Türkiye makas mı değiştiriyor?

A. Levent ALKAN
A. Levent ALKAN aleventalkan@gmail.com

Duyarlılık analizlerinin finans yazınındaki yeri varlık fiyatlarından ülke risk primi ölçütlerine kadar geniş bir spektrumu kapsar. Ülke olarak çok duyarlıyız. Siyasi atmosfere, komşularla ilişkilere, dış finansman olanaklarına, doğalgaz, ham petrol, işlenmemiş gıda, emtia fiyatlarına duyarlıyız. Özellikle 1980 sonrasının küresel ekonomisinde tüm ülkeler birbirine bağlılar ve belirli ölçülerde duyarlılar. Duyarlılığı, kışın soğuk havalar karşısında çaresizlik derecesi olarak benzeştirebiliriz. Yazdan hazırlıklıysak bizi kış sarsamaz. Hazırlıksız yakalandığımız her kötü kış koşulu, bize nezle, grip, hatta zatürre olarak geri dönecektir.

Özel sektör yatırımlarına 1999 ilk çeyreğinden itibaren bir göz atalım: 4 çeyreklik hareketli ortalama artış hızları birbirinden tamamen farklı 4 dönemi yaşar. Bu dönemler arasındaki farklılık en güzel “dur-kalk” ile ifade edilebilir. 2011 yılının ikinci çeyreği sonrasında gelmiş olan en uzun süreli ivmesizlik, kendisinden öncesine 3 farklı dönemi sığdırır. Özel sektör yatırımlarında 2000Q4-2004Q2 periyodu, güçlü artış ivmesiyle Türkiye’nin kriz sonrasında adeta yeni bir sayfa açmıştır. 2004Q2-2009Q3 dönemindeyse hızla güç kaybı vardır. Bunu izleyen 2009Q3- 2011Q2 periyodu içindeyse, yine bir toparlanma hakimdir. “Durkalk” periyodlarındaki süre, tam bir terazi dengesinde şekillenir. Küresel likidite koşullarıyla yerel yatırım ortamımızın çekiciliği, sıcak para girişinde cazip olmamızı çok yakından etkiler. 

Görece sakin limanlara park edilen paranın getirisi ABD’deki emeklilik şirketlerinin ayakta kalmaları için yetmiyor artık. Bu nedenle sakin seyreden kurumuzla küresel çekiciliğimizin önemi artıyor. 

Öyleyse Türkiye’nin küresel yatırımcı için neden tercih nedeni olması gerektiği sorusuna en doğru yanıtı vermeliyiz. Onlar açısından yüksek büyüme hikayemiz ve bunun arkasında her zaman durmuş olan hanehalkının bitmeyen yüksek tüketim eğilimi yer alır. Biz bunlara hemen şu başlıkları ekleyelim: 

Tasarruflarla yatırım dengesi 1980 sonrası liberal ekonomi kurallarıyla dolduruldu. Tasarruf açığımız var. Öyleyse küresel ekonominin kurallarını yerine getirmeliyiz. 

Aynı zamanda tasarruf oranlarımızı da artırmalıyız. 

Verimliliğimizi her alanda sorgulamalıyız. Özellikle yüksek katma değerli ihracat ürünleri payımızı artırmalıyız. 

Eğitim vasıf insan gücümüzün teminatı, hukuk sistemi yerel ve küresel yatırım ortamının selameti için sağlam temeller üzerinde yükselmelidir. 

Pazartesi günü gelen haziran sanayi üretimi son dönemlerin en zayıf sonucuydu. Geçmişi yansıttığı için sadece not alıp geçelim. Türkiye makas değiştiriyor diyelim. Rusya ile düzelen ilişkileri, darbe sonrası ekonomik teşvikleri, BES desteklerini; ekonomimize kısa zamanda “can suyu” vereceğini başlıklar olarak öngörelim. Eski tempomuza elbet bir gün döneriz dönmesine de, mühim olan tüm bu yaşamış olduklarımız unutmamak. Gereken dersleri çıkarabilmektir. Aynı hataları tekrar tekrar yaşamamaktır.

catsawdawdawdawdawddawdawd.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar