Öğrenilmiş çaresizlik (2)

Ferit Barış PARLAK
Ferit Barış PARLAK AYRINTI ferit.parlak@dunya.com

İhracatımız rekor kırdı…

Ama…

İhracatımızın kilogram fiyatında düşüş devam etmiş… Yani…

2014 yılında ürünlerimizin kilosunu ortalama 1.59 dolara satmışız…

2015 yılında kiloda 1.44 dolara, 2016 yılında 1.39 dolara razı olmuşuz…

2017 yılında ürünlerimizin ortalama kilo fiyatını 1.28 dolara düşürmüşüz…

2018 yılının Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım ayı ortalamasını 1.23 dolara indirmişiz…

                                                                                 ★ ★ ★

Hem de…

Pahada ağır yükte hafif ürünler üretmeyi hedeflerken;

İnovasyon derken;

Katma değeri yüksek ürünleri teşvik ederken;

Ve ihracat rakamımızın bu yolla artmasını beklerken…

                                                                                 ★ ★ ★

İhtiyaçların belirlenip, potansiyelin ona göre kullanılması gerekliliği; bunun için her alanda envantere ihtiyaç duyulduğu yıllardır bu köşenin konusu…

Elimizdekilerin ne olduğunu gösterecek ‘gerçek bir envanter’ çıkaramadığımız taktirde, zaten kıt olan kaynaklarımızın ‘israf edileceği’ gerçeği de…

Gelişmiş ülkelerin ihracatta kilogram fiyatını 5-6 dolarlara çıkarabilmesinin, kaynakları doğru kullanabilme yeteneğine bağlı olduğu gerçeği de…

                                                                                   ★ ★ ★

Tıpkı bir semtte açılan 21 kuaförün birbirini batırması gibi, aynı pazarda fiyat rekabeti yapan sanayicimiz de birbirinin ayağına basabiliyor…

Biri aldığı kredinin bir kısmını ödeyebilmek için kilosu 3 dolarlık ürünü, zararına, yabancıya 1.3 dolara satabiliyor…

Diğeri öz sermayesi ile yaptığı yatırımı ve emek harcayarak kazandığı pazarı, bu ‘haksız rekabet’ nedeniyle kaybedip, kredi çekmeye/yatırımını kaybetmeye zorlanıyor…

Bu nedenle…

3.5 milyon KOBİ’nin çoğunluğu krediye hücum ediyor; 10.5 milyon vergi mükellefinin, 6 milyonu yapılandırmaya başvuruyor…

                                                                                   ★ ★ ★

Üniversiteler kuruyoruz…

1.1 milyon üniversite mezunu gencimiz işsiz…

Meslek Yüksek Okulları (MYO) inşa ediyoruz…

600 bin MYO mezunumuz işsiz… Sanayicimiz mi?

Bilbordlarda ‘kalifiye eleman’ peşinde!

                                                                                  ★ ★ ★

Hayvan ve et ithal ediyoruz, hayvanımız yok diye…

Sonra…

Yetiştiricilerimize, kesim için 4 ay sonraya gün veriyoruz…

                                                                                  ★ ★ ★

Ceviz, badem üretiminde yerli üretim arttı diye seviniyoruz… 

İthalattaki vergileri düşürünce, yerli bildiğimiz 200 milyon dolarlık ceviz ve bademin ‘yurt dışından kaçak geldiğini’ öğreniyoruz…

                                                                                  ★ ★ ★

Bu türde sıralanabilecek, ekonomiyi olumsuzluğa sürükleyen yüzlerce örneğin temelinde, envanter eksikliği ve plansızlık yatıyor…

Bir de üstüne, her ikisi de bulaşıcı olan, ‘karamsarlık’ ve ‘öğrenilmiş çaresizlik’ hastalıkları eklenince ‘mevcut kabiliyetlerimiz de’ kaybedilebiliyor…

Tüm dünya ülkelerinin, ekonomilerine kaldıraç yapmak için ‘yeni bir hikaye’ aradığı süreçte, bizim hikayemiz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz hafta dikkat çektiği, sonrasında konuştuğum üretici ve ihracatçılarımızın hak verdiği, hatta daha dün sohbet ettiğim MÜSİAD Ankara Başkanı İlhan Erdal ve ocak ayı içerisinde görevi devralacak Hasan Basri Acar’ın sıklıkla vurguladığı gibi bu hastalıklarımızdan kurtulmak olabilir…

Ve ancak, herkesin taşın altına koyacağı, böyle ‘bir hikaye’ bizi 2023, 2053 ve 2071 hedeflerine taşıyabilir…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar