Kur veya faiz yükselişine tahammülsüzlük!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN dunyaweb@dunya.com

Finansal piyasa eğilimleri ve ekonomik beklentiler açısından, Türkiye’nin diğer gelişen ekonomilere göre belirgin bir şekilde olumsuz ayrıştığı bir haftayı geride bıraktık. Hiç istemediğimiz biçimde, küresel gündemin üst sıralarında yer almaktan kurtulamadık. Gerginlik ve güvensizliğin, olumsuz yönde yeni rekorlar kırdığına tanık olduk. Para otoritesi faiz yükseliş sinyalleri vererek gelişmeleri kontrol almaya çalıştı ve yabancı yatırımcıların faiz beklentileri yeni zirveleri zorladı; siyasilerin tepkisel yaklaşımlar ile yangına körükle gitmek alışkanlığından vazgeçmemesi kafaları iyice karıştırdı.

Hemen yukarıda özetlemeye çalıştığımız çalkalanmanın merkezinde döviz piyasaları vardı. Dolar kuru 3,63 ile 3,94 arasında dalgalandı. Siyasilerin aksi yöndeki beyanlarına rağmen enflasyon ve faizlerin seri bir şekilde yükseleceği, durgunluğun derinleşeceği yönündeki beklentiler güçlendi. Borç çevirme oranları ve kredi notumuza ilişkin endişeler ön plana çıkmaya başladı. İstikrarsızlık yönündeki algılar, sıkıntı verecek boyutlara ulaştı. Ne döviz kuru ve ne de faiz yükselişine olan tahammülsüzlüğümüz, bu sonuçta etkili oldu! Tüm bunlar Anayasa değişikliği ve Cumhurbaşkanlığı oylamalarının yapıldığı ve Meclis’teki gerginliğin aşırılık sınırlarını zorladığı bir süreçte yaşandı!

Bir an için yabancı yatırımcıların öngördüğü oranda faiz yükselişi yapıldığını ve para politikasının sert bir şekilde sıkılaştırıldığını varsayalım. Kısa vadede döviz kuru gerileyebilir ve enflasyon baskısı kısmen hafifl eyebilir; fakat yüksek faiz ve likidite sıkıntısının ekonomide yaratacağı tahribatın telafisi mümkün olmayabilir! Varlık değerleri geriler, bilançolar yıpranır; kontrolden çıkan sorunlu kredi hacmi nedeniyle durumun normalleşmesi olanaksızlaşır ve yüksek faize rağmen riskten kaçınma eğilimi yeniden güçlenebilir.

Hemen yukarıda özetlemeye çalıştığımız tehlike nedeniyle faizleri yükseltmekten kaçınılır ise de, geride bıraktığımız haftanın ilk yarısında olduğu gibi yıkıcı kur şokları yaşanabilir ve benzer sonuçların sebebi olabilir. Finans dışı kesimin taşıdığı toplam net kur riskinin 200 milyar doları aştığı dikkate alınır ise döviz kurundaki kabaca yüzde 10’luk yukarı hareketin 20 milyar dolarlık bir anamal erimesine sebep olduğu ve bilançoları çok tehlikeli bir şekilde yıprattığı görülebilir. Para otoritesinden gelen faiz yükseliş sinyalleri bu kaybı kısmen hafifletti, fakat daha farklı zarar kapılarını da araladı.

Aşırı risk taşıyan iş dünyamızın ise yeni kayıplara tahammül şansı bulunmuyor; kur veya faiz yükselişinin ciddi sıkıntılar yaratacağı biliniyor. Riskleri daha fazla artırmak ise, hem kırılganlık algısının güçlenmesi anlamına geliyor ve hem de bunu yapacak finansman bulunamıyor. Eğer son on iki yılda kolay finansman buldukça yatırım ve tüketim konularında aşırılık sınırları zorlanmamış olsa idi, ortalama büyüme belki daha düşük olurdu fakat bugünkü sıkıntıları yaşamak zorunda kalmayabilirdik! Bu tablo, mali yapıya ilişkin algıları da olumsuzlaştırıyor.

Ayrıca yatırım konusunda daha fazla risk almanın, arz fazlası yönündeki dengesizliği büyüterek sorunları iyice ağırlaştırabileceğini de hesaba katmak gerekiyor. Rekabet koşulları iyice bozulur ve faaliyet gelirleri azalır, büyüyen borçları çevirmek zorlaşır ve bugün olduğu gibi bunu kolaylaştırmaya çalışmanın yaratacağı yan tesirler kabul edilebilir olmaktan çıkar.

Bu aşamadan sonra etkili ve yetkili kesimlere sormak gerekiyor! 1995 yılı sonrasındaki küresel eğilimlerin sürdürülebilir olmadığını ve böyle devam edilemeyeceğini bilmiyor muydunuz? Buna bağlı olarak, küresel risk iştahı yüksek iken birlikte gerileyen döviz kuru ve faizlerin birlikte yükselebileceği riskini hiç duymadınız, para otoritesi ile finansal yapıya ilişkin algıların bu duruma paralel olarak salınacağını hiç dikkate almadınız mı? Bu olumsuzlukları zamanında hatırlatanları, felaket tellalı diyerek dışlamak yerine hiç dinlemek ve gerçekleri kavramak istediniz mi? Kusura bakmayın! Hayal ve mucize peşinde koşanlar gerçekçi olmayı beceremezler ise nihai hedeflerine ulaşamazlar!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar