Otoyol yaptırmışsak gelip geçmeye, bankaları bu tali yola zorlamak niye!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Yeni aldığı gıcır gıcır otomobiliyle resmi açılışı birkaç gün önce yapılan otoyola yöneldiğinde kendisini kötü bir sürprizin beklediğini bilemezdi. Otoyola yaklaştığında trafik polislerinin girişi kapattığını gördü. Geçici yön levhaları tali yola işaret ediyordu. Asfaltın çok kötü olduğu, hatta yer yer asfaltın dahi bulunmadığı toz toprak içindeki yola... Geri dönmesi ve yolculuktan vazgeçmesi mümkün değildi. Aracını sağa çekip park etti ve trafik polislerine yöneldi:

• Memur bey otoyolda bir sorun mu var ki açık değil?

• Bize sorun olduğuna ilişkin bilgi verilmedi, ama yol kapalı.

• İyi de bir nedeni olmalı, resmi açılışını sayın devlet büyüklerimiz birkaç gün önce yaptılar.

• Haklısınız da beyefendi bize yolu kapatmamız emri verildi, nedenini bilmiyoruz, yapacak bir şeyimiz yok.

Hiçbir anlam veremedi bu duruma. “Yeni arabamla bu tali yolu kullanmak zorunda kalacağımı bilsem başka bir şekilde gitmeyi düşünürdüm” diye söylendi kendi kendine. Ama artık oraya kadar gelmişti; ne geri dönebilirdi, ne de gitmekten vazgeçebilirdi.

O yol niye yapılmıştı ki sanki! Üstelik çok kısa bir süre önce şaşaalı bir törenle de açılmıştı...

Kendisi gibi otoyoldan gideceğini düşünerek oraya kadar gelip tali yola mecbur kalan başkaları da vardı. Birisi yüksek sesle söyleniyordu:

“Böyle şey olur mu! Otoyol için belirledikleri ücreti daha sonra düşük bulmuşlar, hemen zam yapmış görünmemek için de resmen açtıkları otoyolu gerekçe bile göstermeden fiilen kapatıp bizi bu yola mahkum ediyorlar. Sanki bu berbat yol daha ucuza gelecek; aracımız yıpranacak, daha çok benzin yakacağız, daracık yolda kaza riskimiz artacak. Düşük bulmuşsanız artırın kardeşim ücreti! Sonuçta ben şimdi daha çok para ödeyeceğim ve riskli bir yolculuk yapacağım. Kullandırmayacaktınız bu otoyolu niye yaptınız, hadi yaptınız apar topar niye açtınız...”

Mecburen o berbat yola yöneldi. Zaten otoyoldan geçeceği düşüncesiyle gelen hemen herkes bir şaşkınlık yaşıyordu. Otoyol girişinde bir yığılma olmuştu. Bir an önce yola koyulsam iyi olur, diye düşündü. Çok daha kısa sürede, çok daha konforlu bir şekilde ve strese girmeden, daha az yakıt harcayarak gitmek varken, şimdi karşıdan gelen araçları kollayarak, çukurlara bata çıka ve daha çok yakıt harcayarak saatlerce yol alacaktı çünkü.

Diğer sürücünün dediğinde doğruluk payı var mıydı acaba. Ne yani, hiçbir eksiği kalmadığına göre çok kısa bir süre önce açılan otoyol geçiş ücretine zam yapmış görünmemek için bir süreliğine kapatılmış olabilir miydi...

Daha henüz birkaç kilometre gitmişti ki nasıl bir sorunla karşı karşıya olduğunu anladı. Şikayetini yüksek sesle dile getiren diğer sürücü ne kadar da haklıydı. Yan tarafta bomboş otoyol uzanıyor, tüm sürücüler ise bu berbat tali yolda adeta cambazlık yapıyorlardı. Müthiş bir yoğunluk vardı yolda, tozdan göz gözü görmüyordu adeta. Otoyolda en fazla bir saatte tamamlayacağı yolculuk öyle görünüyor ki burada en az üç-dört saat sürecekti. Otoyoldan parayla geçecekti, ama bu tali yol ücretsiz gibi görünmekle birlikte aracının yıpranması ve çok fazla yakıt tüketmesi yönüyle çok daha pahalıya gelecekti. Otoyoldan para ödeyerek geçmeye dünden razıydı. Ama; aması vardı işte, otoyol kapatılmıştı...

Merkez Bankası da asıl fonlama kanallarını kapattı

Merkez Bankası’nın yaptığının da, “Geçiş ücreti düşük” gerekçesiyle otoyol kapatmaktan pek farkı yok.

“Artır faizi de otoyolu aç” deniliyor Merkez Bankası’na; alınan yanıt “Hayır” oluyor.
“İşte orada tali yol var” diyor Merkez Bankası, “Oradan gidin, zorlanırsanız o da sizin sorununuz”...

Merkez Bankası son para otoritesi. Gün sonunda hesabını denkleştiremeyen banka Merkez Bankası’ndan para alır, elinde parası kalan da Merkez Bankası’na bu parayı satar. Şimdi yapılan ne; bu normal kanalları kapatıp paraya ihtiyaç duyanlar için tali yolu kullanmayı zorunlu hale getirmek.

Merkez Bankası’nın web sayfasına girdiğimizde ilk dikkatimizi çeken ifade şu:
“Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının temel amacı fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmektir.”

Bu amaca hizmet edecek en önemli araç da faizde nasıl bir politika izlendiğidir, değil mi...

Merkez Bankası’nın ağırlıklı fonlama maliyeti yüzde 10.80 dolayında. Geç likidite penceresi kullanılarak gerçekleştirilecek borç vermede faizinin yüzde 11.75’e çıkarılmasından sonra ağırlıklı fonlama maliyeti de yüzde 11.50’lerde oluşacak gibi görünüyor.

Bu oranlardan sonra bir de enflasyonu hatırlayalım. Şubat sonundaki TÜFE yüzde 10’u, Yİ-ÜFE ise yüzde 15’i aştı. Enflasyonda TÜFE’nin dikkate alındığını vurgulayıp soralım:

“Merkez Bankası enflasyonun yüzde 11’lerin üstüne çıkacağını mı bekliyor ki faizi oralara taşıyor?”

Yanıt, muhtemelen “evet” olacaktır. Bu yanıt bize ikinci bir soru hakkı tanıyor:

“Madem enflasyonun yükseleceği öngörülüyor, neden geçiş ücreti artırılarak otoyol kullanıma açılmıyor da bankalar bu berbat tali yola mahkum ediliyor?”

Haftalık repo ihale faiz oranı yüzde 8, gecelik borç verme faiz oranı yüzde 9.25. Ancak bu oranların hiçbir önemi yok; yok, çünkü Merkez Bankası fonlamayı tali yol üstünden, yani geç likidite penceresi üstünden yapıyor.

Geç likidite penceresinde faiz yüzde 11.75’e kadar çıkarıldığına göre, biraz önce de belirttiğimiz gibi enflasyonun buralara çıkacağı, en azından yaklaşacağı kabullenilmiş durumda.

Zaten yapılan hesaplamalar da enflasyonda yüzde 8’lik tahminde kalınamayacağını ortaya koyuyor. Yılsonu için ibre yüzde 10’u gösteriyor.

Özetleyelim... Enflasyonun yüzde 10’ların altına indirilmesi çok zor mu, zor. Merkez Bankası da bunu görüyor mu, görüyor. Merkez bunu gördüğü için fonlama maliyetini yüzde 11.50’lere doğru çekecek mi, çekecek.

Her şey gün gibi ortada. İyi de o zaman faizde niye tali yolu seçiyor, geç likidite penceresini zorunlu hale getiriyoruz da politika faizini yukarı çekmiyoruz.

Ne yani, “Faizi artırmıyoruz ki” diyebilmek için mi... Tam bir dostlar alışverişte görsün durumu!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar