Ne olacak?

Osman Ata ATAÇ
Osman Ata ATAÇ İŞLETMECİLİK SOHBETLERİ oaatac@gmail.com

Bugün için bir başka yazı hazırlamıştım. Bir dost şöyle dedi: “Olanı biteni yazması, beğendim, beğenmedim demesi kolay iş. Yazacaksanız, bir işe yarayacaksanız olacağı yazın ki işini planlayan politika tasarlayıcıları (devlet) ve bu çerçevede iş görenlerin (iş dünyası) işine yarasın.” Buyurun:

Dünya ekonomisi krizden çıkamayacak. Kriz azalarak da olsa 2020’lere kadar tüm sektörleri olumsuz etkileyecek. Bazıları bunu ulusal ve uluslararası mali sektörün gereksindiği reformların yapılmaması sonucu olarak gördüğünden bankalar üzerindeki baskılar devam edecek ve global bir mali kaynak, özellikle bir likit krizi doğacak. Yatırımlar, ticaret hacmi ve emtia fiyatları ya düşecek ya da durağan kalacak. Bazıları yaş anan krizin mali değ il yapısal olduğunu ileri sürecekler ve özellikle ulusal ekonomilerde kemer sıkma politikaları, ikili anlaşmalar, bölgesel iş birlikleri ve korumacı düzenlemeler gündeme gelecek. Ekonomileri zayıf ülkeler bölgesellik ve korumacılık yolu ile kendilerini korumaya çalışırlarken, ekonomileri güçlü ülkeler kalkınmakta olan ülkeleri destekleme politikalarından vazgeçecekler.

Hükümetlerin ekonomik sıkıntılarla baş edeceklerine dair kamu güveni yok olacak bunun sonucu sosyal ve siyasi patlamalar görülecek. Aynı nedenden nakit paraya güven artacak, bu durum bankacılık sektörü ne gerekli kaynak yaratmasına rağmen kaynağı aktaracak yer bulamayan sektör, borçlanmayı hızlandırmak iç in tedbirler alacak. Bu borçlanma piyasaları rahatlatmak ve canlandırmak konularında kısa dönemde etkili gözükmesine karşın orta ve uzun dönemde daha ciddi sorunlara yol açacak. Temel kaynak kıtlıkları ciddi uluslararası sorunlar yaratacak. Enerji kaynakları sıkıntılarına ve kimin nerede ne araştırabileceğine ilişkin uluslararası sürtüşmelere su kavgaları da eklenecek. Küçük ülkeler arasındaki ufak tefek çatışmalara süper güçler fiilen katılmayacaklar ama taraf tutacaklar. Kalkınmış ülkeler, bu çatışmalar kendi menfaatlerine dokunmadığı sürece müdahale etmeyecekler. Su sıkıntısı ve global ısınma sonucu ortaya ç ıkan iklim değişiklikleri gıda üretimini olumsuz etkileyecek. Bunun sonucu gıda fiyatları ya artacak ya da yukarı aşağı ciddi dalgalanmalara uğrayacak, gıda ihracatına kısıtlamalar gelecek, bazı ülkelerde açlık ciddi boyutlara ulaşacak. Gıda ve enerji ulusal ve bölgesel politikaların temelini oluşturacak. Devletlerin bu konulardaki müdahaleleri artarak devam edecek.

Ulusal ve bölgesel politikalar bir çok ülkede korumacı hüviyete bürünecek. İ kili ve bölgesel anlaşmalara imza atan ülkeler Dünya Ticaret Örgütü ’nün (DTÖ ) liberallik ve eşit muamele kurallarını ihlal ettikleri iç in takibata uğrayacaklarından DTÖ ’de çatlamalar olacak. Bu anlaşmalar tedarik zincirlerini hem coğrafi açıdan hem de geriye entegrasyon nedeniyle işletmecilik açılarından kısaltacak.

Kalkınmalarını dış yatırıma bağlayan ülkeler borçlanmanın giderek artan baskısından dolayı bu politikalarını değiştirmeye ç alışacaklar. Bu durum, şirketlerin hem yerel hem de uluslararası operasyonlarını zorlaştıracak. İşsizlikle mücadele platformunda seç imlere giren siyasi partiler şirketlerinin dış yatırımlarına “iş ihraç ” ettikleri gerekçesiyle müdahale edecekler. Korumacılık ham madde ihraç eden ülkelerin bir yerde iş ine gelecek. Ham maddelere sahip ülkeler de bundan bir dereceye kadar memnun olacaklar. Bu ülkelerde sivil toplum örgütleri özellikle adaletsiz gelir dağ ılımı ve fakirlikle mücadele amaçlarıyla sayıca artmanın yanı sıra daha etkin olmaya çalışacaklar. Ancak, baş arılı olamayacaklar. Bu toplumsal sorunlara yol aç arken ücretler düşecek, tüketicilerin ürün ve marka seç enekleri azalacak, fiyatlar artacak.

En ç ok zarar görenler zaruri olmayan ürünlerin ihracatıyla geç inen ülkeler olacak. Özellikle tek emtia ihracatıyla geç inen veya yerel ve bölgesel pazarların tüketemiyeceği miktarlarda üretim yapan sanayi ürünleri ihracatçıları en baş ta zarar görecekler. Uluslararası ticaretin olumsuz etkilenmediği veya daha az etkilendiği alanlarda devlet tarafından kontrol altında tutulan büyük çok-uluslu şirketler öne çıkacaklar. Bu yolsuzluk ve örgütlü suçların devletle özdeşleşmesine yol açacak.

Kalkınmakta olan ülkelerin ihracat gelirleri azalacak. Bundan daha da ö nemlisi, bu ülkelerin ihracattan edindikleri net gelirleri giderek düşecek ve ihracat bir net kaynak transferi mekanizmasına dönecek. Kalkınmakta olan ülkelere akan dış yatırım miktarı giderek azalacak, üretime yönelik dış yatırımın yerini kısa dönem, spekülatif mali yatırımlar alacak; bu ise net kaynak transferini hızlandıracak. Bu durum ihraç ettikleri değ eri yerine koyamayan ülkelerde ekonomik ve sosyal sıkıntılara yol aç arken, bunun siyasi sonuçları da görülecek.

Ülkelerin piyasaları sıkıştıran likit darlığına çare olarak faiz düşürmeleri de bu ülkeleri dış ardan spekülatif amaçlı gelen paraya cazip olmaktan çıkaracak. Enflasyon ve likit darlığı arasında sıkış an kalkınmakta olan ülkelerde bir çok sektörü peşinden çeken inşaat ve konut sektörü yer yer çökecek, yer yer buhranlarla karşılacak. Bunun sonucu büyük çapta ekonomik sıkıntılarla karşılaş an ve büyüme sorunu nedeniyle iş sizlik problemleri ciddileş en kalkınmakta olan ülkeler, demokratikleşme ç abalarından ödünler verecekler ve özellikle nüfusları genç olan ülkelerde sosyal problemler artacak. Yazı tanıdık geldiyse doğrudur. Bu yazıyı bundan yaklaşık beş sene önce (2012) ‘Ne olacak?’ başlığı ile yazmışım. Ben hatırlıyorum. Benden başka kaç kişi hatırlıyor bilmiyorum. Dostumun isteği doğrultusunda yeni bir yazı yazmaya bütün iyi niyetimle oturmuştum ama sonra karar değiştirdim. Yeni yazı yerine bence doğru olan o zaman yaptığım ‘kehaneti’ kelimesini değiştirmeden yollamaya karar verdim. Ben de öyle yapıyorum. Yani bu hafta iki yazıya başladım ve sonunda ikisini de çöpe attım. Siz karar verin ne kadarı doğru çıkmış, ne kadarı yanlış. Sağlıcakla kalın.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Teknokrat-Politikacı 30 Ekim 2019
Strateji mi? 23 Ekim 2019
Tenkisat 16 Ekim 2019
Kasvetli ilim 02 Ekim 2019
Zombiler 25 Eylül 2019
Yeni Bull 18 Eylül 2019
Bull 11 Eylül 2019
Neden olmuyor? 04 Eylül 2019
Olmayacak duaya... 28 Ağustos 2019