Kurallar baştan açıkça ortaya konulmazsa...

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

6 Eylül 1987 referandumu öncesi... O dönem Anka Haber Ajansı'nın ekonomi servisinde çalışıyorum. Her seçim ya da referandumda olduğu gibi siyasi yasakların kaldırılmasının oylanacağı 6 Eylül referandumu için de arkadaşlar arasında bahse giriyoruz. Herkes tahminini oran belirterek yazıyor, sembolik bir bahis tutarı konuluyor ortaya ve kazanan o parayı alacak. Referandumda evet çıkarsa Bülent Ecevit, Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan ve Alpaslan Türkeş'in siyasi yasakları kaldırılacak, aksi olursa yasaklar devam edecek.

Benim gönlümden geçen siyasi yasakların kaldırılması ama tahminim yasakların kaldırılmayacağı. Referandum sonucunda yüzde 50.5 hayır, yüzde 49.5 evet çıkacağı yönünde tahminde bulunuyorum.

Sonuç belli oluyor; hayır yüzde 49.8, evet yüzde 50.2. Oran olarak en yakın tahmin benimki. Ama, yön temelden yanlış. Ne var ki, bahis "en yakın oranı kim tutturacak", bunun üzerine kurulu.

Peki bu durumda en yakın oranları tahmin ettiğim için ben mi kazanmış oluyorum, yoksa en yakın oranları tahmin edememekle birlikte sonucun evet olacağını bilen ve evete göre en yakın oranı tahmin eden arkadaşım mı?

Siyasi yasakların kaldırılacağı tahmininde bulunan arkadaşımın oranları benimkinden çok uzak. Ne yapacağız... En yakın oran mı, doğru tahmin mi?

Ortada "hatırı sayılır" bir para var, "En iyisi" diyoruz o arkadaşımla, "Biz bu parayı paylaşalım" ve öyle de yapıyoruz.

***

O referandumdan bir ders de çıkmış oluyor: "Kuralları baştan koyacaksın..."

Bir arkadaşınız, "Yarım litre suyu bir seferde içebilir misin" dese ve bunun için de sizinle iddiaya girmek istese, büyük olasılıkla hemen atılırsınız "Varım" diye... Aman kuralı baştan iyi koyun! Siz suyu bitirip şişeyi masaya bırakırken ve kazanmış gibi mütebessim bir yüz ifadesiyle arkadaşınıza bakarken, o şişeyi ters çevirdiğinde mutlaka birkaç damla su akacaktır. O birkaç damla, suyun hepsini içemediğinizi göstermez mi?

Bir başka arkadaşınız doların 5 lira, hatta 10 lira olacağı konusunda sizinle iddiaya girmeye kalkışırsa da durup bir düşünün, atlamayın hemen. Acaba sizden gizlenen kurallar mı var, onu hesaba katın. Size zaman veriliyor mu örneğin, doların 5 lira, 10 lira olacağı konusunda, onu bilin. Yoksa, dolar gün gelir tabii ki o düzeylere çıkar, ama ne zaman!

***

Aslolan, konu ne olursa olsun kuralları başta tam koymaktır. Kuralları koymadığınız, hatta "Bu işte kural sonra konulacak" dendiği halde bunu kabul ettiğiniz takdirde daha sonra size çok aykırı kurallar getirildiğinde bundan hiç mi hiç şikayet hakkınız olmaz. Zaten atı alan Üsküdar'ı çoktan geçmiş, tüm kuralları koyma hakkını elde etmiştir artık.
O verdiğiniz kural koyma hakkı var ya, aslında sizin bir dizi hakkınızdan feragat ettiğinizin belgesidir.

***

16 Nisan'daki referandumda oylanacak bazı maddeler var ki, kural koymamaya çok tipik örnekler niteliğindedir.

Mevcut Anayasa'da Cumhurbaşkanı'nın seçimlerin yenilenmesine karar vermesi için bir takım şartlar var. Cumhurbaşkanı; hükümetin güvenoyu alamaması veya güvensizlik oyuyla düşürülmesinden sonra 45 gün içinde yeni Bakanlar Kurulu kurulamaması hallerinde "TBMM Başkanı'na danışarak" seçimlerin yenilenmesine karar verebilir. Hatırlayalım, 7 Haziran 2015 seçiminden sonra 1 Kasım erken seçimine gidilmesi gibi...

Peki öngörülen Anayasa'da bu hüküm nasıl değişiyor... Cumhurbaşkanı isterse seçimlerin yenilenmesine karar verebilecek; ama o durumda kendi görevi de sona erecek ve yeniden seçime girmesi gerekecek.

İyi güzel de, Cumhurbaşkanı hangi gerekçelerle seçimlerin yenilenmesine karar verecek, bu belli mi, hayır. Yani bunun kuralı ne, bilinmiyor; aslında bu bir kurala bağlanmış değil.

Cumhurbaşkanı A partisinden, Meclis çoğunluğu B partisinden olursa mı Cumhurbaşkanı bu yetkisini kullanacak?

Kurala bağlanmayan başka durumlar da var... Kaç bakan olacak, bilinmiyor; kaç Cumhurbaşkanı yardımcısı olacak, bilinmiyor.

Cumhurbaşkanı, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip birini ya da birilerini kendisine yardımcı seçebilir. Milletvekili seçilme yaşı 18'e indiriliyor değil mi... Yani teorik olarak 18 yaşında ve herhangi bir seçime girmemiş biri Cumhurbaşkanı Yardımcısı olabilir mi, pekala olabilir.

Deniliyor ki, "O kadar da değil, hangi Cumhurbaşkanı 18 yaşında birini yardımcısı yapar ki"... Doğrudur, bu olasılık yok denecek kadar azdır. Ne var ki, bu olasılık yok denecek kadar azdır az olmaya da, sıfır değildir!

Bir başlık daha... Yeni Anayasa paketine göre bir kişinin ancak iki kez Cumhurbaşkanı seçilebileceği belirtiliyor değil mi... Niye gerçek tam ortaya konulmuyor? Bir kişi pekala üç kez Cumhurbaşkanı seçilebilir, niye bu saklanmak isteniyor ki!

Anayasa'nın 116'ncı maddesinde yapılan değişikle ne deniliyor: "Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir."

Yani bu üçüncü dönem demektir. İyi de, bir kişinin üç kez aday olması kötü bir şey midir ki niye saklanmak isteniyor bu durum? Eğer üç dönem adaylık kötü, sakıncalı, olmaması gereken bir durumsa, niye buna olanak sağlanıyor ki?

***

Mevcut kurallar kötü olabilir, daha iyi kurallar, daha iyi yönetim biçimleri elbette getirilebilir. En azından mevcut yönetim biçimi daha iyi işletilebilir.

Ama dedik ki, illa değişiklik yapalım... Peki, yapalım. Ama bir şartla; gri alanlar bırakmamak kaydıyla...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar