Piyasa faizde artış bekliyordu, ama TCMB değişiklik yapmadı

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu yılın son toplantısında faizlerde değişikliğe gitmedi. Kurul, gecelik borç verme faizini yüzde 8.50’de, haftalık repo ihale faizini yüzde 8’de, gecelik borçlanma faizini ise yüzde 7.25’te tuttu.

Finans çevrelerindeki genel beklenti gecelik borç verme faiz oranının 0.25-0.50 puan, haftalık repo ihale faiz oranının ise ağırlıkla 0.25 puan artırılacağı yönündeydi.

Merkez Bankası geçen ay gerçekleştirdiği toplantıda uzun bir aradan sonra faiz artışına gitmişti. Geçen ayki toplantıda gecelik borç verme faizi yüzde 8.25’ten yüzde 8.50’ye, haftalık repo faizi ise yüzde 7.50’den yüzde 8’ye çıkarılmıştı.

Amerikan Merkez Bankası FED’in neredeyse yılan hikayesine dönen faiz artışını geçtiğimiz günlerde nihayet gerçekleştirmesi ve gelecek yıl da agresif faiz artışlarına gideceğine dönük sinyaller vermesinden sonra bizde de faiz artışı olasılığının güçlendiğine dönük yorumlar daha ağır basar olmuştu. Bu noktadan hareketle de Merkez Bankası’nın dünkü toplantısından sınırlı da olsa bir faiz artışı kararı çıkacağını bekleyenlerin sayısı artmıştı. Ne var ki Merkez Bankası faizi sabit tutmayı tercih etti.

Dördüncü çeyrekteki toparlanma

Para Politikası Kurulu toplantına ilişkin açıklamada “Son dönemde açıklanan veriler iktisadi faaliyetin yılın üçüncü çeyreğinde ivme kaybettikten sonra dördüncü çeyrekte kısmi bir toparlanma sergilendiğine işaret etmektedir” denildi.

Üçüncü çeyrekte yaşadığımız “ivme kaybetmek” değil, aslında bir dibe oturuştu. Hatırlayalım, Türkiye ekonomisi üçüncü çeyrekte yüzde 1.8 küçüldü. Kriz yılı olan 2009’dan sonraki en kötü oranı gördük.

Haydi bu geride kaldı. Peki son dönemde açıklanan hangi veri ya da veriler dördüncü çeyrek için kısmi bir toparlanmaya işaret ediyor acaba?

Son çeyreğin yalnızca ekime ait birkaç göstergesini biliyoruz. Örneğin sanayi üretimi mi bir toparlanma işareti; olamaz, bir iyileşme yok çünkü. Dış ticaret mi; o da olamaz, ihracat gerilerken ithalat artmış. Öyleyse hangi göstergeler son çeyrek için Merkez Bankası’na umut vermiştir ki?

Açıklamada “Avrupa Birliği ülkelerinin talebindeki artışın ihracat üzerindeki olumlu etkisi sürmektedir” deniliyor denilmesine ama, bu Para Politikası Kurulu toplantılarından sonra yapılan açıklamaların “demirbaş” cümlesidir zaten. Dolayısıyla AB ülkelerinin talebi, sözü edilen canlanmaya işaret sayılamaz.

“Alınan destekleyici teşvik ve tedbirlerin katkısıyla iktisadi faaliyetteki ılımlı toparlanma eğiliminin devam etmesi beklenmektedir.” Bu da çok yeni bir ifade değil, geçen ay da neredeyse aynı kelimelerle bu cümleyi okumuştuk.

Yani son çeyrekteki toparlanma için uygulamaya konulan teşviklere ve alınan diğer tedbirlere de fazla bel bağlayamayız. Kaldı ki bu tedbirlerin bir kısmı ancak bugünlerde uygulanır hale geldi ve son çeyreğin tümünü etkilemesi söz konusu olamaz.

Ha Ali Veli, ha Veli Ali!

Para Politikası Kurulu’nun dünkü toplantısından iki cümleyi aynen aktarmak istiyoruz: (Cümlelerde numara yok tabii ki, o numaraları biz koyuyoruz.)

“1-Yakın dönemde küresel belirsizliklerdeki artışa bağlı olarak yaşanan döviz kuru hareketleri ve petrol fiyatlarındaki yükseliş enflasyon görünümüne dair yukarı yönlü risk oluşturmaktadır. 2-Öte yandan, toplam talep gelişmeleri bu etkileri sınırlamaktadır.”

Şimdi de Kurulun geçen ayki toplantısından sonra yapılan açıklamadaki iki cümleye bakalım: (Numaralar yine bizden.)

“2-Toplam talepteki yavaşlama enflasyondaki düşüşü desteklemektedir. 1-Bununla birlikte, yakın dönemde küresel belirsizliklerdeki artış ve yüksek oynaklıklara bağlı olarak yaşanan döviz kuru hareketleri enflasyon görünümüne dair yukarı yönlü risk oluşturmaktadır.”

Yani “Bu konuda, enflasyon konusunda görüş belirtmemiz gerekiyor, ama önceki ay dile getirdiğimiz görüşle de aynı olmasın” gibi bir çaba...

Ha Ali Veli, ha Veli Ali! Söylenen aynı sonuçta. Her ne kadar enflasyon kasım sonunda yıllık bazda yüzde 7’ye inmişse de yukarı yönlü bir risk var. Geçen ay bu riskin döviz kuru artışı kaynaklı olduğu belirtilmişti, bu kez petrol fiyatlarındaki artış riski daha da artırdı. Neyse ki toplam talep düşük de, enflasyon riski daha da büyümüyor. Merkez’in dediği bu.

Merkez Bankası enflasyonda artış riski olduğunu görüyor görmesine de, herhalde yıllık oranın yakın gelecekte mevcut faiz düzeyine çıkmayacağını hesap ediyor olmalı ki, faiz oranlarında bir değişikliğe gitme gereği duymuyor.

“Önce enflasyon sonra faiz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yıllardır dile getirdiği bir görüş var. Erdoğan, önce faizin düşürülmesi gerektiğini, bu sayede enflasyonun gerileyeceğini ifade ediyor. Ama Merkez Bankası da tüm Para Politikası Kurulu toplantılarından sonra yaptığı açıklamada tam tersi bir görüşe yer veriyor.

Dünkü toplantı açıklamasında olduğu gibi: “Önümüzdeki dönemde para politikası kararları enflasyon görünümüne bağlı olacaktır. Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeler yakından izlenerek para politikasındaki temkinli duruş sürdürülecektir.”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar