı ekonomilerinin halen çok altında olan kadınlardaki işgücüne katılma oranı da günden güne artacak, hem artmalı da. Bu da her geçen yıl daha fazla insanın çalışma hayatına girmesi, iş araması demek.

Bütün bu verilerin söylediği gerçek şu: Her yıl ortalama bir milyon kişilik istihdam yaratmalıyız ki işsizlik oranımızı bu düzeylerde sabit tutabilelim. Bırakınız işsizliği azaltmayı, bir milyon kişilik istihdam ancak be ancak bulunduğumuz yerde kalmamızı sağlayacak.
Mevcut durumda yılda bir milyon dolayında artı istihdam sağlama olanağımız olduğunu söylemek çok zor. Hem son istihdam seferberliği de bir anlamda olanakları bir seferlik zorlama operasyonu. İstenilen sonuç alınsa bile bir yıl sonra aynı operasyonu bir kez daha yapma şansımız yok ki...

Biz şimdi mevcut işletmelerin daha fazla eleman istihdamın etmesini sağlamak yoluyla işsizliği aşağı çekmeyi öngörüyoruz. Ama biliyoruz ki sorunun temeline inebilmek, ancak yeni yeni işletmeleri devreye almakla mümkün. İşsizliğin kalıcı biçimde aşağı çekilebilmesi ancak böyle mümkün olacak.

İnşaat yatırımıyla olmuyor

Türkiye, inşaat sektöründe büyük bir atak gerçekleştiriyor. Bir yanda konut sektöründe atılımlar yapılıyor, diğer yanda yollar, köprüler, tüneller inşa ediliyor. Her ne kadar konutta belirgin bir sıkıntının içine düşülmüşse de en azından inşaat yönüyle uzunca bir süredir canlılık var.

Ancak inşaat sektöründeki bu canlılık istihdama pek katkı vermiyor. Dahası, inşaat bittiğinde istihdam da sona eriyor.

Bir üretim gerçekleştirmek üzere kurulan bir tesis ise sürekli bir istihdam kaynağı. İşte sıkıntımız burada.

Ekonomi Bakanlığı’nın son üç yılda teşvik belgesi verdiği projelerin gerçekleşmesiyle oluşacak istihdama bakıyoruz, Türkiye’nin dişinin kovuğuna bile yetecek bir sayı yok. 2014 yılında verilen teşvik belgeleriyle 143 bin, 2015’te verilenlerle 142 bin, geçen yıl verilenlerle ise 141 bin kişilik istihdam öngörülüyor. Yıllık rakam neredeyse aynı ve 150 bini bile bulmuyor.

Oysa bize işsizliği azar azar da olsa aşağı çekebilmemiz için yıllık bir milyonu aşan istihdam gerekiyor. İşimiz zor, bayağı zor.

Seferberlik ne kadar etkili olacak?

İşsizliğin artış eğilimi içinde olduğunu elbette hükümet de görüyor. Hatırlanacaktır, zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan da işsizliğe karşı seferberlik başlatırken işsizlik oranının birkaç ay daha yüksek geleceğine işaret etmişti.

İş alemine çağrılar yapıldı, onlar da bu çağrılara olumlu yaklaştıklarını ve destek vereceklerini ifade ettiler. Aslında işlerin gerektirdiği istihdam artışı zaten kendiliğinden yapılırdı. Şimdi bu çağrılara uyularak istihdamın daha da artırılacağı dile getirilir oldu.

Bu seferberlik çağrısına uyacağını belirtenlerin ne kadar istihdam sağlayacaklarını zaman içinde göreceğiz. Ama bu konuda kamuoyuna açıklama yapılmadığı takdirde bilgi sahibi olmak da pek mümkün değil.

Şimdi ocaktan sonra işsizliğin azalmasına bakıp bunu istihdam seferberliği çağrısının sonucu diye okuyamayız. Çünkü işsizlik ocak ayından sonra zaten azalacak, bu belli. Mevsimsel bir durum söz konusu çünkü.

O zaman görev, “Biz ek olarak şu kadar kişiyi istihdam edeceğiz” diye kamuoyu önünde söz verenlere düşüyor. Onların çıkıp, “Şu zaman diliminde şu kadar işçiyi istihdam etmeye başladık” diye açıklama yapmalarını bekleyeceğiz.

Bu açıklamalar yapılmazsa istihdam seferberliğine destek verdiklerini ifade edenlerin sözleri havada kalmış demektir.

Ama dün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İstihdam sözü verip yerine getirmeyeni tüm Türkiye’ye ifşa edeceğim” çıkışından sonra ne olur, bilinmez.

Hem ayrıca şu soru da yanıtsız gibi görünmektedir: “Madem böyle yüz binleri bulan artı istihdam olanağı vardı, neden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısı beklendi ki?”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar