Trump ve piyasalar

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

ABD seçimi büyük bir sürprizle sonuçlandı. Malum piyasalar sürpriz sevmez. Özellikle mali piyasalar hemen reaksiyon verir. Kimi zaman bu reaksiyon sert olur. Piyasaların verdiği sert reaksiyon genellikle memnun olmadıkları ya da riskli buldukları bir zemine kayma kaygısından kaynaklanır. Bu kaygı yaygın ve güçlü ise ve her hangi bir şekilde telafi edilmezse tepki dozu ve sonuçları sürer gider. Birileri çıkıp kaygıyı giderecek, telafi edecek bir şey yaparsa ya da söylerse piyasa reaksiyonunun hem dozu azalır hem de zaman boyutu kısalır. Kimi zaman da bu tür telafi girişimleri çok ikna edici olur ya da piyasalar ikna olmaya çok yatkındır. Bu gibi durumlarda da piyasaların ikna çabasına tepkisi hızla eski pozisyonlara dönmek ve bir şey olmamış gibi devam etmek şeklinde olur. Buna şaşırmamak gerekir. Zira piyasaların hafızasının fevkalade zayıf olduğu, insanlar ya da kurumlar gibi geriye bakma ve intikam alma gibi güdülerinin çok sınırlı olduğu bilinir.

Takip ettiyseniz ABD seçimlerinin hemen arkasında bu tür bir süreç yaşandığını muhtemelen fark etmişsinizdir. Sonuçların belli olmasının ardından piyasaların ilk tepkisi çok sert oldu. Kürenin hemen her yerinde mali piyasalar hızla ve büyük boyutta dalgalandı. Hisse ve tahvil piyasaları geriledi. Döviz piyasaları büyük ölçüde dalgalandı. Ulusal paralar değer kaybetti. CDS primleri ve faiz oranları yükseldi. Kısacası, piyasalar Trump’ın seçimi kazanmasını olumsuz bir sonuç olarak algıladıklarını sergileyen güçlü bir tepki verdi. Tepki büyük ölçüde Trump yönetiminde ekonominin, özellikle de mali piyasaların görece daha riskli bir zemine kayacakları kaygısından kaynaklandı. Bu kaygının kaynağı ise Trump’ın kendisiydi. Seçime giden süreçte kullandığı dil, benimsediği ayrımcı ve çatışmacı tutum ve seçim sonrası için öngördüğü gelişmeler, seçmenlere ikna edici gelse de, ilk adımda piyasa aktörlerini kaygılandırdı. Yaygın ve sert tepki böyle bir kaygının geliştiğini gösteriyor.

Aslında küresel sistem, özellikle de onun geriden gelen üyeleri bu tür tepkilere alışık sayılır. Yakın geçmişte iki tane buna benzer tepki süreçleri yaşandı. Bunların birisi ünlü FED’in neden olduğu bir korku paniğinin sonucunda ortaya çıktı. 2013 yılının ilk baharında o tarihte FED Başkanı olan Bernanke bir toplantıda, şöyle sohbet eder havada, FED’in bir süredir ABD ekonomisine verdiği ve küreye yayılmış olan para fazlasını artık geriye çekilmesinin vaktinin geldiğini söyleyiverdi. Sanırım hatırlarsınız. Uluslararası piyasalara bomba düşmüş gibi oldu. Özellikle gelişmekte olan ülkeler fevkalade sert tepki verdiler. Büyük hacimli sermaye çıkışları yaşandı. Faizler yükseldi, döviz kurları sert bir şekilde yukarıya hareket etti, hisse ve tahvil piyasalarında sert hareketler oldu. Bu hareketin sakinleştirilmesi sonbahar aylarını buldu. Aktörleri sistemde büyük bir değişme olmayacağına ikna etmek için FED çok çabaladı. Sonucu ancak yeni gelen Başkan Yellen alabildi. İngiltere’nin Brexit hareketinde de benzer tepkiler oluştu. Onun sakinleşmesi ise henüz tam olarak sağlanmış değil.

ABD seçiminin hemen arkasından gelişen süreç pek böyle olmadı. Seçim öncesi Trump’ın benimsediği duruşa bakılarak piyasa tepkisinin aynen FED deneyi ya da Brexit sürecindeki gibi sert olacağı ve bir süre devam edeceği öngörüldü. Ama böyle olmadı. İlk adımda çok sert tepki veren piyasalar seçimden öyle çok da rahatsız edecek bir sonuç çıkmadığına çok çabuk ikna oldu. Trump seçim sonuçlarının resmileşmesinin hemen arkasından yaptığı konuşmada seçim öncesindeki duruşunu yumuşattı, Herkesi kucaklayacak bir yönetim sergileyeceklerini ilan etti. Başkan Yardımcısı da devreye girdi ve iş çevrelerini ikna edecek konuşmalar yaptı. Bu arada göreve başlayacağı Ocak ayına kadar Trump ve ekibinin uzmanlar tarafından devletin işleyişi hakkında yoğun bir eğitimden geçeceği ve böylece sivriliklerin törpüleneceği bilgisi ortalığa döküldü. Sonrası aynen yukarıda söylediğimiz gibi geldi. Seçimin yapıldığı haftanın daha sonuna gelinmeden özellikle gelişmiş ülkelerde piyasaların sakinleştiği, gelişmekte olanlarda ise tepki dozunun epeyce düştüğü gözlendi.

Bu farklı tecrübeler piyasa dediğimiz işleyişin karakteri hakkında gözlem yapma imkanı veriyor. Bu gün ortaya çıkan sonuç tabii toplumun ve piyasaların Trump’a bakışının bütünüyle değiştiği anlamına gelmiyor. Ama yumuşama, söylemi yenileme yoluyla piyasaların ikna edildiğini ve sıkıntılı olabilecek bir virajın ilk adımının görece hasarsız geçilebildiğini gösteriyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018